Başı rahmet, ortası mağfiret, sonu ise ebedi azaptan kurtuluş vesilesi olan Ramazan-ı Şerif’in son günlerindeyiz. Bu müstesna günler, bin aydan daha hayırlı olan Kadir gecesini içinde barındıran günlerdir. Kadir gecesi, rahmet ve mağfiretin sağanak sağanak yağdığı, inanan gönüllerin sevgi ve merhametle coştuğu mübarek bir gecedir. Kadir gecesi, unuttuğumuz değerleri hatırlatan, körelen vicdanlarımıza hayat sunan eşsiz bir gecedir. Vahyin taşıdığı barış, huzur, saadet, güvenlik ve özgürlük tek çeşit değildir. Duygu, düşünce ve eylem olarak bireyin bütün hayatını kapsar. Peygamber Efendimiz, “Kadir Gecesi’ni kim sevabına inanıp onu kazanmak ümidiyle ihya ederse, geçmiş günahları affedilir.” Buyurur. Kadir Gecesi’ni ihya sadedinde, namaz kılmak, Kur’an okumak, dua etmek, sadaka vermek gibi bütün ibadet çeşitleri ile Allah’a yönelmek gerekir. Ancak bu gece dualara icabet edilen vakitlerden biri olması sebebiyle dua etmek sünnettir. Nitekim Peygamberimiz o gece için, Hz. Aişe’ye “Allâhümme inneke afuvvun, kerimün tuhibbu’l-afve fa’fu annî (Allah’ım! Sen affedicisin, affetmeyi seversin, beni affet)” diye dua etmesini tavsiye buyurmuştur.
Kadir Gecesi’nin Rabbimizin rızasını kazanmamıza vesile olacak amellerle dolu dolu geçirerek bütün senemizde ‘ilim/amel/ihlas/ihsan’ istikametimizi devam ettirmeliyiz. Hiçbir nafile namaz, farzları, sünneti müekkedeleri ihmale/terke sebebiyet vermemeli. O gece de yatsı ve teravih namazının cemaatle kılınmalı, sonra evde bir miktar nafile ve kaza namazları kılınmalı, Kur’an okunmalı, istiğfar edilmeli (günahların bağışlanması için Allah’a yalvarılması), dua edilmeli, Teheccüd namazı da kılmaya çalışılmalı. Aile efradıyla, komşularıyla eş ve dost çevresiyle kucaklaşmalı. Bir nevi Ramazan Bayramı’na girizgâh amelleri olmalı.
Kur’an-ı Kerim, insanı dünya ve ahirette mutlu kılacak her şeyi ihtiva eden bir Kitab-ı Mübin’dir. O’nu rehber edinen yanılmaz. O’na sımsıkı sarılan sapıklığa düşmez. Onun gösterdiği yolda yürüyen şaşırmaz ve onu okuyanın ecri az olmaz. Kadir gecesini idrak ederken, dünyanın neresinde olursa olsun açların, yoksulların, mahrumların, mağdurların, zulme uğramışların haklarına dikkat kesilmek, onların dertleriyle dertlenmek acılarına ortak olmak, yaralarını sarmak hepimizin vazifesidir. İnsanlığın barış ve huzuru için hayrın anahtarı, şerrin kilidi olmak, yeryüzündeki bütün Müslümanların sorumluluğudur. Bu vazife ve sorumluluk, kadir gecesi yeryüzüne inen meleklere ve Cebrail aleyhisselama eşlik edecek bir kulluğa sahip olmak için de gayret göstermeliyiz. Kadir gecesini, ancak Kur’an’ın kadrini, kıymetini bildiğimiz müddetçe ihya etmiş oluruz. Kur’an-ı Kerimin hak, hakikat, ahlak ve adalet ilkelerine sarıldığımız ölçüde bir ömre bedel manevi gelişmeler yaşayabiliriz. Tabii ki dinimizin yaşanmasını belli gün ve gecelere tahsis etmeden. ‘Her geceni Kadir, her nefesini ahir bil’ şuuruyla hayatımızı sürdürelim. Bu gece, kaybettiklerimizi bulma gecesidir. Zihinleri ve gönülleri Kitabımız Kur’an-ı Kerim’e göre yeniden inşa etme, onun hayat veren soluklarıyla yeniden dirilme gecesidir. İmana, merhamete, şefkate, muhabbete sarılma gecesidir. Kendimizi hesaba çekme gecesidir. Gaflet içinde geçen günlerimizi sorgulamalı, iyi ve güzel davranışlarımızı artırmaya, kötü ve yanlışlarımızdan uzaklaşarak kalbimizdeki manevi kirleri temizlemeliyiz. Doğruyu/hak ve hakikati bulduktan sonra Peygamberimizin çok sık yaptığı şu duayı da ihmal etmeyelim. “Ya mukallibel kulubi sebbit kalbi ala dinike. Ey kalpleri çeviren Rabbim! Benim kalbimi hak dininin üzerinde sabit kıl.”
Kadr suresinde geçen: Selam, “barış, huzur, saadet, af, mağfiret” manalarını kapsar. Kur’an’ın inişi hatırına, vahyin sahibi Allah tarafından ilan edilen genel bir affa da delalet edebilir. Kadir gecesi, dargınlık, kırgınlık, kin ve nefretin terk edilip sevgi ve kardeşliğin hâkim kılınması gereken gecedir. Bu gece, rengi, ırkı, dili, mezhebi ne olursa olsun açlık, susuzluk, darlık ve zulümle mücadele eden kardeşlerimizin dertleriyle hemdert olmamız gereken gecedir. Bu gece; paylaşma, yücelme ve ilâhî rızaya ulaşma gecesidir. Bir ömre bedel, bereketli ve şerefli bir gece. Kadir Gecesi, vahyin hayatı bereketlendirmeye başladığı ilk gecedir. Kur’an; bizim hayatımıza inerse, ömrümüze nasıl bereket katacağını düşünelim. Aynı vahiy, ilk muhatabı Peygamberimizi “Âlemlere rahmet, indiği şehri ‘kentlerin anası, indiği toplumu ‘insanlığın anası’ (ümmet) kılmıştır!” İçine vahyin indiği bir gece bir ömre bedeldir. Bunun tersi de geçerlidir. İçinde vahyin olmadığı bir ömür; bir gece kadar değersiz ve bereketsizdir. Vahiyle inşa olmak isteyen her mü’mine; melekler, vahyin diriltici soluğunu kıyamete kadar indirmeye devam ederler. Vahyin mesajıyla buluşulan her zaman ve zeminin değerleneceği anlayışa sahip olunmasına dikkat çeken bir suredir. Bu durumda Kadir Gecesi, yakalanmaya çalışılan bir şans olmaktan çıkarılmakta, hayatın içinde ve her anına taşınabilir olarak tanıtılmaktadır. Kur’an ile buluşulan her an kadir ve kıymet kazanmakta, Kur’an ile meşgul olunan her zaman ve zemin, melek şahitliğini göstermektedir. Vahiy desteği olmadan sadece insan idrakiyle bunun bilinemeyeceğine dikkat çekilmektedir. Önemli bir hatırlatmada bulunmak istiyorum.
Bayrama kavuşmamıza sayılı günler kaldı. Birçoğumuz bugünden itibaren bayramı sevdiklerimizle geçirmek için yola çıkacağız. Gidiş ve dönüş yollarındaki yoğunluk her zamankinden daha fazla dikkatli olmamızı gerektirmektedir. Zira yaşanan trafik kazaları bayram sevincimizi hüzne dönüştürmekte; millet olarak hepimizin yüreğini dağlamaktadır. Hız ihlali, hatalı sollama, yakın takip, yorgunluk gibi sebeplerle meydana gelen kazalarda nice insanımız, nice kardeşimiz can veriyor. Nice ocaklar sönüyor. Bu noktada bütün kardeşlerimizi trafik kurallarına uymaya, sabırlı, anlayışlı ve dikkatli davranmaya, birbirimizin hak ve hukukuna saygılı olmaya davet ediyorum. Trafikte de Müslümanız!