Benim dinim İslâm'ın, 'Bir insanın haksız yere öldürülmesi'ni, 'bütün insanlığın öldürülmesi'yle bir tuttuğunu ve 'Haksız yere öldürülen, bütün insanların acısını yüreğimizde hissettiğimizi tekrarlayayım. Ve bu durum, şahsî meziyetimizden değil, inancımızdan gelen bir özelliğimizdir. İnsanlığa da mesajımız, 'Tarihin haklı ve doğru tarafında durmaları' şeklindedir.
Karşımızda ise, emperyal-şeytanî güçler, maddî güçlerine güvenerek, 'Benim Hristiyan oluşum, Siyonist olmama engel değildir ve ben Siyonistim; ve İsrail'in kendisini savunma hakkı vardır ve bu hakkını kullanırken, gerekli gördüğü her yönteme başvurur' diyen Amerikan Başkanı Biden tarafından temsil ediliyor. Ve onun dışişleri bakanı olarak, 'Ben buraya bir Yahudi olarak geliyorum...' diyen Blinken ve Netanyahu'nun yanında, 'Seninle sonuna kadar beraberiz...' demek için, Yunan Başbakanı Miçotakis'e kadar, hemen hemen bütün Avrupa liderleri, işbu 'Siyonist haydutlar çetesi'nin bütün cinayetlerini, barbarlıklarını alkışlamak için sıraya girmiş durumdalar...
Çünkü emperyalist güçlerin ve müttefiklerinin 'Hak' kavramı da bu davranış şekillerinde ortaya çıkıyor...
Bu durumda, sadece Gazze'ye değil, Filistin'in bütün Müslüman halkına uygulanan 'jenosid / soykırım' karşısında Müslümanlar devamlı sessiz kalacak, öyle mi? Yahudiler, başkalarından gördükleri zulmü; Müslümanlara uygulamakla; savunmasız bir halk karşısında 'zafer' kazanmak' niyetindeler; ama bu şeytanî çark, sonunda kendilerini de çarpacaktır, inşaallah...
Bu soykırım, yeni değil, 2 Kasım 1917'de İngiltere Dışişleri Balfour'un, 'başkalarının topraklarını, başkalarına peşkeş çekmesi'yle başladı... Buna seyirci kalan, göz yuman, itiraz etmeyen herkesin sorumluluğu var...
Bugün Gazze'de, savunmasız sivil kitlelerin evlerini füzelerle yıkmaktan da öteye, hastâneler, hattâ câmi ve kiliseler bile bombalanıp, binlerce insan katlediliyor.
2,5 milyon insanı, haftalarca susuz, ekmeksiz, ilaçsız, elektriksiz bırakan bu 'Siyonist çete'nin zulmü, 'toplama kampları'nda bile bu kadar yapılmamıştı herhalde ve bugün bu çete, 'anti-semitizm (Yahudi düşmanlığı) bayrağını Hitler'in elinden alıp onun yüzünü ağartıyor.
Ve Çağdaş Barbarlığın Medya yansımaları...
1-Batı medyasında, '1400 İsrail vatandaşı ÖLDÜRÜLDÜ' denildikten sonra, '5700 kadar da Gazzelinin ÖLDÜĞÜ'nden söz ediliyor... Sadece, 'Öldürüldü' ve 'Öldü' nitelemeleri bile, sadece kendilerini 'insan' sayan nasıl bir aşağılık zihniyet karşısında olduğumuzu gösteriyor.
Kezâ, o medya kuruluşlarında, sadece öldürülen İsraillilerin acıklı hayat hikâyeleri devamlı anlatılıyor. Filistinli Müslümanlar mı? Onların böcek kadar bile bir değerleri yoktur...
TRT Haber'in muhabiri Enes Boyraz'ın, 23 Ekim akşamı, bir 'Yahudi kadın'ın, 'Rehineler bir an önce kurtarılmalı... Gazze halkı ise, umûrumda değil... Bu olanlar, onların tercihinin sonucu...' dediğini ve 'bu yaklaşımın çoğu kimse tarafından da dillendirildiğini' aktarması ilginç bir tespitti...
2- Çok izleyicisi olduğu söylenen bir kanalın habercisi bir hanım ise, 23 Ekim akşamı 19.10'da, '1967'den beri İsrail'in olan yerlerden bahsediyoruz...' diyordu... 'İşgal edilmiş yerler'i 'işgalcinin toprağı' zanneden kimseler muhabir olursa, daha ne beklenir...
3- 23 Ekim akşamı, 3-4 kişinin katıldığı bir değerlendirme programında bir gazeteci de, 'Amerikan uçak gemilerinin İsrail'e destek için değil, İsrail'i frenlemek için geldiğini' ileri sürüyordu. Amerikalılar bile bu kadar 'hümanist ve barışçı' bir yorum yapmamışlardı...
4- Dün sabah 09.20 civarında, bir kanalda da, bir akademisyen, 'İsrail'in, bu zamana kadar girdiği bütün savaşlarda, Mısır, Ürdün ve Suriye'yi yenilgiye uğrattığını' anlatırken; 1973'deki Ramazan (ya da onların deyimiyle Yom Kippur) Savaşı'nda, nasıl ağır bir yenilgiye uğradığını Siyonist İsrail rejimi gizlemişti; bu gibi akademisyenler de, onların çizgisine düştüklerini fark edemiyorlardı.
Devlet Bahçeli'nin dünkü çok önemli konuşmasına da inşallah, Cuma günkü yazımızda değinelim.
STAR