Yusuf KAPLAN - İkisi dışarıdan ikisi içeriden dört örtük darbe yiyoruz! - 20 Aralık 2021

Yusuf KAPLAN - İkisi dışarıdan ikisi içeriden dört örtük darbe yiyoruz! - 20 Aralık 2021

Yusuf KAPLAN - İkisi dışarıdan ikisi içeriden dört örtük darbe yiyoruz! - 20 Aralık 2021


Yaşanan ekonomik krizi sadece içeriyle ya da sadece dışarıyla açıklamak yanıltıcıdır ve bizi yanlış yerlere sürükler ve sorunu içinden çıkılmaz hâle getirir, kangrene dönüştürür.

Önce şunu iyi hatırlayalım: Şimdi ABD Başkanı olan Joe Biden, ABD Başkan Yardımcısı iken açık açık, “Erdoğan’ı demokratik yollarla devireceğiz” dedi, değil mi?

Bunu herkes ağzı açık izledi!

Herkes değil belki!

Çünkü bazı siyasîler ve çevrelerse ellerini ovuşturarak seyretti, beklenti içine girdi.

Biden, Başkan seçildikten sonra sürekli olarak Ankara ABD Büyükelçiliği’ni aşındırmaktan çekinmedi o birileri. Art arda üstelik de! Ve milletin gözünün içine baka baka!

Yüz kızartıcı bir ilişki biçimi bu, öyle değil mi?

ÖRTÜK DIŞ DARBELER: DÖVİZ VE FAİZ LOBİLERİ İŞBAŞINDA…

Biden’ın açıklamasını gözardı ederseniz, Türkiye’de yaşanan döviz ve faiz darbesini anlayamazsınız. Cumhurbaşkanı Erdoğan dövizle ilgili radikal açıklamalar yaptı. Faizlerin düşürülmesiyle ilgili olarak da çok sert söylemler geliştirdi.

Döviz ve faiz meselesinde Türkiye öylesine bir dış baskıyla ve müdahaleyle karşı karşıya kaldı ki, hem Merkez Bankası Başkanı’nın hem de ekonomi bakanının kellesi gitti!

Mecburen!

15 Temmuz darbesini tekrarlamak yerine ekonomik darbeyle intikam alacaklar diye yazmıştım, bu sütunda bir kaç defa.

Türkiye, daha önce, Trump döneminde de, Gezi kalkışması sırasında da büyük ekonomik darbelere maruz kaldı. Gezi kalkışması, Türk ekonomisinin, kelimenin tam anlamıyla, şaha kalkışını durdurmak için tezgâhlanmış örtük bir darbe girişimiydi. Bu örtük darbeye ağaç ve tabiat katliamı süsü verilmesi tam da Alain Badiou’nun söylediği anlamda ahlâksızlıktır!

ÖYLE BUYURUYOR KÜRESEL LORDLAR!

Emperyalistlere şu ya da bu şekilde direnen, teslim bayrağı çekmeyen, hatta meydan okuyan ülkeler, önce askerî darbelerle değil de, ekonomik, siyasî ve sosyal darbelerle diz çöktürülmeye çalışılıyor; sonuç alınamadığında askerî darbelere girişilmekten çekinilmiyor.

Türkiye’deki Gezi kalkışması, bir örtük darbe girişimidir; 17-25 Aralık da örtük bir darbe girişimidir. İkisinden de istenilen sonuç alınamayınca FETÖ alçağını kullanarak doğrudan askerî darbe yapmaya ve ülkeyi işgal ermeye kalkıştı NATO gücü!

Türkiye NATO üyesi değil mi, böyle bir şey nasıl olur, diyorsanız, sizin çok açık ve net bir şekilde zokayı yuttuğunuza hükmedilir.

Türkiye’de yaşanan önce örtük sonra açık darbe girişimleri Brezilya’da da, Arjantin’de de, Venezuela’da da, Ukrayna, Gürcistan vesaire gibi dünyanın çeşitli ülkelerinde de denendi, yakın zamanlarda üstelik de!

Velhâsıl, Türkiye, dışardan döviz ve faiz lobilerinden örtük darbe yiyor! Bunu göremeyen ekonomist kılıklı, Türkiye’nin kanını emen devşirme kapitalist ağababaların beslemesi tipler, Türkiye’nin değil de sanki küresel kapitalist sistemin çıkarlarını savunuyorlarmışçasına ülke yönetimine ateş püskürüyorlar!

Vazifelerini yapıyorlar! Sahibinin sesi bunlar! Öyle buyuruyor küresel lordlar, efendileri haydutlar!

ÖRTÜK İÇ DARBELER: GÜVENSİZLİK ORTAMI OLUŞTURMAK VE PSİKOLOJİK SAVAŞ

Gelelim şimdi medya darbesi ve güvensizlik ortamının oluşturulması meselesine.

Türkiye, içerden tezgâhlanan iki örtük darbe ile kaosa sürüklenmeye çalışılıyor.

Birincisi medya darbesi.

İkincisi, psikolojik darbe.

“Beşinci kol” (“istihbarat”) şebekelerinin marifetleriyle halkta hem güvensizlik ve belirsizliğin tavan yapması hem de kaos ortamının, havasının oluşturulması. Psikolojik darbe bu.

Medyada ülkenin yönetilemediğine dair tam bir algı operasyonu yapılıyor sürekli olarak. Algı operasyonları bir süre sonra psikolojik savaş biçimlerine dönüşüyor…

Peki, ne yapılması gerekiyor?

Ülkenin yönetilemediği algısını yıkmak ve güvensizlik ortamını gidermek gerekiyor; bunlar hükümete düşen görevler.

Dahası, ikisi dışarıdan ikisi de içeriden yapılan örtük darbeler için başkalarını suçlamadan önce hükümetin sorumluluğu üstlenmesi, halka sürekli olarak ve aslâ geciktirmeden gerekli açıklamalarda bulunması gerekiyor. Halkın hükümete, devlete güveninin sarsılmaması için bu şart.

Güven ortamının aşınması, ülkede güvensizliğin ve belirsizliğin hâkim olması, krizi kontrolden çıkarıyor. Krizin kontrol altına alınması, yönetilebilir olması ve güven ortamının tesis edilebilmesi için hükümetin yetkili bakanlarının, organlarının halkı sık sık ve dürüstçe bilgilendirmeleri, alınan tedbirleri paylaşmaları, örtük darbelerin püskürtülmesini kolaylaştıracak ve daha az hasarla atlatılmasını sağlayacaktır.

Vesselâm.

Kaynak / Yeni Şafak Gazetesi