YUSUF KAPLAN - BÜYÜK ÂFET FELÂKETİ VE MÜSLÜMAN METANETİ!

YUSUF KAPLAN - BÜYÜK ÂFET FELÂKETİ VE MÜSLÜMAN METANETİ!

YUSUF KAPLAN - BÜYÜK ÂFET FELÂKETİ VE MÜSLÜMAN METANETİ!


Tarihin en büyük, en yıkıcı depremlerinden birini yaşadık. Hem deprem bölgesindeki insanımızın, kardeşlerimizin yaralarını sarmak, acılarını paylaşmak, kalplerine dokunmak ve yalnız olmadıklarını hissettirmek hem de depremin ülkemizde yaptığı yıkımın boyutlarını yerinde görmek için Hikmet Çolak ve Zafer Sevil kardeşlerimle bindik arabaya ve karış karış deprem bölgesini dolaştık.

Çok büyük bir yıkımla karşı karşıya ülkemiz de, insanımız da. 

Üç günlük deprem bölgesi gezimizi, incelemelerimizi tamamladık nihayet: Karışık duygularla döndük deprem bölgesinden. Tam 15 saat süren bir dönüş yolculuğu yaptık.

Depremle ilgili gözlemlerimi ve yorumlarımı pazar yazımda yazacağım. Bu yazımda, Gaziantep Nurdağı’nda ağabeyini, yengesini ve yeğenlerini kaybeden MTO’muzun (Medeniyet Tasavvuru Okulu) Urfa ekibinden ve  güzide talebelerinden İsrafil Bahar kardeşimin yaşadığı acıyla ilgili kaleme aldığı sarsıcı ve etkileyici bir metni sizlerle paylaşmak istiyorum. 

“İçimde deli fırtınalar kopar, kalbim sarsılır, çatırdar yüreğim seni ararken yağmurlu, buz gibi havada bir yığın beton arasında. Belki şimdi duyacak, birazdan duyacak diye...

Belki duruşum sağlamdı; dimdik ayaktaydım, irademiz görüntüde çelik gibiydi lakin öyle olmalıydı da; çünkü ben de yıkılsaydım ailem tarumar olurdu.

Siz bir de içimi görseydiniz, kocaman ahımı, akılları yerinden çıkaracak, kulakları sağır edecek derecede...

Kalbimi Allah’a teslim ettim, Rabb’im bana ve irademe sahip ol, güç ver çünkü tek sığınağım sensin, yalnız başıma bırakma...

Hayatım boğazıma düğüm oldu. “Sabır Allah’ım, sabır!” diye tam kocaman sekiz gün enkaz başında, enkazın her yerinde bir oraya koştum, bir buraya… Geldim aileme “Dik durun umudunuzu kaybetmeyin!” dedim. 

Ya içim? 

Dünya üzerime yıkılmıştı; içimi ateş gibi kavuruyordu. Ama Allah var, Yâr var.

Tek tek taşıdım cansız bedenlerini, tek tek kefenlenmesini bekledim hemen başuçlarında; kucakladım ve merkadlarına koydum ama üzerlerine toprak atamadım, dizlerim o vakit kırıldı, elim ilk kez o zaman titredi, kendimi çok güçsüz hissettim.

Olsun, bu da böyle olsun.

Boynumuzu Hak ve hakikate inkiyad etmiş. İnandık ve iman ettik. Kerim olan Allah her işe, her şeye kâdirdir. Rahmet-i Rahmân’a kavuşan canların makamı âli olsun, Hak acılı ailelerine sabırlar versin. Ülkemizin başı sağ olsun.

Var olsun devletim, var olsun milletim…

Üstadım @yenisafakwriter (yusuf kaplan) Bey ve dostlarımız baş sağlığına ve destek olmaya geldiler Nurdağı’na, yanımıza kadar. Var olsun ve eksik olmasınlar. Allah razı olsun kendilerinden. Acımıza ortak oldular, yüreğimize can verdiler. Bu da geçer ya Hû. Buna şüphesiz inanmışız.

Ramazan Ağaç ve Ahmet Toprak kardeşlerim var olun. En başından beri her türlü arama kurtarma, depremzedelere yardım; gıda ve edevat konusunda yardım ettiler.

Biran enkazdan ayrılmadılar. Cesur ve yiğit kardeşlerim. Minnettarım. Hakîkî dost bu adamlar.”

İsrafil Bahar kardeşime, ailesine, yakınlarına ve depremde yakınlarını kaybeden bütün kardeşlerimize ve insanımıza başsağlığı diliyorum. Depremin ilk gününden itibaren enkazdan çıkarılması için gece gündüz demeden enkazın başında kardeşinin kurtarılmasını bekleyen ve kardeşini enkazdan çıkarmak için tırnaklarıyla toprağı kazıyan Israfil Bahar kardeşimden güzel haberler almak için onunla birlikte ölüp ölüp dirildik! Ama hepsi de vefat ermişti. Hepsinin de teker teker cesetlerini çıkarmıştı enkazdan. Takdir-i ilâhi buymuş.

İsrafil Bahar kardeşimizin yüreğinin yangın yerine döndüğünü yerle bir olan, hayattan eser kalmayan Nurdağı ziyaretimizde gördük. Metaneti Müslümanca duruşun güzel bir örneği olarak hepimizi derinden etkiledi ve sarstı. Müslüman dediğim adam en zora talip olan ve zor zamanların adamı olan yürek insanı bir adamdır. 

Felakete teslim olan değil, felaketi teslim alan yılmaz, yıkılmaz ve her zorluğun üstesinden gelmeyi başarabilen metanet ve sabır anıtı bir insan.