Kemal Derviş öldü.
Ölmüş bir insanın arkasından uluorta yazacak biri değilim. Bu İslâm ahlâk ve edebine aykırı.
Fakat ölümü vesilesiyle kişisel zihnî-siyasî biyografisi hakkında ve Derviş’in temsil ettiği baronik devşirme’ci komitacı zihniyetin Türkiye’nin kaderinin şekillenmesinde oynadığı rol konusunda bir kaç cümle kurmadan edemeyeceğim.
Ama önce şunu söylemem gerekiyor sanırım: Türkiye’yi tam da küresel sistemin baronlarına teslim etmek isteyenlerle, Türkiye’nin bağımsızlığını, toprak bütünlüğünü ve etle tırnak gibi birbirine geçen İslâm kardeşliğini koruma kaygısı güdenler arasında kıyasıya bir ölüm kalım mücadelesi verildiği, ülkenin bu noktada bir tercih yapmak zorunda kaldığı, tarihinin en kritik seçimini yaptığı 14 Mayıs seçimlerinin hemen arefesinde vefat etmesi, çok manidar.
Bunu semiyolojik olarak okursak, Kemal Derviş’in ölümünü, Türkiye’nin baronik, devşirmeci komitacı çeteler tarafından kontrol edilme sürecinin sona ermesi olarak da okuyabiliriz; ya da tam tersi bir şekilde, Türkiye’nin küresel sistemin küresel komitacıları tarafından başarıyla teslim alınmasının somut bir işareti olarak da. Bu okumaların hangisi gerçeğe daha yakındır, üzerinde düşünmeğe değer doğrusu…
İlk sorulması ve izi sürülmesi gereken soru şu: Kemal Derviş kimdi?
Öncelikle şunu söylemeli: Kemal Derviş herhangi biri değildi.
Bu ülkenin çocuğu muydu, peki?
Bu soruya kolaylıkla “evet” veya “hayır” diye cevap vermek çok zor: Elbette bu ülkede doğmuştu. Ama aidiyeti, bu ülkeye miydi, küresel baronik dünyaya mı, bunu söylemek de çok kolay değil.
Türkiye’ye iki asırdır hükmeden, devleti ipotek altına alan, bu toplumun varlık sebebi olan İslâm’ı devletin bütün kurumlarından uzaklaştıran devşirmelerin çocuklarının bu kez küresel sistem üzerinden, küresel sistemin baronlarıyla el ele, omuz omuza vererek Türkiye’nin kaderine nasıl müdahale edebileceklerinin en steril, sterilliğinin şiddeti ölçüsünde de en sinsi, en sorunlu ve en yıkıcı örneklerinden biriydi Kemal Derviş.
O hâlde soruyu biraz daha açarak soralım: Kemal Derviş, bu ülkenin çocuğu muydu; devşirmelerin bu ülkenin İslâmî ruhunu, köküne kadar kurutup ülkeyi küresel sisteme teslim etmekle görevli, görevini iyi yapan yetenekli çocuğu mu?
Kemal Derviş, Türkiye’ye iki asırdır hükmeden devşirme’ci komitacı zihniyetin küresel uzantıları olan bir üyesiydi: Türkiye’ye iki asırdır hükmeden devşirme’ci komitacı zihniyetin, dünyaya hükmeden küreselci-Yahudi gücü’yle izdivacının Türkiye’ye yeniden nizam vermesi, Türkiye’yi baronik küresel sistemin dümen suyuna girdirmesi için gönderilen, rafine, steril bir çocuğuydu.
Washington’dan Türkiye’ye ışık hızıyla gönderilmiş, Türkiye’nin Batı’ya teslim edilmesini sağlayacak bütün siyasî, ekonomik ve stratejik adamları atmıştı. Ancak Türkiye’de bu kez küresel uzantılara kavuşan devşirme’ci komitacı zihniyetle mücadele eden yerli güçler tarafından geldiği yere gönderilmişti.
Kemal Derviş öldü ama Türkiye’nin ruh köklerini kurutarak tarihten uzaklaştırmakla ve leş kargalarına yem etmekle görevli küresel sistemin uydusu soft laik devşirme’ci zihniyeti yaşıyor… Capcanlı… Ve Türkiye’ye hükmediyor bütün gücüyle…
Türkiye’deki mücadele, Türkiye’yi küresel sisteme peşkeş çekmekle görevli işte bu devşirme’ci laik zihniyetle, Tükiye’nin bin yıllık İslâmî ruh köklerine bağlı kalarak ve Türkiye Ekseni inşa ederek yüzyılı Türkiye Yüzyılı yapmayı amaçlayan aktörler arasındaki “iktidar” mücadelesidir.
Türkiye’nin kaderine iki asırdır hükmeden devşirmelerin çocuğuydu Kemal Derviş. Bu ülkenin ruh köklerini kurutmaya, çocuklarını devşirmeye çalışan laik zihniyetin adamlarının ülkeyi kolayca terk edecek, emperyalistlere peşkeş çekecek kadar bu ülkeye kültürel aidiyet bağlarının kalmadığını gösteren en iyi örneklerden biriydi.
Dünün komitacı devşirmeleri Türkiye’yi İslâm’dan uzaklaştırma projesini uygulamakla görevliydiler.
Bugünün komitacı devşirmecileri küreselleşmişti: Türkiye’yi, tarihî rolünü unutturarak küresel kapitalist sistemin dekoru ve uydusu yapmakla ve böylelikle tarihten uzaklaştırmakla ödevliler bugün’kü Kemal Derviş gibiler…
Kemal Derviş ölmüş olabilir ama devşirme’ci laik küresel’ci zihniyeti her alanda Türkiye’ye yön verecek konuma yerleşmiş durumda: Ülkede milletin adamlarına nefes aldırmamakla ve ülkenin çocuklarını mankurtlaştırarak celladına / Batılılara âşık tasmalı çekirgelere dönüştürmekle meşgul iki asırdır… Emperyalistler tarafından fiilen köleleştirilemeyen Türkiye’yi devşirmeciler tarafından içerden zihnen köleleştirmeye çalışıyor bu devşirme’ci komitacılar.
Ve çok büyük bir mesafe katetmiş durumdalar. Böyle giderse dışarıdan ele geçirilemeyen Türkiye’yi içerden ele geçirmeyi başaracaklar -Allah muhafaza!
Bu ülkenin çocuğu değildi Kemal Derviş kültürel ve zihniyet olarak. Bu ülkenin yeniden tarih yapmasını mümkün kılacak bin yıllık İslâmî ruh köklerini kurutma savaşı veren küreselcilerin çocuğu, “görevli” bir devşirme’ci’ydi.
Çok iyi yetiştirilmişti.
İşini iyi biliyordu.
Çok sâkindi.
Görevini gayret güzel yapıyordu.
Gürültü patırtı yapmıyordu, hasımlarının kendisinin yükümlü olduğu görevi göremediklerini görerek işine odaklanıyordu: Küresel’ci devşirme’ci derin gücü’n gücünün göstergesiydi bu.