RIDVAN KAYA - İZZET YURDU GAZZE - 26 Ocak 2025 Pazar

RIDVAN KAYA - İZZET YURDU GAZZE - 26 Ocak 2025 Pazar

RIDVAN KAYA - İZZET YURDU GAZZE - 26 Ocak 2025 Pazar


“Allah sizden inanıp salih amel işleyenlere vaad etmiştir. Onlardan öncekileri nasıl hükümran kıldıysa, onları da yeryüzünde hükümran kılacak ve kendileri için seçip beğendiği dinlerini kendilerine sağlamlaştıracak ve korkularının ardından kendilerini tam bir güvene erdirecektir. Onlar, yalnızca bana ibadet ederler ve bana hiç bir şeyi ortak koşmazlar. Kim bundan sonra inkar ederse, işte onlar fasıktır.” Nur, 24/55)

Yaşadığımız, şahit olduğumuz büyük acılara, musibetlere rağmen ümitsizliği bize yasaklayan, iman edip salih ameller işleyenleri yeryüzünde mutlaka hükümran kılacağını bildiren Rabbimizin vaadine güveniyor, ne denli güçlü silahlara, imkânlara sahip olurlarsa olsunlar zalimlerin akıbetinin mutlaka zillet olacağına, Müminlerin ise izzete kavuşacaklarına iman ediyoruz.

Suriye’de cani rejimin zilletinden sonra bize Gazze’de de Siyonist çetenin zelil biçimde geri çekilişini gösteren Allah Teala’ya hamd ediyoruz. Hiç kuşkusuz onca tehditlere ve cani ortaklarına yönelik vaatlerine rağmen Siyonistlerin kabul etmek zorunda kaldıkları ateşkes anlaşması kendileri için bir zillet olmuştur.

Gazze’de ateşkes ilk haftasını doldurdu ve 2. Etap esir takası da gerçekleşti. Esir takası görüntüleri Hamas için bir zafer manzarası ortaya koyarken, Siyonist çete içinse tam manasıyla bir hezimet tablosu oluşturdu.

Hamas ve Siyonist çete arasında arabulucular vasıtasıyla imzalanan ateşkes içeriği itibariyle uzun süreli, etap etap işleyen ve kırılgan bir mahiyet arzetmekte. İlerleyen aşamalarda üzerinde mutabık kalınan hususlara dair farklı yorumların öne çıkmasıyla ateşkesin bozulma riski de mevcut elbette.

Bilhassa Siyonistler arasında ateşkesin kerhen kabullenildiğine dair görüntüler, başarısızlık ve Hamas’a taviz verildiği ithamları bu riski büyütüyor. Siyonist yapı içinde Yahudi esirlerin aileleri gibi ateşkese çok sevinenler yanında, ateşkesi felaket olarak gören geniş bir kesim de mevcut. Ateşkes ihtilafı yüzünden Netanyahu hükümetinin dağılma ihtimali yüksek. Siyonistler cephesinde ihtilafların derinleşmesi ve çatışmaya yol açması bizim açımızdan iyi bir gelişme, Allah Teala onları birbirlerine musallat etsin, kalplerindeki ayrılığı derinleştirsin! 

Hiçbir Hedeflerine Ulaşamadılar!

Ateşkes anlaşmasının genel itibariyle Gazze halkının ve İslami Direnişin lehine büyük bir kazanım olduğu açıktır. Siyonistlerin bu ateşkes dolayısıyla 7 Ekim’de Hamas tarafından alıkonan Yahudi esirler haricinde elde ettikleri hiçbir kazanç yok elhamdulillah. Sürecin başında ortaya çok iddialı hedefler koymalarına ve 15 ayı aşkın bir süredir Filistin halkına karşı korkunç bir soykırım gerçekleştirmelerine rağmen sonunda iddialarını unutmuş, tükürdüklerini yutmuş oldular. Filistin topraklarında bundan böyle Hamas’a asla yer olmayacağına dair meydan okumalardan, vaatlerden, tehditlerden geriye kalan tek şey zelil biçimde Hamas’ın varlığını kabullenmeleri oldu.    

Gazze’de taş üstünde taş bırakmadılar, korkunç katliamlar gerçekleştirdiler, halka inanılmaz acılar yaşattılar ama ateşkesin ilanıyla birlikte Hamas savaşçıları yeniden meydanlarda halkla içiçe görüntüler vermeye başladılar ve Gazze halkı Hamas’ı kucakladı, Hamas ile iftihar ettiğini dünyaya ilan etti.

Bu gerçekten de inanılması zor bir manzara idi. Herkes yaşadığı büyük acılardan ötürü Gazze halkının şu veya bu düzeyde Hamas’ı suçlayabileceğini, en azından başlarına gelen korkunç yıkımdan ötürü Hamas’a soğuk durabileceğini düşünürken tam tersi oldu. Sokakları dolduran genç yaşlı tüm Gazzelilerin Kassam mücahitlerine sevgi gösterisinde bulunmaları, onlarla iftihar ettiklerini beyan etmeleri çok çarpıcı bir tabloydu.

Gazze Halkı Siyonistlerin Planlarını Boşa Çıkardı!

7 Ekim tüm dünya için olduğu gibi Gazze halkı için de sürpriz olmuştu. Aksa Tufanı’ndan kimsenin haberi yoktu. Bir sabah uyandıklarında Hamas’ın karar verip icra ettiği bir operasyonla karşılaşmışlar ve ardından Siyonist çetenin saldırıları başlamıştı. Çok büyük katliamlara ve yıkımlara maruz kaldılar. 15 ay boyunca işkence, tehcir, katliam, açlık, ilaçsızlıkla boğuştular. En sevdiklerini kaybettiler. Hayatları tam manasıyla işkenceye döndü.

Siyonist çetenin hedefi bir yandan Hamas’a verdikleri destekten ötürü Gazze halkını cezalandırmak, bezdirmek, diğer yandan yaşadıkları acılardan, sıkıntılardan ötürü insanların Hamas’ı suçlamalarına, Hamas’tan uzaklaşmalarına zemin hazırlamaktı. Ama planları boşa çıktı, halk Hamas’a tavır almak bir yana onu daha çok benimsedi. Ateşkesin yürürlüğe girdiği ilk saatlerden itibaren savaşçıları karşılarında gören halk Siyonist katiller ve dostlarını kahredecek şekilde mücahitlerle iftihar ettiklerini haykırdılar.

Bu Allah Teala’nın bir lütfuydu. Cihadın bereketi, Allah yolunda mücadele kararlılığının, samimiyetin, fedakarlığın insanlara kazandırdığı izzetti.

Bu tavrıyla Gazze halkı ne kadar sabırlı, cesur ve fedakar bir halk olduğunu bir kere daha göstermiş oldu. Bizlerin izlerken dahi içimizi parçalayan, yüreğimizde adeta çaresizlik duyguları uyandıran vahşi düşman saldırıları karşısında ortaya koydukları bu izzetli tutumla Müslümanlık iddiasının insana kazandırdığı hasletleri yansıttılar. Allah Teala’nın hükmüne sabretmenin en güzel örneğini verdiler. Bu tavırları, Müminlerin musibetler karşısında yönelmeleri gereken hakikati nasıl içselleştirdiklerini, “Biz Allah içiniz ve yine O’na döneceğiz“ ayetinin işaret ettiği bilinci yansıtıyordu.

İmam Ahmed’in Müsned’inde ve Tırmizi’nin Sünen’inde şu hadis rivayet edilir: “Allah bir topluluğu sevdiğinde onlara bela ve sıkıntı verir. Rıza gösteren O’nun rızasını, öfkelenen de hoşnutsuzluğunu kazanır.” Maruz kaldığı büyük acılara rağmen Allah Teala’ya karşı bir rızasızlık içine düşmeyip, takva ve sabır ehli olduğunu ispatlayan Filistin halkı inşallah Allah Azze ve Celle’nin rızasını kazanmıştır.

Zulmün Kaynağını Bilmek ve Hep Onu Hedeflemek

Rabbu’l-Âlemin sabırlarını ve ilimlerini artırsın, Filistin halkı, Gazzeliler maruz kaldıkları vahşetin, yaşadıkları sıkıntıların faturasını çaresizlik içinde oraya buraya kesme zafiyetine düşmediler. Zulmün asıl kaynağını doğru biçimde tespit etmek suretiyle tuzağı bozdular, Siyonist çetenin memnun olacağı bir tavra asla tevessül etmediler. Hiçbir şekilde yaşadıkları zulmün faturasını Hamas’a, direnişe kesme kolaycılığına kaçmayıp ısrarla oklarını Siyonist düşmana yönelttiler.

Bu tutumun siyasi netlik ve basiretlilik anlamında örnek bir yaklaşım olduğunu vurgulamakta yarar var. Kimi zaman mücadele zemini zorlaştığında ve ödenen bedellerin ağırlığı arttığında insanlar yaşadıkları sıkıntıların, zorlukların faturasını içeriye kesme eğilimine girerler. Asli düşmana yöneltilmesi gerekirken okların çaresizlik içinde yakınlara dönmeye başladığı görülür. İç hesaplaşma görüntüleriyle birlikte mücadelede zayıflama emareleri belirir. Oysa mücadele perspektifi kaybolmamalı, asli hedef ve kararlılık korunmalıdır.

Siyonistlerin ve küresel zalimlerin tüm yönlendirme ve propaganda çabalarına rağmen Filistin halkı çok net bir tavır sergilemiş, işgale karşı mücadelenin gerektirdiği bedeli ödeme hususunda tereddüt etmemiştir. Hamas’ın Filistin halkının kurtuluşu, özgürlüğü, şerefi için mücadele ettiğinin bilincinde olan Filistin halkı kendisi için bedel ödemeyi göze alan mücahitlere asla sırtını dönmemiştir.

Rabbu’l-Âlemin’in nusretiyle Hamas onca darbeye, devasa yıkım planlarına rağmen dimdik ayaktadır ve biiznillah bugün dünden daha güçlüdür. Kadroları itibariyle ağır kayıplar yaşadığına kuşku yoktur, askeri kapasitesine dair mutlaka sıkıntılar yaşamış, zayıflıklarla karşılaşmıştır ama sonuçta savaşma iradesi, halkı temsil ve gücünü, varlığını ispatlama, kabul ettirme noktasında Hamas hendeği başarıyla aşmış, imtihanını en güzel biçimde vermiştir.

Üstelik bu süreçte sadece Siyonist barbarlıkla değil, küresel emperyalist güçler ve bölgesel zalimlerle de mücadele etmiş ve hepsinin planlarını boşa çıkarmıştır.

Burada bir kere daha Allah için olma ve sadece O’na yönelmenin insanları nasıl aziz kıldığını, üzerlerindeki ağırlıklardan, yüklerden onları kurtardığını müşahhas biçimde görmüş olduk. Gazze hadisesi bize bütün güzellikleri ve imkânlarına rağmen dünya hayatının geçici, ağır bedeller gerektiren ahiret hayatının ise ebedi ve değerli olduğunu bir kere daha hatırlatmaktadır. Gazze bize izzetin adresini doğru yerde aramak gerektiğini ve onu korumak için bedel ödemeyi göze almanın şart olduğunu haykırmıştır. 

 
  •  

Kaynak: İzzet yurdu Gazze - RIDVAN KAYA