YAŞAR DEĞİRMENCİ - AYET VE HADİSLER IŞIĞINDA İMANIMIZI GÖZDEN GEÇİRELİM - 29 Eylül 2024 Pazar

YAŞAR DEĞİRMENCİ - AYET VE HADİSLER IŞIĞINDA İMANIMIZI GÖZDEN GEÇİRELİM - 29 Eylül 2024 Pazar

YAŞAR DEĞİRMENCİ - AYET VE HADİSLER IŞIĞINDA İMANIMIZI GÖZDEN GEÇİRELİM - 29 Eylül 2024 Pazar


Yüce Rabbimize kulluğumuzu arz ettiğimiz, hayat rehberimiz Kur’an-ı Kerim’i öğrendiğimiz, rahmet peygamberi Hz. Muhammed Mustafa Aleyhisselam Peygamber Efendimiz cevamiu’l-kelimdir. “Ben cevamiu’l-kelim olarak gönderildim” buyurmuştur. 

Az söz ile çok zengin anlamlar taşıyan edebi vecizelerde bulunmuştur. Resulullah Efendimiz sunumlarında teşbih, mecaz gibi edebi anlatım sanatını da kullanmıştır. Zirve şahsiyet, Örnek Peygamber; temsili anlatım usulü ile aklı selim, kalbi selim ve zevki sahiplerini harekete geçirmiştir.

Kur’an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerden öğrendiğimiz bilgilerle hayatımızı mamur kılarak onlardan aldığımız feyiz ve bereketle İslam’ı en güzel şekilde yaşayıp temsil etmek, bir Müslüman olarak aslî vazifemizdir. Yüce Rabbimiz, insanı yeryüzünün en değerli varlığı olarak yaratmış, ona iman, akıl ve irade bahşetmiştir. İnsanın; adalet, merhamet, güven, doğruluk ve güzel ahlak gibi değerlerle şahsiyetini inşa etmesini istemiş, bunun yolunu da ona göstermiştir. Bu yol; kişinin Kur’an-ı Kerim ile kimliğini inşa etmesi, Allah Resulü’nün sünneti ile şahsiyetini, kimliğini, kişiliğini ve karakterini şekillendirmesidir.

Müslümanın şahsiyetini oluşturan, fıtratını koruyan; ona kimlik kazandıran hem dünyada hem de ahirette mutluluğa ulaştıran en büyük nimet, imandır. İman, kuru bir sözden ibaret değildir. İman, bütün davranışlarımızı güzelleştiren bir cevherdir. Hayatın olumsuzlukları karşısında bizleri güçlü kılan bir değerdir. Sıkıntılara imanla tahammül edilir; endişeler, imanla huzura kavuşur. Üzüntüler sevince, korkular cesarete imanla dönüşür. Ayrılıklar yerini kardeşliğe, düşmanlıklar yerini dostluğa imanla bırakır. (Peygamberimizin birbirine düşman olan Hazrec ve Evs kabilelerini kardeş yapıp mescidde ve kıblede buluşturması, Muhacir ve Ensar’ın her şeylerini paylaşabilecek kıvama getirilen kardeşliklerini hiç unutmayalım.

Müslümanın şahsiyetini şekillendiren unsurlardan biri de ibadetlerdir. İbadetler, imanımızın gereği, Rabbimizin verdiği nimetlere karşı şükrümüzün ifadesidir. İbadetler, bize yaratılış gayemizi hatırlatır. İrademizi güçlendirir, bizi kötülüklerden koruyup iyiliklere yönlendirir. Her an Rabbimizin huzurunda olduğumuz bilincini bize aşılar.

İbadetler, İslam’ın beş temel esasıyla sınırlandırılamayacak kadar geniştir. Rabbimizin rızasını gözeterek ihlas ve samimiyetle yaptığımız her iş, ibadet hükmündedir.

Müslümanın şahsiyetini inşa eden hususlardan bir diğeri de güzel ahlaktır. Güzel ahlak; fazilet ve erdemin, iyilik ve imanın ölçüsüdür.


Ahlak, huzurlu bir hayatın güvencesi, toplumsal barışın teminatıdır. Ahlaki değerlerin yaşandığı ve yaşatıldığı bir toplumda, doğruluk ve dürüstlük, iffet ve takva, şefkat ve merhamet gibi erdemler hâkim olur. Ahlaki değerlerin kaybolduğu bir toplumda ise adalet yerini zulme, merhamet yerini öfkeye, helaller yerini haramlara, iyilikler yerini kötülüklere bırakır.

Maalesef, ilim, hikmet ve erdemin kaybolduğu, cehaletin ve şiddetin yaygınlaştığı, insan onur ve haysiyetinin yok sayıldığı günlerden geçiyoruz. Toplumsal hayatı etkisi altına alan bireysellik, bencillik, dünyevileşme ve yalnızlaşma gibi sorunlar, başta çocuklarımız ve gençlerimiz olmak üzere hepimizi tehdit etmektedir. Böylesi zamanlarda bize düşen; cehalet toplumunu asr-ı saadete dönüştüren Peygamber Efendimizin rahmet yüklü mesajlarını kendimize örnek almak, onu çağımızın insanıyla buluşturmaktır.

Şahsiyetimizi Allah Resulü gibi imanla inşa etmek, ibadetlerle yoğurmak, güzel ahlakla kemale erdirmektir. Yüce Rabbimizin “İman edip dünya ve ahiret için yararlı işler yapanlara müjdeler olsun! Onların varacağı yer ne güzel yerdir.” Müjdesine nail olmak için; iyiliği yayıp kötülüğe engel olmak, doğrudan ve haktan yana tavır almaktır. Haramdan sakınmak, helale koşmak; her türlü kötülük ve günahtan korunmaktır. Merhameti kuşanmak, öfkemizi kontrol etmektir. Zalimin karşısında, mazlumun yanında durmak; zulme ve zalime asla rıza göstermemektir. Kendi mukaddes/kutsal değerlerin yerine başka dayatılan sahte kutsalları, tağutu (Allah yerine konulan putlaştırmaları/putperestliği, paganizmi) reddetmektir.  

Peygamberimizin güzel ahlakını ve çağlar üstü mesajlarını insanlıkla buluşturalım. Barış dini İslam’ın, hayat rehberi Kur’an-ı Kerim’in, rahmet peygamberi Hz. Muhammed Mustafa aleyhisselamın insanlığın sığınabileceği tek liman olduğunu ısrarla anlatalım. Dinimizi ve dini değerlerimizi değil, dindarlığımızı yeniden sorgulayalım. 


Sürüde öküzü olmayanın çobanla uğraştığını, camide gözü olmayanın imamla uğraştığını, hastaneye düşmeyenin doktorla uğraştığını, vatan sevgisi olmayanın devletle uğraşan ayarsızlar oldukların unutmayalım.

“Rahman olan Allah’ı ilâh tanıyan, candan Müslüman olarak Allah’a bağlanan has kulları, yeryüzünde bilgi ve becerilerini kullanarak vakarlı bir tevazu ile yürüyenler, hayatlarını sürdürenlerdir. Bilgiden, muhakemeden yoksun, ihtiraslı, tutarsız davranan kendini bilmez kimseler onlara laf attığında: “- Bizden uzak durun” derler, (kırmadan, incitmeden, bağırıp çığırmadan, hakaret etmeden) geçerler.” (25 Furkân 63)

 İdeal mü’min ya güneş gibi etrafına ışık ve hayat kaynağı olur, ya da ay gibi bir kaynaktan ışık yansıtır. Güneş gündüzün kaynağı, ay gecenin ışığı ve rehberidir. Hz. Dâvud ve Hz. Süleyman gibi insanlığın gündüzünde gelmeyip de Hz. Zekeriyya ve Hz. Yahyâ gibi insanlığın gecesinde gelenler zamanı mazeret olarak sunamazlar. Eğer Rabbiyle buluşuyor, Rabbinden gelin mesajı anlıyor, idrak edip hayatında yaşıyorsa sultan olmakla kurban olmak arasında fark olmayan kaliteli bir Mümin olduğunu da ispatlar. 

Âlemlere rahmet olarak gönderilen Peygamberimiz bütün insanlık için bir kurtuluş pusulası ve bir hayat kılavuzudur. Ulu önderimiz tek liderimizdir. Masum ve mahfuz olunan Allah Resulü Peygamberimiz Hz. Muhammed aleyhisselamdır. İzi sürüldüğü sünnetine uyulduğu, dinimiz hayat tarzımız olduğu müddetçe işte o zaman dünyamızda zulüm ve haksızlıklar sona erecek, insanlar güven içinde kardeşçe bir arada yaşayacaktır. Kimse kimsenin canına, malına, namus ve iffetine zarar veremeyecek, masum canlar hayatlarının baharında solmayacaktır.

İmanımızı gözden geçirdiğimiz “konjektürel iman”dan (pazarlıksız imandan, hesaba katılan iman çeşitlerinden) kurtulduğumuz gün biz de kurtuluruz. Rabbim bizlere ebedî kurtuluşla müjdelenen, imtihan/sınav dünyasını kazanan, “sıratı müstakîm” üzere yaşayan razı olduğu kullarından eylesin.

 

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/yasar-degirmenci/ayet-ve-hadisler-isiginda-imanimizi-gozden-gecirelim-46643.html