YUSUF KAPLAN - İSLÂMÎ SÖYLEMLERİN İKTİDAR OLMASINA İZİN VERİLDİ AMA MUKTEDİR OLMALARI ENGELLENİYOR…

YUSUF KAPLAN - İSLÂMÎ SÖYLEMLERİN İKTİDAR OLMASINA İZİN VERİLDİ AMA MUKTEDİR OLMALARI ENGELLENİYOR…

YUSUF KAPLAN - İSLÂMÎ SÖYLEMLERİN İKTİDAR OLMASINA İZİN VERİLDİ AMA MUKTEDİR OLMALARI ENGELLENİYOR…


Türkiye’deki bazı laik kesimlerde Amerika’nın, “Yeşil Kuşak” olarak da adlandırılan bazı küresel şebekeleri, İslâmî hareketleri Amerikan çıkarları için kullandığına dair saçma sapan bir iddia vardır.

Saçma sapan diyorum çünkü inanılmaz bir dezenformasyon dönüyor ortalıkta bu konuyla ilgili olarak.

MÜSLÜMANLARI “İSLÂM”LA KORKUTMAK!

Her şeyden önce, DEAŞ vesaire gibi terör örgütleri İslâmî hareket filan değildir. Bu terör örgütleri, Amerikalılar ve İngilizler tarafından İslâm’la savaşmak üzere icat edilmiştir. Bunu bileceksiniz. Bilmiyorsanız, konuşmayacaksanız!

Bu terör örgütlerinin İslâmî cemaatlerle, hareketlerle filan alakası yoktur. Dünya âlem de biliyor ki, bu örgütler Amerika veya İngilizler tarafından İslâm’ın önünü açmak için değil, aksine, İslâm’ın önünü tıkamak için icat edilmiş ve Müslüman toplumların, cemaatlerin ve hareketlerin üzerine salınmıştır.

Neo-Osmanlıcılık olarak icat edilen bir söylem var hem Batılıları hem de Müslüman toplumları Osmanlı ile korkutmak için… Güya Türkiye’de adına Neo-Osmanlıcı denen bir proje var ve bunun gerisinde Amerikalılar var! Bu tür pespaye söylemleri icat edip piyasaya sürenler bu ülkenin çocukları olamaz!.

Bu projenin bir başka versiyonu da yine Türkiye’deki bazı laik çevreler arasında dolaşımda. Bazı laik çevreler, Türkiye’de “Osmanlı hayalcileri” olduğunu, Osmanlı’nın hem “karanlık zihniyeti” temsil ettiğini hem de “emperyalist” olduğunu söyleyip duruyorlar.

Osmanlı medeniyetinden beslenenleri, sözedenleri “Neo-Osmanlıcı”, “Yeşil Kuşakçı”, “Amerikan uşağı” vesaire gibi yaftalamalarla ötekileştirip devre dışı bırakmaya çalışıyorlar.

“YEŞİL KUŞAK” NEDİR, NE DEĞİLDİR?

Özetle… İslâmî hareketlerin Yeşil Kuşak’la filan ilgisi yoktur. Yeşil Kuşak, Batılı emperyalistler tarafından icat edilen terör örgütleri aracılığıyla İslâm’la savaşmak, İslâm dünyasının istikrarını bozmak ve dünyanın İslâm’dan nefret etmesini sağlamak gibi amaçlarla icat edilmiştir.

İslâm dünyasının, Müslüman toplumların istikrarını bozmak, İslâmî hareketlerin yükselişini durdurmak için icat edilen örgütleri sanki İslâmî hareketlere mensup örgütlermiş gibi lanse etmek ve İslâmî hareketleri vurmak için öne sürülen bu terör örgütlerini İslâmî hareketin bir parçası diye lanse ederek İslâmî cemaatlere, hareketlere bir de buradan saldırmak kabul edilemeyecek bir körleşme biçimidir. Batılıların kendi icat ettikleri terör örgütleri ile yaptıkları aşağılık işleri Müslümanlara mal etmek, bunu da “İslâmî hareketler Yeşil Kuşak tarafından kullanılıyor” diye düşünebilmek hem sığlıktır, olup bitenleri anlayamamaktır hem de ilkel bir davranıştır.

İhvan gibi bazı bölgesel ve küresel İslâmî hareketlere emperyalist devletler, istihbarat örgütleri ile sızmak ve kontrol etmek istemiş hatta bu tür hareketlerdeki bazı kişi veya klikleri kullanmış olabilirler. Hal böyleyken kalkıp da “İhvan, CIA ve MI6 tarafından kullanılıyor” demek, İhvan gibi güzide ve çilekeş bir harekete iftira atmak ve hatta buradan yola çıkarak da “İslâmî hareketlerin Yeşil Kuşak gibi projelerle Batılı emperyalistler tarafından kullanıldığını” söylemek aşağılık bir davranıştır.

Emperyalist küresel sistemin, bir yandan kendi çıkarlarını pekiştirmek ve İslâm’ın önünü tıkamak için kendi icat ettiği terör örgütlerini tepe tepe kullandığını, öte yandan da diktatörler veya antidemokratik kurumlar ve uydu bir elitokrasi tarafından kontrol ettiği İslâm dünyasında iktidara gelen İslâmî söylemleri benimseyen siyasî partilerin iktidara gelmelerine göz yumduğunu, muktedir olmalarını engelleyerek İslâm’ın önünü tıkadığını gözlemliyoruz.

İSLÂMÎ SÖYLEMLERİN MUKTEDİR OLMALARI ENGELLENİYOR…

İslâmî söylemlerin iktidara gelmelerine her yerde izin verildi ama bu hareketlerin hiçbirinin başarılı olmalarına aslâ izin verilmedi, başarılı olmalarının önü kesildi şiddetle.

Bütün Arap dünyası kışkırtıldı diktatörlüklere karşı; Batılılar, uyduları olan diktatörleri işleri bitince harcamaktan çekinmeyeceklerini gösterdiler; bu kez bu diktatörlüklere karşı liberal hareketler ve söylemler güçlendirildi. Ancak İslâmî söylemlerin liberal söylemlerin önünü keseceği fark edilince Arap dünyası cehenneme çevrildi, bütün özgürlük girişimleri bastırıldı ve kâbusla sonuçlandı.

Arap dünyasındaki İslâmî hareketlerin merkez üssü Mısır’da çok büyük vahşet işlendi: Hem Müslüman kitleler katledildi dünyanın gözü önünde hem de sonunda askerî darbe yapıldı.

Vahşet öylesine ürpertici boyutlara taşındı ki, İhvan›ın lideri Muhammed Mursi, mahkemede yargılanırken yargılama sırasında canlı canlı hayatını yitirmesine göz yumuldu: Küresel sistem ve uşakları, sonraki Müslüman kuşakları “kaderiniz işte böyle olacak!” diye korkutmak istiyordu böylece!

“İnsan hakları” mı demiştiniz?

Aşağılık adamlar bunlar!

İslâm›ın önce bir medeniyet sıçraması geliştirmesinin, sonra da bu sıçramayı meydan okumaya dönüştürmesinin önlenmesi için geliştirilen stratejilerden biri, terör örgütlerinin yanı sıra Şiî İran’ın önünün açılması ve Yemen’e kadar bütün bölgeye yerleştirilmesi stratejisi. Gelecekteki büyük savaşın, Sünnî-Şiî çatışmasının tohumları ekiliyor böyle böyle…

Şia›nın devrim yapmasına göz yumuluyor ama Ehl-i Sünnet’in kalelerinden biri olan Mısır’da Müslümanların iktidar olmalarına asla izin verilmiyor, yaşanan iktidar tecrübesi faciayla sonuçlanıyor.

Türkiye’de de İslâmî çevrelerin iktidarı ilk iktidar denemesi Refahyol’un başbakanı Erbakan iktidarı askerî darbeyle sona erdirildi.

İslâmî çevrelerin ikinci iktidar denemesi Ak Parti iktidarı önce kapatma davasına maruz kaldı, sonra hukukî darbelere, ekonomik darbelere ve nihayet 15 Temmuz askerî darbelerine maruz kalmaktan kurtulamadı.

İslâmî söylemlerin, siyasî olarak iktidar olmalarına izin verildi ama fiîlî olarak iktidar olmalarına aslâ izin verilmedi. Bunun nedenleri ve bu netameli ama köklü sorunun nasıl çözümlenebileceği meselesi üzerinde kafa yormak zorundayız.

Vesselâm.