Washington Examiner isimli yayın organında 28 Haziran günü 'Mike Prest' imzasıyla yayınlanan bir yazıdaki müthiş iddia dikkat çekiciydi. Onun aktardığı ihtimal ve iddiayı bir Müslüman ileri sürseydi, herhalde, 'Yahu, her şeyi hemen sionizmle irtibatlandırmayın..' diye hafife alınırdı.
Ama, B. Amerika'da, Georgia eyaletinin eski bir Demokrat üyesi, '11 Eylûl 2001'de Amerika'da yaşanan büyük terör saldırılarının arkasında 'sionistler'in olduğunu' iddia etmiş!.
1990'lı ve 2000'li yıllarda Georgia eyaletinde 12 yıl parlamenter olarak temsilcilik yapan ve 'Yahudi ve İsrail karşıtlığı'yla bilinen Cynthia McKinney, 28 Haziran günü Twitter'da yazdığı mesajında, 11 Eylûl 2001'de New York'daki Dünya Ticaret Merkezi'ne yapılan ve 3000'den fazla insanın ölümüne yol açan dehşetli saldırı konusunu anlatan bir mesaj yayınlamış, 'Sionistler yaptı!' başlığı altında..
2001 terörist saldırılarının ardından da, McKinney, o zamanki Başkan George W. Bush'un planlanan saldırıları önceden bilebileceğini iddia etmiş imiş.. Babası da, kızının bu iddiasına katıldığını söylemiş..
Şimdi, bu iddianın yeniden gündeme gelmesi üzerine.. Kenarından teğet mi geçelim, yoksa, biz de, 'gerçekten de çok büyük bir oyun idi' mi diyelim.
Dilerseniz, bu soruya cevap veremeden önce birkaç noktayı hatırlayalım.
1991'de Sovyetler Birliği dağılmış, ortaya irili- ufaklı 16 devlet çıkmış ve Sovyetler Birliği'nin asıl yükünü , borçlarını- alacaklarını- taleplerini Rusya Federasyonu üstlenmiş; ama, o da henüz toparlanamamış, bocalıyor.. Putin'in işbaşına yeni geldiği yıllar..
Ancak, daha da önemli olan şu ki, Kapitalizm ile Komünizm arasındaki 'Soğuk Savaş'ın bir kutbu ortadan kalkmış, buharlaşmış.. Denge bozulmuş..
Tam o sırada, dünya gündeminde 'Soğuk Savaş'ın yeni kutbunun 'Müslüman âlemi olacağı'na dair, ciddîye alınması gerekli isimlerin, korkularını yansıtıcı beyanlar dünya gündeminde söz konusu ediliyordu..
İngiltere Başbakanı Margaret Thatcher'ın açıkça, dünya gündeminde artık, Soğuk Savaş'ın mihverinin 'Washington ve Moskova' hattı üzerinde değil, Batı ile Müslüman Dünyası ve özellikle de Ortadoğu'daki 'fundamentalist hareketler olacağı'na dair sözleri meşhurdu.
1994-95'lerde NATO Genel Sekreteri olan Belçikalı Willy Claes da gayet net olarak, 'NATO'nun bundan sonraki meşguliyet alanının Müslüman Dünyası olacağı'nı net olarak ifade etmişti.
Ve böylece yeni 'Soğuk Savaş'ın mihveri açıkça dillendiriliyordu: 'Müslüman dünyası..'
Amerika'da edebiyat ve medya alanında seçkin isimlere verilen 'Plutzer' ödüllü Amerikalı yazar Norman Mailer, o günlerde yazdığı bir makalede, 'Soğuk Savaş'ı olmazsa, Amerika neye yarar? Kendi iç sosyal sürtüşmeleri içinde mahvolmaz mı?' diye yazıyordu.
Ve işte o günlerde, Amerika'yı, hem dünyadaki denge bozukluğundan korumak ve hem de sahib olduğu enerjisini iç sürtüşmelere harcamaması için, bir takım şeytanî odaklar yeni bir 'Soğuk Savaş' mihveri ve yeni bir savaş alanı oluşturmanın kaçınılmaz olduğuna karar vermişti..
Kim miydi bu odaklar? Amerikan emperyalizminin kaptan köşkünde oturan 'sionist'ler..
Sionistlerin hepsinin Yahudi olması gerekmiyordu. Nitekim, sionist olmayan, (yani, Yahudiler için Filistin'de bir devlet oluşturma emelinin adı olan sionizmi kabul etmeyen, başta Hasidik Yahudiler olmak üzere) bazı Yahudi grupları olduğu gibi; Yahudi olmadıkları halde ve Yahudiliğe inançları gereği katı düşman olan Hristiyanlar da 'sionist' olabiliyor.. Bunlardan birisi de şimdiki Amerikan Başkanı Biden..
Kennedy'den sonraki ikinci Katolik Hristiyan Amerikan Başkanı olan Biden, yarım asır öncesinden beri 'sionist olduğunu' gururla beyan ediyor.
Böyle bir Amerika'da, yeni bir 'Soğuk Savaş' alanı açmak için 11 Eylûl 2001 Saldırıları'nın tezgâhlatılması ve kendi iç güvenlik zaafından doğan o saldırıların sorumluluğunu Müslüman dünya üzerine yıkılması çok mu uzak ihtimaldir?
'Maksad, Müslüman dünyasının karşılarına ileride bir güç odağı olarak çıkması ihtimalini, henüz zayıf bir ânında iken darbe vurarak bertaraf etmek' niye olmasın?
İşte, Georgia eyaletinin eski parlamenteri de bu ihtimali dile getiriyor.
Hele de o saldırılardan bu yana, 20 yıldır, bütün kapitalist- Hristiyan toplumlarını saran ve sarsan Islamofobia / İslâm korkusu da, o saldırıların ürünü değil mi? Ki, bu, sıradan bir siyasî veya askerî düşmanlık değil, psikiatri kliniğinde tedavi edilmesi gereken bir ruh hastalığıdır.
Bu konuya nereden mi geldik?
Amerikan Başkanı Joe Biden, dün akşam üzeri, İsrail rejimi C. Başkanıyla görüşürken, 'Eğer İsrail olmasaydı, böyle bir devlet kurulmasaydı, onu biz icâd ederdik..' demiş..
Emperial dünyadan bu kadar sarih bir açıklama, sanırım hiçbir zaman olmamıştı..
Bu sözün daha da doğrusu, aslında, Osmanlı Devleti çökertildikten sonra Müslüman coğrafyasının kalbi mesâbesinde olan Ortadoğu'ya sionist İsrail rejiminin bir hançer gibi saplanması ve emperial güçlerin emellerine hizmet edecek diğer laik rejimlerin de dikilmesi, büyük bir plân sonucudur ve bunu bugün, Biden, gaayet açık olarak itiraf etmektedir.
Belki nicelerimizin uyanmasına vesile olabilecek bir müthiş itiraf..
Bu konuya daha fazla eğilmek gerekecek..
Kaynak / Star Gazetesi