YAŞAR DEĞİRMENCİ - SAVAŞ VE İHTİYAÇ DUYULAN SAVAŞ AHLÂKI - 20 Ekim 2023 Cuma

YAŞAR DEĞİRMENCİ - SAVAŞ VE İHTİYAÇ DUYULAN SAVAŞ AHLÂKI - 20 Ekim 2023 Cuma

YAŞAR DEĞİRMENCİ - SAVAŞ VE İHTİYAÇ DUYULAN SAVAŞ AHLÂKI - 20 Ekim 2023 Cuma


Bugünkü modern dünyada cereyan eden savaşlarda büyük bir problem halini alan “Savaş esnasında sivillerin ve çevrenin korunması” prensibi, Hz. Peygamber’in komutanlığı döneminde çok güzel halledilmişti. Tafsilatlı bilgi için siyer’in ‘Peygamberimizin Savaşları’ bölümünü okuyabilirsiniz. Peygamber Efendimiz bütün orduya ve kendilerini dinleyen bölge insanlarına hitaben yaptığı konuşmasında insanlığın ihtiyacı olan ‘savaş ahlâkı’nı öğretiyor. 

Efendimiz peygamber olduktan sonra, savaşta bile merhamet tevzî etti. Nitekim Bedir’de, harpten evvel düşman gelip su istedi, Peygamberimiz düşmanına bile su verdi.

Peygamber Efendimiz şöyle buyurdu:

“(Ey ümmetim! Savaş hâlinde iken bile);

Zulmetmeyiniz, işkence etmeyiniz, çocukları öldürmeyiniz.

(Ey ümmetim! Savaş hâlinde iken bile);

Çocukları, mâbetlerine çekilip ibadetle meşgul olan (Hristiyan, Yahudî vs.) kişileri, kadınları, yaşlıları ve savaş hârici işler için kiralanan kişileri öldürmeyiniz.

Kiliseleri yakıp yıkmayınız, ağaçları köklerinden kesmeyiniz.

Düşmanla karşılaşmayı temenni etmeyin, Allah’tan afiyet isteyin, onlarla karşılaştığınız zaman da sabredin.

 Medine dışındaki Ceref karargâhında Şam’a doğru yola çıkmak üzere bekleyen orduya İslam’ın savaş hukukunu anlatmak için gelen Halife Hz. Ebubekir de Peygamber Efendimizin izini sürerek şu unutulmayan savaş ahlakı konuşmasını yaptı: 

- Aziz mücahitler! Gireceğiniz düşman topraklarında gücünüze güvenip de her türlü vurup kırmanın, yakıp yıkmanın caiz olduğunu düşünmeyesiniz. Sayacağım şu kurallara savaş ortamında da dikkat etmeniz gerekmektedir. Biliniz ki, Allah ve Resulü şu on maddeyi düşman topraklarında da yasaklamıştır. 

1- Vardığınız düşman topraklarında henüz savaş nedir bilmeyen masum çocukları sakın korkutmayın! Çocuk öldürmek gibi bir büyük vahşet geçmişteki cehalet devri karanlıklarında kalsın, günümüze taşıma vebalini yüklenmeyin. 

2- Savaşta karşınıza çıkmayan kadınlar sizin muhatabınız değildir; onları korumanız altında tutun, itibarlarını zedeleyecek muameleye maruz bırakmayın. 

3- Size karşı koymaya gücü yetmeyen yaşlılara, hastalara, felçlilere, baktığı hedefi göremeyen körlere sakın dokunmayın. 

4- Kiliselerde kendilerini ibadete vermiş din adamlarına da engel olmayın. 

5- Düşman arazilerindeki meyveli meyvesiz ağaçları kesmeyin, sebze ve meyve yeşilliklerini tepeleyerek mahsullere zarar vermeyin, ekinleri ateşe vermeyin. 

6- Düşmanın koyun ve keçilerinden ihtiyacınızdan fazlasını kesmeyin, yaralayıp öldürmeyin. 

7- Elinize geçecek ganimet malından şahsınıza hiçbir şey almayın. 

8- Kadınların iffetini ihlal edecek zina fiilinin her yerde haram olduğunu hatırlayın; namus ve iffetin her yerde İslam’ın koruması altında bulunduğunu unutmayın... 

9- Sizinle savaşamayacak hale gelmiş yaralı askerleri öldürmeyin, silahını bırakıp kaçanları da arkadan vurmayın. 

10- Elinize düşen esirleri koruyun, işkence ve zulüm gibi eziyetlere maruz bırakmayın!

Müslümanların ilk halifesi Hz. Ebubekir’in istediği her şeyi yapabilecek güçte olan kırk bin kişilik bu güçlü savaş ordusuna yaptığı bu tarihî konuşmasından anlaşılıyor ki, İslâm’la buluşmayan devletlerin zulüm ve katliamları bitmez, bitmeyecek. 

İsrail’in Filistin’de, ABD’nin Irak’ta yaptıkları katliamları, insanlık dışı savaş anlayışını, Mısır’da, Suriye’de, Libya’da, Arakan’da, Uygur Türklerinin yaşadıkları, senelerce Ermeni zulmünde yaşayan Azerbaycanlıları, Afrika ve Yemen’de yaşananları, Rusya’nın Türklere yaptıkları zulüm ve katliamları, Cezayir Müslümanlarına Fransızların yaptıklarına ‘Dur!’ diyecek tek güç; İslam Medeniyetini yaşayacak ve yaşatacak olan Türkiye’dir. Küreselleşme adı altında değişik şekil ve metodlarla, bilgisayar, internet dijitalle sömürdükleri ülkeleri de kurtaracak tek ülke, tek devlet Türkiye’dir. Ecdadı Osmanlı İslâm Medeniyeti’ni devlet hayatında uygulayarak, Mekke, Medine’den beslenerek altı asır dünyaya medeniyeti, medeniliği göstermiştir. İnsanları, fıtratından çıkarma/uzaklaştırma’yı misyon edinmiş Batı; Osmanlı’yı durdurup, çökerttiği gibi bugün de Türkiye’yi parçalamak, bölmek, Batı’nın uşağı yapmak için her yolu denemektedir. İçte ve dıştaki uşaklarıyla…

İslam, altıncı asırda yasaklamış, insanlığa layık bir savaş hukukunu daha o asırda bütün dünyaya böyle ilan etmiştir. Mehmetçiğin yaralı düşman askerine su içirip onu sırtında taşıdığı, esir düşenlere insanca davrandığı, dünyaya savaş ahlakını öğrettiği yerdir.

İnsanlık bugün, İslam’ın baştan koyduğu bu savaş hukukuna muhtaç durumdadır. 

Varabilirse ona varacak, uygulayabilirse onu uygulayacaktır ki, dengesini yitirmiş bir savaş katliamından çocukları, kadınları, hastaları, yaşlıları, sivilleri kurtarabilsin. Çarpışan askerler arasında yapılacak savaş, savunmasız sivilleri, kadınları çocukları imha vahşetine dönüşmesin. Peygamberimiz, her şeye olduğu gibi savaşa da ayrı bir mana kazandırmıştır. İnsanlar ölmeden, mamur yerler harap olmadan, dünya ateşe verilmeden de savaşın olabileceğini göstermiştir. Savaş sonrası, düşman tarafına ve düşman ölülerine gösterdiği merhamet eşi görülmemiş bir üstünlüktür. O’nunla savaşan kimselerin hemen savaş sonrasında Müslümanlığı kabul etmeleri, O’na kılıç çeken insanların biraz sonra O’na asker olmaları O’nun en büyük zaferlerindendir. Bütün bunlar düşünülmeden, kendi değerlerine dönülmeden yaşananların tahlilini yapamayız. Batılılar dünyayı “cehennem”e çevirdiler, Müslümanlar “cennet”e. (İslâm adını kullanan devletlerin başındakilerin İsrail, ABD, Fransa veya İngiltere emrinde olduklarını, eşlerinin Batılı olduklarını da unutmayın.)

 

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/yasar-degirmenci/savas-ve-ihtiyac-duyulan-savas-ahlaki-43471.html