SİNAN ÖN - ‘KİM’LİĞİMİZİ UNUTMADAN… - 09 Nisan 2024 Salı

SİNAN ÖN - ‘KİM’LİĞİMİZİ UNUTMADAN… - 09 Nisan 2024 Salı

SİNAN ÖN - ‘KİM’LİĞİMİZİ UNUTMADAN… - 09 Nisan 2024 Salı


“Allah’a çağıran, salih amel işleyen ve ‘Ben Müslümanlardanım’ diyenden daha güzel sözlü kim olabilir?”

İnsanlık, modern dönemde büyük bir anlam krizi içerisinde debeleniyor. Görüntülerin dünyasında kirlenmiş, kirletilmiş kimlikler; “Ben kimim?”, “Kimliğimizi belirleyen nedir?” sorularının cevabını bulmayı giderek zorlaştırıyor. Modern söylem ve ideolojiler evrensel değerlerin gerçek sahibiymiş gibi rol kesiyor ve dünyaya ekletik, ne menem olduğu belli olmayan kimlikler dayatıyor.

Oysa Müslümanların kimliğini belirleyen yegane şey arı, duru ve samimi bir şeklide “Teslim olunan İslamdır.”

Buradan hareketle Müslüman; yaratılanı sever, barıştan yanadır ama ‘hümanist’ değildir. ‘Pasifist’ olamaz; şiddete, teröre, baskıya, zorbalığa, dayatmaya karşıdır. Yeryüzünde herkes için barış ister ama zulme uğrayanların safında yer almaktan kaçınmaz. “Kendisiyle savaşanlarla Allah yolunda savaşır, haddi aşmaz. Çünkü Allah haddi aşanları sevmez.”

Herkes için adil paylaşım ister lakin ‘komünist’ değildir. Putlara, idollere, hegemonyaya, kula kulluğa, insanın insan üstünde hakimiyetine, üsttekilerin alttakilerden üstünlüğüne, piramit düzenine karşıdır.

Dini tekelleştirenlerle, kurumsallaşmış dogmalarla mücadele eder. Düşünmeyi, akletmeyi ibadet bilir. Aklı ve iradesi kutsal emanetleridir. Aklı bulandıran, beyni uyuşturan, düşünmeyi devre dışı bırakan somut ya da soyut hiç bir şeye itibar etmez. Tarih, kültür ve gelenekte sorgulan(a)mayacak tabusu yoktur. Sorgulanmayan imanın iman olmadığına inanır. “Atalarından gördüğüne değil, Allah’ın indirdiğine uyar. Atalarının aklını kullanamayan ve doğru yolu bulamayan kimseler olabileceğini” bilir.

Müslüman aklı ve inancı tüm ideolojilere engeldir. ‘Devrimci’ etiketi ona dar gelir. ‘Anarşist’ de değildir. İmtihan yurdu dünyada, nimetler herkes içindir ve herkese yetmelidir. Çevre, gelecek nesiller için emanettir. İnsan, dünyanın sahibi değil parçasıdır. İnsanların gerçek ihtiyaç ve hayrına tekabül etmedikçe bir otun bile kesilmesine razı değildir ama bu ‘ekolojist’ olduğu anlamına gelmez. Sınırsız olanın arzular olduğunu bilir. İhtiyaçların değil arzuların frenlenmesi gerektiğine inanır. Eylemlerinin güdüsü, “Yapabilir miyim?” değil, “Yapmam doğru olur mu?” sorusudur.

Hakkından fazlasını istemez. Salt tüketici değildir. Herkesin eğitim, sağlık, ulaşım, bağımsızlık, hukuk önünde eşitlik, özgürlük ve güvenlik hakları olduğuna inanır. Ona düşmanlık edenler dahil herkesin giyinme, beslenme, barınma, hürriyet, onurlu bir hayata sahip olma hakkına inanır ancak ‘sosyalist’ değildir.

Müslüman emperyalizme, kolonyalizme, sömürüye, tekelciliğe, faize, paranın ve gücün tahakkümüne karşıdır fakat ‘Marxist-Leninist’ değildir. Hayatın sürekli bir evrim olduğuna, ölümün bile bu evrimin parçası olduğuna inanır ancak ‘ateist’ değildir.

Kültürel normları, gelenekleri, toplumsal öğretileri, egemen olanı, statükoyu her zaman sorgular ama ‘reformist’ ya da ‘modernist’ değildir. “Sözü dinler ve en güzeline uyar.”

Hür seçimlere, toplumsal sözleşmeye, kamu hayatına dönük karar süreçlerinde istişare ve katılıma inanır. Azınlıkların çoğunluğa karşı korunması gerektiğini ve her sesin duyulma hakkı olduğunu kabul eder fakat ‘demokrat’ değildir. İfade özgürlüğüne, sivillerin kamu kurumlarını kontrol görevi ve hakkına, serbest ticarete, hakkıyla kazanılması şartıyla özel mülkiyete asla karşı değildir ancak bu ‘liberalist’ olduğu anlamına gelmez.

Kadınlarla erkeklerin birbirlerinin tamamlayıcısı, yaratılışta eşiti olduğuna inanır. Üstünlüğü ancak iyilik ve insanlara hayırlı davranışlarda yarışmak bağlamında takvada bulur. İyiliğin veya kötülüğün cinsiyeti olmadığına inanır fakat ‘feminist’ değildir.

Müslümanın varlık temelli hiç bir karşıtlığı yoktur, aslolan hallerdir. Kötülüğü kötüler yapar, ‘ötekiler’ değil. İyilik ve kötülüğün cinsiyeti, ırkı, kutsal bir vatanı, ulu önderi, kutsal devleti veya bayrağı yoktur. Bu yüzden ‘Kemalist’, ‘nasyonalist’ ya da ‘faşist’ hiç değildir.

İnandıklarını kendisine ayrıcalık sağlayan bir üstünlük aracı olarak görmez. Allah, herkesin yaratıcısı ve Rabbidir. İmtiyazlarla korunmuş makamlara itibar etmez. Zulüm ve şirk kadar kibrin de lanetlendiğine inanır. ‘Müstekbir’ değildir. Karanlıkların en koyularından birinin; hakikati bulduğunu sanan, hakikati tekelinde gören ‘kibirli aydınlar’ olduğunun farkındadır. İnsanları inançlarıyla değil, davranışları ve halleriyle değerlendirir. Niyetleri değil beyanı ve davranışları esas alır, inancın yargısını Allah’a havale eder.

Özel hayatın dokunulmazlığına inanır. Düşmanlarının özel hayatı onun özel hayatından daha değersiz değildir. Okumaya ve paylaşmaya inanır. En büyük cihadı; insanlar elinden ve dilinden emin oluncaya kadar kendini terbiye çabasıdır. Kendisine yapılmasını istemediği şeyi başkasına yapmaz. Bir insanın maddi veya manevi herhangi bir hakkını ihlal etmez. İnsanların hakkına riayet etmeyenin, Allah’a ihanet ettiğine inanır.

Müslüman öyle hareket eder ki; davranışları herkes için ilkedir. Kişilere göre değişmez. Herkes için adalet ister ama ‘tarafsız’ değildir. Güçlüyü değil, haklıyı; sahip olmayı değil, paylaşmayı; iktidarı değil, sorumluluğu; piyasayı değil, alış-verişi; reklamı değil, tavsiyeyi; hiyerarşiyi değil, dayanışmayı; imtiyazı değil, ehliyeti; şarlatanlığı değil, ihlası; taklidi değil, tahkiki; rekabeti değil, işbirliğini; diplomayı değil, liyakati; iltimas ve kayırmayı değil, hakedişi; verili olanı değil, değiştirebileceklerini; tüketmeyi değil, üretmeyi; patenti değil, katkıyı; statiği değil, dinamiği tercih eder.   

Müslüman ‘davasız’ değildir. Yaratıcı’ya inanır. Allah’ın yarattıklarını başıboş bırakmadığını, insanı muhatap aldığını bilir. Kur’an’ın, ‘son ahit’ olduğuna iman eder, ‘deist’ değildir. İnsanlara iyiliği tavsiye ederken karşılık beklemez, davet ederken ücret istemez. ‘Dinci’ değildir. Ruhbanlara, din tacirlerine, insanlarla Allah arasında aracılara, şeyhlere, efendilere, kurtarıcılara inanmaz lakin ‘dinsiz’ değildir. Halkı isteseler de istemeseler de düzeltmeyi görev sayan kibirden Allah’a sığınır. En temel deklarasyonuna; “Hz. Peygamberin Allah’ın kulu ve elçisi olduğuna tanıklık” ederek başlayan bir özgürlük hareketinin mensubudur.

Zafer için prensiplerinden hiç birini feda etmeyi mübah görmediğinden; parçalamayı, ele geçirmeyi, yenmeyi değil; kucak açmayı, birleştirmeyi ve paylaşmayı esas alır. Çağdaş zulmün ve emperyalizmin ideolojik aygıtlarına ve araçlarına direniş mirasıdır. ”İnananların kardeşliğine”; tüm insanların Adem’in çocukları olduğuna inanır. Yeryüzünü mescid bilir. Zulüm ‘bizden’ diye hoş görmez; mazlum bizden mi diye sormaz. Zulme uğrayanların dili, dini, ırkı, cinsiyeti yoktur; vatanları kalbinin ortasıdır. Kol kırılsın yen içinde kalsın diyerek haksızlığı örtme suç ortaklığına düşmez. Susanların en kötüsü, ezenler güçlü diye susanlar; konuşanların en kötüsü, zulmü aklamak ve itiraz edenleri karalamak için konuşanlardır.

Haksızlığa tanıklık etmeyi, onu teşhir etmeyi görev bilir. “Her yasal olanın helal olmadığını” bilir.  Suç ve cezanın orantılı olması ve yasaların insan fıtratına uygun olarak değişime açık kalması gerektiğine inanır. Suçu delillerle ispatlanmamış olan herkesi masum kabul eder. Mesele ilkeler olduğunda ne çoğunluğa boyun eğer, ne azınlığa tahammül eder. İlkeleri, yanındakilerin ya da karşısındakilerin sayısıyla kaim değildir. “Yalnız Allah’a kulluk etmek isteyen ve adalet üstüne sözleşmiş” insanların ümmetçisidir fakat asla ‘ırkçı’ veya ‘milliyetçi’ değildir.

Kısacası; amasız, kayıtsız ve şartsız Müslümandır. Burada özetlediği ilkelerin, her gün yeniden taşımayı hak etmesi gereken ilkeler olduğuna inanır. Tüm tercihlerinde kalbine beyaz ya da siyah bir nokta eklendiğine, ilkelerinden uzaklaştığı oranda alçaldığına inanır. Bu ilkeleri varoluş sorumluluğu sayar. Duaları, zikirleri, ibadetleri, nerede olursa olsun Allah’a muhatab olmaya layık olmak; bir tek insana zulmedilmesine razı olmak pahasına özgür olmaktansa, sefil ve tutsak olarak yaşayıp elleri temiz bir Müslüman olarak ölmeyi tercih etmektir arzusu... Ne mutlu “Ben Müslümanlardanım” diyebilene. Ramazan Bayramımız mübarek olsun…

Kaynak: ‘Kim’liğimizi unutmadan… - SİNAN ÖN