YAŞAR DEĞİRMENCİ - PEYGAMBERSİZ OLMAZ! 28 NİSAN 2023 CUMA

YAŞAR DEĞİRMENCİ - PEYGAMBERSİZ OLMAZ! 28 NİSAN 2023 CUMA

YAŞAR DEĞİRMENCİ - PEYGAMBERSİZ OLMAZ! 28 NİSAN 2023 CUMA


Kuran’da, İslâmî hayatı gerçekleştirmekle yükümlü kılınan varlık insandır. Çünkü İnsan, Allah’ın buyurduğu ve Elçisinin duyurduğu İslami bir hayata çağrılmaktadır. Öyleyse insanın seçeceği ve gerçekleştireceği hayat, Hazreti Peygamber Efendimizin emanet bıraktığı İslâmî hayat olmalıdır.
Kuran, sadece İslâm’ın Allah katında geçerli din olduğunu, Hz.Muhammed aleyhisselamın risaletinin de bütün insanlığı kapsadığını bildirir. Kuran’ın beyanına göre Peygamberimiz, insanlar üzerinde bir zorba değildir. Onun görevi irşat, tebliğ ve davetten ibarettir. Bunun için İslam’da ilke olarak dinde zorlamaya başvurmak yasaklanmış, gerçek olanla olmayanın birbirinden ayrıldığı belirtilerek iman edip etmeme, insanların kendi isteklerine bırakılmıştır.
Kuran’da Peygamberimiz, “Allah’ın davetçisi” olarak nitelendirilmiş ona yüklenen davet görevi de “davet et” emrinin yanı sıra “tebliğ et”, “hatırlat” ve “uyar” gibi başka kelimelerle de dile getirilmiştir. Davet kelimesi genellikle “insanları İslam’a ve onun ilkelerini uygulamaya çağırmak” anlamında kullanılır. Kuran’da da insanlar, “imana, İslam’a, Allah yoluna, Allah’ın kitabına, hakka, hayra, kurtuluşa, hayat kaynağına ve esenliğe” çağrılır. Bu yüzden davet hem İslâm’ı kabul etmeyenlere hem de Müslümanlara yönelik olabilir. Davetin amacı, insanların doğru inanıp yaşamalarına yardımcı olmak; hedefi de İslami ilkelerin ve değerlerin insanlar tarafından kabul edilmesini ve uygulanmasını sağlamaktır. Peygamber Efendimiz, cahiliye müşrikliğinin devlet olduğu bir dönemde ve toplumda davet görevini üstlendi. O, insanları Allah’ı tanımaya ve Onun dinine uymaya çağırdı. Onlara şirksiz inancı, doğru yaşayışı ve güzel ahlakı öğretti. Tevhid sistemine dayalı bir düzen oluşturarak insanlığın hayrı ve dünyanın ıslahı için çalıştı. Rasulüllahın eğitiminden geçen ilk nesil Müslümanları, yeni dinin tarihte eşine rastlanmamış bir fedakârlık örnekliğini göstererek hem İslam’ı hayatlarına hem de başkalarına taşıdılar. Böylece beklenen ve özlenen nizamın yeryüzündeki ilk temsilcileri ve tebliğcileri oldular.
İslâm’ın yaşanarak tebliğ edilmesi, irşâdın en güzel şeklidir. Ashâb-ı kirâm, dünyanın en ücra köşelerine kadar iman sadâsını duyurmak ve insanları hidayete kavuşturmak için kendilerini İslâm’a adamışlardır. Bugün aynı vecd ve heyecanla İslâm’ın güzelliklerini dünyaya sergilemek, en güzel bir tebliğ metodudur. Kalplerin/gönüllerin fethi, beldelerin fethinden önce gelir.
Allah’ın vahyini insanlara tebliğ etmekle vazifeli olan Peygamber Efendimizin Sünnetini ve hadis-i şeriflerini anlamadan İslâm anlaşılamaz. Dinimiz, Rasulüllahın fiil ve kavillerindeki mesajla uygulanabilir. Peygamberimizi ve sünneti hayatın dışına çekerek, ‘Kur’an İslam’ı’ denerek Kur’anın uygulayıcısı Peygamberimizi devreden çıkaran bir din anlayışı sakat bir din anlayışıdır. Rasulüllahın hayatı, Kur’anın tatbiki ve pratiğe dönüşmüş şeklidir. Onun içindir ki mü’minlerin annesi Hz. Aişe’ye onun ahlakı sorulduğunda “Siz hiç Kur’anı okumuyor musunuz? O’nun ahlakı Kur’andı.” Diye cevap vermişlerdi.
Peygamberlerin verdiği tevhid ve onur mücadelesinden günümüze ve gündemimize düşen önemli ortak tavırlar bulunmaktadır. En başta geleni, hiçbir peygamber, toplumun yöneticileri veya bir kesimi istemiyor, tehdit ediyor diye hiçbir mümine sosyal durumu ne olursa olsun çevresinden uzaklaştırmamış, kovmamış, onların onuruna yönelik baskılara boyun eğmemiş, aksine inananlara kol kanat germiş, onları korumuş, desteklemiş, inananlardan yana tavır almış, ağırlık koymuştur. Peygamberlerden günümüze intikal eden sünnet, insan onuruna temelden sahip olan muvahhid nesiller yetiştirme gayret ve sorumluluğudur. Bu konuda,Taif dönüşü her ne isterse yerine getirileceği, istemesi halinde Mekkeli müşriklerin toptan helak edileceği Cebrail aleyhisselam tarafından kendisine bildirildiği zaman Rasulüllah Efendimizin söylediği şu sözler fevkalade dikkat çekmekte ve meseleyi bütün çıplaklığıyla gözler önüne sermektedir. “Ben rabbimden, onların yok edilmesini değil, soylarından muvahhid bir nesil getirmesini dilerim.” İnsan onuruna sahip ve saygılı ilk muvahhid nesil ashab-ı kiram sayesindedir ki İslam, kısa zamanda insanları yeni hak din İslam’la insanları buluşturmuştur. İnsanlığın buna ihtiyacı had safhadadır. Kötü örnekler yüzünden hayat tarzı olan dinimizi yaşamamız/yaşatmamız insanlığın kurtuluş sebebidir. Hayatın içinde bir Peygamberin ümmeti olduğumuzu da unutmayacağız. Tavsiyeleri, kaçınmamız gereken hususlar, bireysel ve sosyal bir dinimizin olduğu, vicdanlara hapsetmenin, satırlarda bırakmanın büyük vebal ve sorumluluk olacağını hatırımızdan hiç çıkarmayacağız.
Kavramlarla oynanmamalı. Şahsiyetleri öldürüp sürü haline getirilmemeli. Âdetler ibadet, ibadetler âdet halini almamalı. Hür iradesini kullanan insanların aklına ve iradesine ipotek koyan, onları kullanamaz hale getiren yapı, sakat bir yapıdır.
İnsanlık, İslam’ın kardeşlik idealine dönerek, yeni bir çıkış yolu bulabilir. Kur’an’ı Kerim, “mü’minler ancak kardeştir” diyerek, bu kardeşliğin temelinin iman olduğunu, yani Allah’a ve onun bildirdiklerine inanma olduğunu ilan etmiştir. Şekil bakımından olduğu kadar öz bakımından, ruh özgürlüğü ve manevi aşk açısından da bu inanç kardeşliğine dönmek, insanlığın çırpınışına bir çare, hatta tek çaredir.
Olağanüstüye, sırra (gizeme) olan aşırı ilgiyi, derhal müdahele edip önleyen bir Peygamber anlayış ve idrakinin gittikçe kaybolduğunu müşahede ediyoruz. Şeriatın kabul etmediği her uygulama merduttur. Allah ve Rasulü’nün koyduğu ölçülerden sapma, din eğitimi alanında yaşanan sefalet ve cehaletin sonucundan başka bir şey değildir. Bilgi ve akıl kirliliğinden çok daha fazla din adına olan duygu kirliliği gittikçe yayılıyor. İslâm okyanusunda bir damla olduğunu düşünmeyip, kendi bir damlasını okyanus yerine koyan, İslam’a uyma (Allah ve Resulü) yerine kendi ölçü ve prensiplerini din yerine koyan yapılara rıza gösterme/tavır koymama Müslümanları bu hale getirmiştir. Ölçü; Allah ve Resul’ünün ölçüsüdür.
Peygambersiz olmaz! Bu din; O’na uymakla, izini sürmekle yaşanır.