J. Biden, Amerikan Başkanı olarak, Siyonist çete İsrail'i devamlı ve kayıtsız-şartsız desteklerken, son günlerde ona 'söz geçiremiyormuş' gibi davranırken, bu şeytanca entrikaya inanan var mıdır, acaba? Aslında o, frenliyormuş gibi söz ve tavırlar ortaya koyarken, yine de, 'Ben öyle desem de, siz bildiğiniz gibi yapınız..' işareti de vermiyor mu? Buna rağmen, eski Başkan Trump ve nice siyasî çevreler, Biden'ın bu 'zâhirî azarı'nı bile bir 'psikolojik geri adım' gibi değerlendiriyorlar.. Ve Siyonist çete, bildiği gibi davranıyor.. Biden'ın, Siyonist çete İsrail'e silah yardımı konusunda bazı sınırlamalar yapılacağına dair açıklamaları, İsrail'de bile inandırıcı bulunmamış..
Evet, mahallemizde bir 'hayta', bir sınır tanımaz bir kabadayı var, köpeğini herkesin üzerine saldırtıyor..
Ama, sonunda birisi çıkıp, o köpeği ve sahibini de itlâf yoluna gidebilir.
13 Mayıs tarihli yazımızda, 'Amerikan Kongresi'nin etkili isimlerinden ve Kongre'de, Siyonist İsrail rejiminin en gözü kapalı taraftarlarından olan Senatör Lindsey Graham'ın, 12 Mayıs Pazar günü verdiği bir röportajda,
'Japonya'nın Pasifik'teki Amerikan Deniz Üssü 'Pearl Harbor'a yaptığı saldırı ile, Hamas'ın 7 Ekim 2023- Aqsâ Tufanı'nın ânî saldırısı arasında bir zihnî bağlantı kurup' 'Almanlar ve Japonlarla savaşırken, ulus olarak yıkımla karşı karşıya kaldığımızda, savaşı, Hiroşima ve Nagazaki'yi nükleer silahlarla bombalayarak bitirmeye karar verdik. Bu doğru bir karardı. İsrail'e de, savaşı sona erdirmesi için ihtiyaç duyduğu bombalar verilmelidir. İsrail, kaybetmeyi göze alamaz. Öyleyse İsrail, bir Yahudi Devleti olarak hayatta kalması için ne gerekiyorsa, yapılmalıdır." dediği aktarılmıştı.
Senatör Graham, o açıklamasıyla, 'Dervişin fikri ne ise, zikri de odur..' misali, Siyonist İsrail çetesinin bir 'Yahudi Devleti olarak kalabilmesi için', nükleer silahlarla da dahil, her türlü silahlarla daha da güçlendirilmesi gerektiğini dile getirmiş oluyor.
Ama, bunu yaparken, tarihi de çarpıtıyor ve sadece kendi kamuoyuna değil, bütün dünyaya da yanıltıcı bilgi veriyor ve 2. Dünya Savaşı sırasında, savaşın durdurulması için, hiçbir askerî birlik ve hedefin bulunmadığı Hiroşima ve Nagazaki'ye, 2 adet Atom Bombası atıldığını ve 300 binden fazla sivil insanın ölümüyle sonuçlanan o büyük nükleer barbarlığı övüyor ve şimdi de, İsrail'in o noktada bulunduğunu anlatmaya çalışıyor.
Her şeyden önce belirtilmeli ki, Pearl Harbor Baskını, 7 Aralık 1941'de gerçekleşmiştir. Ve Roosevelt Amerikası, o an'a kadar, 2. Dünya Savaşı'na katılmamıştı ve kendini o hengâmenin dışında tutmaya çalışıyordu.
Amerika, Atom Bombaları'nı ise, 6 ve 8 Ağustos 1945 günlerinde kullanmıştı. Ve savaşı durdurmak için değildi. Esasen, 8/9 Mayıs 1945 günü, Almanya kayıtsız-şartsız teslim olmuş ve savaş Avrupa'da bitmişti. Ama, Pasifik Cephesi'nde ve Uzak Doğu'da Japonya, umutsuzca direniyor ve 'kutsal şahsiyet' olduğuna inandıkları Japon İmparator Hiro-Hito'ya dokunulmaması şartıyla teslim olmanın yollarını arıyorlar ve bunun için de, devreye Stalin Sovyet Rusyası'nı sokmaya çalışıyorlardı.
Yani, savaş, fiilen zâten bitmiş durumdaydı.. Amerika ise, savaşı sona erdirmek konusunda, kendi iradesinden başka bir gücün girmesini istemiyordu; velev ki, savaş sırasında müttefiki olan Stalin devrede olsa bile..
Amerika'nın hesabı, karşı konulamaz, rakipsiz bir güç sahibi olduğunun bütün dünyaya göstermeye dayanıyordu.
Ama, savaşı, teslim olmak yoluyla sonlandırmaya hazırlanan Japonya'nın arayış içinde olduğunu hissedince, Truman Amerikası elini çabuk tutup Atom Bombası'nı kullanmaya karar verdi.
İlk bomba Hiroşima'ya atılınca, önce neyin ne olduğunu, sadece Japonya değil, bütün dünya da anlamamıştı.. Hattâ, o bombaları atan pilotlar bile.. Nitekim, Hiroşima'da 80 bini aşkın insanın ilk anda yok olduğunu öğrenen pilot çıldırıp, ömrünü tımarhanede tamamlamıştı. Nagazaki'ye atom bombası atan Amerikan pilotu ise, 'Bugün olsa, ülkem için aynı bombayı yine atarım.' demişti.
Ve evvelki gün, Avusturya Dışişleri Bakanı evvelki gün, Ankara'da Hakan Fidan'la görüşürken, Gazze konusunda Hamas'ı suçladı ve hattâ tecavüzler yapıldığından bahsetti, utanmadan.. Tabiî, Hakan Fidan'dan hemen cevabını da aldı..
İddia edildiği öyle bir ahlâksızlık yapıldıysa, elbette karşı çıkar, lânetleriz.. Ama, o kişi, ve mensup olduğu dünyanın önde gelen siyasetçileri, devamlı bu tecavüz iddialarını tekrarlıyorlar, ama, 'haham'ların, Yahudilere, tecavüzler ve çocuk ölümleri de dahil, her şeyi yapabileceklerini söylediklerini duymamışlar mı?
Avusturya Dışbakanı Schallenberg, isterse, Eliyahu Mali isimli bir 'haham'ın beyanlarını sosyal medyada bulup dinleyebilir.
· Bu alçak 'haham' diyor ki:
· 'Sen onları öldürmezsen, onlar seni öldürecek..
· Seni öğle vakti öldürmeye gelecek olanı, sen sabahtan öldür..'
· Bu bir prensip..
· Sadece 16, 18, 20, 30 yaşlarından olanları değil, gelecek nesli de, onları doğuracak kadınları da öldür..
· O teröristleri doğuran ve yetiştirenler de kadınlar..
· Onları da öldüreceksin..
· Kadınlar, bu teröristleri yetiştirenler değil mi?
· Ve bugünkü teröristler, dün sağ bıraktığımız çocuklar değil mi?
· Kutsal kitabımızın şu anda Gazze'deki savaşımız hakkında söyledikleri de böyle..
· Şeriatimiz 'hiçbir canlı bırakma..' diyor.
· Bu gayet anlaşılır bir hükümdür.'
STAR