TURGUT AKÇA - AYLARDAN RAMAZAN, MEVSİM ORUÇ

TURGUT AKÇA - AYLARDAN RAMAZAN, MEVSİM ORUÇ

TURGUT AKÇA - AYLARDAN RAMAZAN, MEVSİM ORUÇ


İçinden geçtiğimiz şu zor zamanlarda, zor imtihanlarla sınandığımız zor günlerde adeta içimizin daraldığı, gönlümüzün hüzünlendiği bir zaman diliminde, yeni bir inşirah olarak gökten inen müjdeli bir haber gibi geldi hanelerimize oruç. Yıpranan sinirlerimizi, hüzünlenen kalbimizi, daralan ruhumuzu emanet olarak taşıdığımız bedenimizi yeniden inşa etmek için baharla birlikte, yeni bir sayfa açarcasına yepyeni bir mevsim olarak açtı kapılarını doğudan batıya. Kuru bir dalda işaret fişeği gibi açan sürgün misali; baharın, yeniden dirilişin müjdecisi oldu.

Oruç, her yıl yeni sayfalar eklenerek büyüyen, zenginleşen ve güzelleşen bir kitap. Herkesin bir oruç kitabı var, namaz kitabı olduğu gibi. Oruç kitabının sayfaları henüz çocukluktan çıkmadan yazılmaya/çizilmeye başlanır. Çocuklar pek heveskârdırlar o ilk sayfaları doldururken. O ilk sayfalar ne renkli, ne duygulu, ne heyecanlı sayfalardır öyle. Tekne oruçları, kuş oruçları… Âdeta zamanın durduğu iftar sofraları, ezanla verilen komutun yine bir ezanla sona ermesi, teravih için camilere koşuş, bereketli sahurlara uyandırılmaları için can atmaları… Ne çok hikâye, ne çok hatıra vardır o ilk sayfalarda, ne güzel sayfalardır o sayfalar. Gençlik sayfaları başlar sonra. Oruç da çocukluktan çıkmıştır artık, yeni bir boyut kazanmış, sorumluluklar başlamış bilinç artmıştır bunda böyle. Bu yeni anlam bütünlüğü içinde tercihte bilincin arttığı en kıymetli günlerdir oruç kitabının gençlik sayfaları. Olgunluk sayfaları ise hayatın akışı içerisinde ağır sorumlulukların altına giriş. Dünya telaşı ve koşuşturmanın içinde bir aylık yavaşlama, durup düşünme ve arınmadır. Yaşlılık evresinde ise birikmiş bir oruç tecrübesi, bedenin yaşlanmasına karşın ruhun diriliği. Bütün bir hayat boyunca biriktirilen, hatıralarıyla, hikâyeleriyle zenginleşen riyasız arı duru bir kitap. Her yeni oruç mevsiminde oruç kitabını yeniden okumalı bence herkes.

Hz. Ali’ye atfedilen şu söz ne kadar manidar: “Dünya beni haramından men etti, ben onun helalinden de geçtim.” İşte bu tam bir aşk işi. Hayattan bir şeyleri çıkarıp oruca alan açmak ancak aşkla olur. Oruç, alışılagelmiş düzeni bozarak, yeme içme vb. bedeni ihtiyaçları yerine getirmeden de ayakta durmanın adı. O nedenle bağımlılıktan, yeme içme düşkünlüğünden kurtulmak ve özgürleşmektir oruç. Baştan sona niyet, samimiyet ve kararlılık, bilinçli bir tercih, alışkanlıkları baştan ayağa değiştiren bir terbiye ve program. Oruç; durağanlıktan, donukluktan, monotonluktan çeker alır, harekete ve eyleme yöneltir insanı. Her ne kadar süregelen alışkanlıklarımızı yapmayarak, sanki pasif bir eylemsizlik olarak görülse de aslında tam bir hareketlilik, tam bir eylem halidir oruç. Taarruza maruz kalan algılarımıza nüfuz eder öncelikle. Sadece bedenen yapılan bir eylem değil, önce ruhumuza, zihnimize nüfuz edip ruhun bedene galebe çalması, bedenin istek ve arzularına gem vurulması. Dörtnala koşan hayatın akışı içerisinde dizginleri yeniden ele alış, biraz yavaşlama, fert fert biriken en büyük direniş, en etkili eylem.

Bir ay boyunca gün be gün, eleyerek, arıtarak duru bir şekilde bayrama hazırlar oruç insanı. Üzerinden bir oruç ay’ı, bir Ramazan geçmiş insanlar yüzlerinden belli ederler kendilerini. Oruç kitaplarına Kur’an, muhabbet, şefkat, merhamet ve sabır dolu bir oruç sayfası eklemenin haklı gururuyla yürürler bayram namazına. Seher vaktinden kuşluk vaktine kadar tekbirler ve kuşlar doldurur bütün boşlukları. Çocuklar büyüklerinin ellerini öper, “Allah tekrarına erdirsin” duasını alırlar büyüklerinden. Ne güzel duadır o dua.

Allah en güzel şekliyle bayrama ve tekrarına erdirsin. Tekrarına eremeyenlere rahmet, Ramazan’ı kalbi kırık hüzünle geçirenlere sabır ve metânet…