İsrail, Gazze’de soykırım yapmaya başladığında, olağanüstü bir durumla karşılaştık. Şartlar ne kadar ağır olursa olsun, İsrail vampirlerine direnen bir halkın varlığını keşfettik.
Bu halk, Allah’a inanan, Cenâb-ı Hakk’a dayanan, O’na sığınan, O’ndan yardım bekleyen, O’na güvenen, “Allah bize yeter” diyen, erdem ve ahlak toplumuydu. Gazzeli Müslümanlar, dünyanın geri kalanındaki Müslümanların Müslümanlıklarını gözden geçirmelerine “nefs muhasebesi” yapmalarına vesile oldu. İmanı için neler yapılabileceğini bütün Müslümanlara, ümmete ve insanlığa gösterdi. Dini İslâm’ın nasıl bir din olduğunun incelenmesine vesile oldu. Çocuklarını kaybeden anne ve babaların Allah’a olan teslimiyetlerinden etkilenip Müslüman olan binlerce Hristiyan var.
Gazze halkı, İsmail Heniyye, Yahya Sinvar ve on binlerce ölümsüz kahraman, insanlığa erdem, ahlak ve yüksek insani duyguların hâlâ var olduğunu gösterdi. Diğer taraftan ise şeytana tapan, şeytanın askerleri olan Siyonistlerin dünyayı nasıl esir aldığını bütün insanlığa örnekleriyle sundular.
Bugün ABD, İngiltere ve Almanya’da, Filistin’deki soykırımı protesto eden insanlar, kendi ülkelerinin de Gazze kadar kuşatılmış olduğunu fark ettiler. Merhum Erbakan hocamızın hayatı boyunca anlatmaya çalıştığı, Siyonizmin bir ahtapot gibi bütün dünyayı nasıl sardığını Gazze savaşı ile daha iyi anladık. Müslüman dünyanın üzerine ölü toprağı serpilmişken, önce Gazze’nin büyük kahramanları bize Müslümanlığın, erdemin ve yüksek ahlakın Allah’a kul olmanın ne demek olduğunu hatırlattı.
İsrail terör devleti, Filistin’in Müslüman liderlerini teker teker şehit ediyor. Ama bilmiyor, şehit sayısı arttıkça şehadetin önemi ve hayatiyeti daha da artıyor. En son Yahya Sinvar şehit edildi. Allah rahmet eylesin. Mekânını cennet, makamını âlî eylesin. Bir Yahya Sinvar şehit olur, bin Yahya Sinvar dirilir. Yahya Sinvar, yiğit evladıydı Filistin’in. Adı çağlara kalacak bir kahraman.
Bu kahraman şehidimizi yazar Metin Kondel kardeşimin, metniyle anmak istiyorum.
Bütün melekler, insanlar hatta dünya seni terk etmiş. Dışarıda yürüyen bir Nazi tankının palet gıcırtıları duyuluyor. Yakınlardaki evlerin temelleri sarsılıyor.
Köpekler İbranice havlıyor. Duruyor o Nazi tankı. Tankın namlusu senin toz toprak içinde oturduğun eve doğru dönüyor. Sen o sesi savaştığın cephelerden çok iyi biliyorsun Yahya!
İbranice havlayan köpeklerin acı seslerini, paslı tank paletlerinin titreşimiyle tünellerden düşen kuru Filistin toprağını. Nazi üniforması giymiş Polonyalı bir Yahudi değilsin. Terk edilmiş bir Filistinlisin! Dışarı çıkamazsın, durun ateş etmeyin ben bir Suud’um, diye bağıramazsın. Beyninin yarısı havaya uçsa da beyninin diğer yarısı için, Filistin için savaşmak zorundasın Yahya! Kolunun biri kopmuş olsa da onu bir kabloyla sıkıp tampon yaparak diğeriyle toprağını savunmak zorundasın Yahya!
Köpekler kuduz olmuş gibi İbranice havlıyor yine. Nabız atışların düşüyor, bedenin giderek soğumaya başlıyor. Filistin’in tozunu soluyorsun.
Sanki yerçekimi ortadan kalkıyor Yahya! Ama yine de bir ümit kırıntısı var beyninin sağlam kalan o bölümünde. Aldırma Yahya, bu, insan olmanın basit bir zaafı sadece. Hiç çare yok buna Yahya!
Biliyorum, uzakları çok uzakları düşlüyorsun. Kuduz köpeklerin paramparça ettiği dostlarının silik hatırası düşüyor gözünün önüne. Elindeki çubuğu kaldırmaya mecalin yok Yahya! Dışarıdaki köpek ulumalarını bastıran tuhaf bir arı vızıltısı duyuyorsun. Oturduğun toz toprak içindeki koltuktan kalkmana imkân yok! Hele bir zamanlar çocuk sesinin eksik olmadığı o ev. Şimdi sadece İbranice havlayan köpekler var Yahya. Oturduğun o tozlu koltuk Allah’ın diğer dünyada sana bahşettiği saltanatın bir nişanesi olmalı. Emdiğin o son mentollü şekerin bedenine verdiği enerji de tükenmek üzere. İnsan olmanın, Filistinli bir Müslüman olmanın çilesi zoruna gitmiyor artık. Zira sen o eşiği geçeli çok oldu. Sen artık bambaşka bir makamdasın Yahya! Ama yine de boğuk düşüncelerinin ardında bir şeyler var sanki.
Saraylar, petrol kuyuları, gökdelenler, lüks otomobiller, palmiye ağaçlarıyla bezeli beyaz kumlu sahiller. Onlara tünemiş Bedevilerin insanın midesini bulandıran soysuzluğu, suskunluğu. Biliyorum Yahya, işin o kısmı hâlâ senin için bir muamma. Sen o geçici zenginliklere hem çok uzaksın hem de çok yakınsın Yahya.
O eşekarısı vızıltısı, giderek sana yaklaşıyor. Bu tanıdığın, bildiğin o kuduz köpeklerin havlama sesine hiç benzemiyor. Lakin o aptal şeyin sana o haldeyken yaklaşması gururuna dokunuyor. Elindeki çubuğu tıpkı bir köpeği kovar gibi o alete fırlatıyorsun. İşte bütün bir hayatın özeti o köpeğe fırlattığın o isabetsiz çubuktu Yahya!
Eylemsizlik prensibi içinde giderek her şey bitiyor Yahya! Sen o kritik eşiği geçiyorsun, o kuduz köpekler, saraylara tünemiş baykuş kılıklı Araplar, münafıklar, dünyaperestler çok geride kalıyor Yahya!
Huzur içinde uyu Yahya!
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/yasar-degirmenci/yahya-sinvarin-yurek-yakan-sehadeti-46874.html