Aslında bugün Amerika'nın Afganistan'dan çekilmesine ve dün sabah bir okul yanında patlatılan ve 60'dan fazla çocuğun can verdiği faciaya değinecektim, ama, Filistin'de yaşananlar her yerde yaşadığımız faciaların bir özeti olup, o faciaları da Nizâr Qabbânî, şiirlerinde feryat halinde dile getirdi. Qabbânî, Şâm doğumlu bir şairdi..
1998'de vefat etti..
Öyle şiirleri var ki, bir kor parçası gibi.. O, Müslüman halkların tepesine zorbalık yöntemleriyle gelen zâlim yöneticileri yerden yere vurur.. O, daha çok Arap kavminden olanları eleştirdi.. Kendi kavmini övmekten daha iyi, bu..
Filistin'de, Kuds-ü Şerif'de yaşananlar sadece Arapları ilgilendiriyormuş gibi, '300 milyonu aşkın arab dünyası, seyirci..'diyor bazıları; 7-8 milyonluk siyonist İsrail rejiminin karşısında sergilediğimiz facia için... Halbuki, karşımızda, 7-8 milyonluk ve siyonist İsrail rejimi yok, bütün emperial güçler var..
Onların karşısında İslâm Milleti olarak, durmak gerektiğini ve sorumluluklarımızı düşünmek istemeyenler, sadece Arap rejimlerinin başındaki kuklaları bahane ederek, o mazlum halkları suçluyorlar.
Bu konuda, Qabbanî'nin 'Horoz' isimli uzun şiirinden bir-kaç kıt'a, konuyu daha iyi anlatır, herhalde..
HOROZ
Mahallemizde / sadist, kan döken bir horoz var (...) Gün doğarken bağıran bir horoz var../ Mahallemizde../ Zorba Samson gibi/ Salar kızıl sakalını/ Gece gündüz hükmeder/ Nutuk çeker bize/ Marş okur/(...) Tekdir, / İktidar sahibi, zorbadır.
Mahallemizde/ Saldırgan, faşist, Nazi fikirli/ Bir horoz var/ tankla çaldı idareyi/ Tutukladı hürriyeti ve hür insanları/ bir vatanı feshetti/ bir halkı feshetti/(...)/bir geçmişi feshetti..(...)
Mahallemizde/ bayramlarda general elbisesi giyen, /Bir nesli yiyen/ (...) bir nesli sarhoş eden/ (...) Mahallemizde/asabî, zırdeli bir horoz var./ (...) /Nasıl gelecek bize bereketli yağmur?/ Nasıl yetişecek buğday?/ 'Hayır', nasıl inecek üzerimize/ ve bereket nasıl örtecek bizi?/ Allah'ın hükmünün değil,/ horozun hükmettiği bir memlekette?
Mahallemizde, /horozun biri gider, biri gelir/zulüm aynı zulümdür./ Leninci hükümet gider /Amerikancı saldırır, /ezilen hep insandır.(...)
"Bilir misiniz, ben kimim?/ (...) ben acılar içinden geliyorum./ çirkinlikler zamanından./ bozgun diyarından./ Korkmuş bir kuş gibi yazıyorum../ sürüp giden patlamalar arasında../ yalnız olduğumuzu mu sanıyorsunuz.? Boğazlanmışken vatan, (...) odam dopdoluyken./kurbanların cesetleriyle, /ve yoksulların gözleriyle..'
Nizâr'ın anlattıkları, sadece Arap rejimlerinin tahakkümündeki Müslüman toprakları mıdır?
Evet, savaşlarda- Müslümanlar da zafer veya yenilgiyle karşılaşırlar. Belki, fizikî olarak esir yaşadılar; ama, beyinlerini ve kalplerini düşmanlarının ölçülerine göre kullanmayı asla kabullenmediler.
Bugün de yapılması gereken, hak ölçüsünü ve o aslî ölçüye bağlılığı yitirmemek ve de, düşmanlarının dayattığı yöneticileri ve onların, 'Bizim istediğimiz gibi yaşayacaksınız' diye dayattıkları hayat tarzlarını, yine de kabullenmemektir.
Biz yine dönelim, Nizâr Qabbânî'nin kalp sancılarına.. Ki, hepimizin kalp sancılarıdır, onun mısraları..
Onun 'Yâ Salâhaddin!.' isimli şiirinden bazı mısraları da okuyalım.. O, Arap halklarının yaşadığı manevî çöküşleri dile getirmiştir; ama, onun sadece Arap halkları değil, bütün Müslüman halkların bugünkü hayatına uygulanabilecek acılar değil midir?
'EY SALÂHADDİN!'
Hâlid bin Velîd'in işten çıkarılma kararnâmesidir:
(...)Ey Salâhaddîn! /(...) /Seni ve bizi toptan sattılar açık artırmada./Arabın geleceğini çaldılar bizden/
Şam'ı fethettikten sonra işten çıkardılar Hâlid'i, /Cenevre'ye elçi olarak atadılar/ Siyah fötr şapka giyiyor artık o, sigara tüttürüyor, havyar yiyor/Fransızca homurdanıyor,
Avrupalı sarışınlar arasında /Kâğıttan bir horoz gibi geziniyor/ Hayret, nasıl da evcilleştirdiler bu Arab komutanı?/Kahramanlarımız işte böyle iğdiş ediliyor ey yavrum!/ Endülüs işi paltosunu çaldılar Târık'tan,/ Nişanlarını çaldılar/
Ordudan attılar / Güvenlik mahkemesine verdiler/ Zafer kazanmak suçuyla yargıladılar /(...) Bir zaman geldi ki, artık.. /Gül ile karşılıyoruz İsrail'i, binlerce güvercinle, millî marşla../ Hiçbir şey anlamadım yavrum, hiçbir şey../(...)Ömer'in kılıcını kırdılar/Ayaklarından astılar tarihi..(...)
Ey Salâhaddin! /(...) Kureyş'in ileri gelenleri, ecnebîlerin bulaşıklarını yıkar oldular./ Ey Salâhaddin! söz ne işe yarayacak bu sapkınlık çağında?/Ve neden şiir yazalım ki, Arab unutmuşken, sözünü?
Hattâ, Müslüman olmayan, hürr vicdanlı insanlar bile, sionist yahudilerin zulümlerine karşı çıktılar, çıkıyorlar.
2003 yılında, Filistinlilerin evlerini yıkmak isteyen siyonist Yahudilerin buldozerine karşı çıkarken, buldozeri süren alçak kişinin göz göre göre ezip öldürdüğü Amerikalı Rachel Corrie isimli genç hanımın sergilediği yüksek insanî ruhu bir daha selâmlayalım.. Emperyal güçler görmezlikten gelseler bile..
Ve şimdi de Roger Waters isimli bir müzisyen, itiraz edip diyor ki:
"Biden hâlâ İsrail'e desteğini sürdürüyor. Bu soykırımı, bu insanları yuvasından çıkarmayı nasıl kabul edersin Joe Biden? Ailenle birlikte yüzyıllardır yaşadığın evlerden sürülmek nasıl bir duygu? Ben geliyorum ve senin yaşadığın o evlere yerleşiyorum. Ne olacağı umurumda değil. İstersen öl diyorum. Bu akıl almaz bir durum. İnanılmaz bir durum.'
Vicdanını kimseye kiralamamış olan 'hürr insanlar'a selâm olsun..'
Kaynak / Star Gazetesi