YUSUF KAPLAN - BİR MİLAT OLARAK GAZZE - 25 Mart 2024 Pazartesi

YUSUF KAPLAN - BİR MİLAT OLARAK GAZZE - 25 Mart 2024 Pazartesi

YUSUF KAPLAN - BİR MİLAT OLARAK GAZZE - 25 Mart 2024 Pazartesi


Gazze’de insanlık tarihinde görülmemiş bir vahşet işleniyor: Üç nesil aynı anda yok ediliyor.

Gelmekte olan, Filistin’in geleceğini inşa edecek çocuklar; Filistin toplumunun şimdi’sini temsil eden, toplumu ayakta tutan orta nesil ve geçmişten geleceğe büyük bir hafıza’nın, mücadele ve mücahede repertuarının kaynağı yaşlı kuşak aynı anda yok ediliyor.

Bir halk, geçmişiyle geleceğiyle yok ediliyor…

Bir halk, şehirleri, tarihi, kültürü ve hafızası ile yok ediliyor.

Bir halk, haritadan ve tarihten topyekûn silinmeye çalışılıyor.

Fakat bir halk, en vahşî saldırılara karşı direnme iradesi ortaya koyuyor. Kendilerine diz çöktürmeye çalışan, terör devleti İsrail’e aslâ boyun eğmiyor, İsrail’in önünde diz çökmeyeceğini dünya âleme ilan ediyor büyük bir kahramanlık ve destansı bir direniş örneği ortaya koyarak…

Filistin direnişi, Filistinlilerin ölüme, şehadete düğüne bayrama koşar gibi koşmaları, imanlarındaki metanet ve sarsılmazlık, gençler başta olmak üzere Batılı halkları kendilerine hayran bıraktırmaya yetti, bütün dünyada İslâm’la ilgili üretilen ezberleri yerle bir etti ve İslâm’ın çok büyük ilgi ve sempati toplamasına yol açtı.

Bütün bunlar bize görünmeyen, ilk bakışta kolaylıkla farkedilemeyecek bir şeyi gösteriyor: Osmanlı’nın durdurulmasından bu yana son yüzyıllık tarihte İslâm ilk defa özne konumuna yükseldi. Gazze, bunun nihâî noktası oldu.

Başlangıç noktası, 1989 yılında Soğuk Savaş’ın bitirilmesi, yeni bir düşman konseptinin geliştirilmesi, İslâm’ın küresel sistemin hedef tahtasına koyduğu yeni düşman olarak belirlenmesi, bu yeni düşmanla her alanda “terörle savaş” maskesi altında savaşa soyunulması.

Yaklaşık yarım asırdır süren İslâm’la postmodern / sinsi yöntemlerle savaş süreci, bugün tam bir Frankenstein’ı andırıyor: Gazze’de İsrail terör devletinin başlattığı katliam ve soykırım, tam bir bumerang etkisi yapıyor ve Batı’yı vuruyor aslında.

Gazze, Batı uygarlığının mezarına dönüştü.

Batı uygarlığı Gazze’de intihar ediyor.

Yarım asırdır süren İslâm’la postmodern yöntemlerle savaş stratejisi, Batılıların kendi haksız hegemonyalarını meşrulaştırmalarına ve kapitalizmin ömrünü bir süre daha uzatmasına imkân tanıyan azılı bir düşman icat etmesini sağladı ama bu süreç Gazze’deki soykırımla birlikte tuzla buz olmadı; azılı, kan emici düşman olarak icat ve imal edilen İslâm’ın masum, çocuklarının ise mazlum oldukları Gazze’de ispatlandı.

Bütün yarım asırlık oyun bir anda tuzla buz oldu.

Allah (cc) onların oyunlarını başlarına öyle bir yıktı ki, bir daha toparlanabilmeleri çok da kolay olmayacak.

Oraya buraya saldıracaklar Yahudi ve Şiî fanatikler serseri mayın gibi!

Filistin direnişinin Müslümanların dirilişine ve insanlığın silkinip kendine gelişine vesile olmasını yok etmeyi başaramayacaklar Allah’ın izniyle.

Ne yaparlarsa boş!

Filistin direnişi daha da güçlenecek, Filistin direnişi, hem Müslümanların silkinip kendilerine gelişine ve dirilişine vesile olacak hem de insanlığın, özellikle de Batı toplumlarının Batı uygarlığını, değerlerini, ilkelerini sorgulamasına yol açacak.

İnsan da, insanlık da yeniden tanımlanacak.

Bu süreçte, Batılıların yeryüzünde hâkim oldukları dört asırlık süreçte, 1648 Westfelya Anlaşması ile kurdukları Avrupa Dünya Düzeni olarak adamlandırdığım küresel sistem ve bu sistemin kaynağını ve her şeyini oluşturan Batı uygarlığı her bakımdan sigaya çekilecek…

Gazze, milat olarak tarihe geçecek, tarihi yapacak inşallah. Gazze’yi kurtaramıyoruz diye dövünürken, aslında kurtarılması gerekenlerin bizler olduğu anlaşılacak, belki de Gazze bizi kurtaracak.

Vesselâm.

 

Bir milat olarak Gazze | Yusuf Kaplan (yenisafak.com)