Rohingyalı Müslüman kardeşlerimizden yine çok üzücü haberler geliyor.
Daha evvel Burma ve Birmanya gibi değişik isimleri olan MYANMAR adlı ülkede, ordu, 1 Şubat 2021'de darbe yaptı ve ardından askeri cunta yönetimi ele geçirmişti. Askeri cuntanın darbe sırasında ve sonrasında gerçekleştirdiği suçlar ile ilgili olarak bazı mağdurlar vekilleri eliyle, geçen gün, İstanbul Cumhuriyet Başsavcılığı'na suç duyurusunda bulundu.
Aktivistlerin ve uluslararası barış örgütlerinin hazırladığı raporlara göre; Askeri Cunta, darbe sırasında ve daha sonrasında, 100'ü çocuk olmak üzere 1500'den fazla sivili öldürmüştü. Sagaing Bölgesin'de 420, Yangon Bölgesi'nde 275, Mandalay Bölgesi'nde ise 265 ölüm gerçekleşmiştir. Ölümlerin % 60 küçük ateşli silahların kullanılmasıyla husule gelmiş, 200 kişi de başlarından vurularak öldürülmüştür.
Bilindiği üzere 2021 darbesiyle yönetimi ele geçiren silahlı kuvvetlerle, 2017'de Müslümanlara karşı soykırım gerçekleştirenler aynı güçler ve kişilerdir ve ayrıca suç duyurusunda Müslümanlara yönelik soykırım ve insanlığa karşı işlenen suçlara dair delillere de yer verilmiştir.
Dünyanın kör ve sağır olduğu bu ağır zulüm halen devam etmektedir. 1 Şubat 2021 ve 31 Ocak 2022 tarihleri arasında cunta idaresi, 9307'si erkek, 2349'si kadın ve 240'ı çocuk olmak üzere 11742 kişi keyfi olarak tutuklamıştır. Aralarında birçok ünlü, doktor, gazeteci, öğrenci, hemşire ve eğitimcilerin de bulunduğu tutuklananların neredeyse tamamı işkence görmüş, çok sayıda işkence mağduru hayatını kaybetmiş, bir kısmı sakat kalmış ve birçoğu da bu işkenceye hala maruz kalmaktadır.
Mağdur vekilleri arasındaki dostumuz Av. Gülden Sönmez tarafından yapılan basın açıklamasında, Myanmar Accountability Project (MAP) direktörü Chris Gunness de hazır bulundu.
Bu uluslararası faciaya kim dur diyecek?
Batı'nın Ukrayna'da döktüğü yalancı gözyaşlarına bakarak, adaletin geleceği yer olarak Birleşmiş Milletleri, Avrupa Birliğini ya da NATO gibi uluslararası kurumları belirlemekse, beklemekse artık, bu faciada zalimlerle ortaklaşa bir suskunluğa batmışız demektir...
Sn. Emine Erdoğan öncülüğünde Arakan'a yaptığımız yardımlaşma seyahatinde, sokaklarda çok farklı bir sessizlikle karşılaşmıştık. Myanmar'da Arakan'da yaşananlarla ilgili görüşlerini sorduğumuzda kimse cevap vermek istemiyordu Hatta "Rohingya" kelimesi sanki bilinçli bir şekilde telaffuz dahi edilmiyordu. Arakanlıların Bangladeş'ten gelen göçmen yabancılar olduğunu söylüyorlar, 'Bengalliler' demeyi tercih ediyorlardı. Rohingyalılar, çok sert şekilde uygulanan ırkçı politikalar, ayrımcılıklar, yok sayılmalar, reddedilmeler, imha edilmeler yüzünden bugün buharlaşmak üzereler...
Arakan'daki Müslümanların, onları istihdam edecek bir ülkeye tahliye edilmelerinin imkanı yok mu? Çünkü her dakika öldürülüyorlar. Ve biz hiçbir çözüm bulamıyoruz...