Çoğu çocuk ve kadınlardan oluşan 12 bin insan canlı yayında katledildi ve bu satırları yazarken de sizler okurken de katliam devam ediyordu/ediyor.
Siviller dünyanın dört bir yanında bu katliama karşı gereken tepkiyi veriyorlar.
Tabii ki protestolar, dualar ve yardımlaşmanın ötesine geçemiyor sivillerin eylemi.
Bu katliamı asıl durdurması gereken güçler durdurmak bir yana maalesef katliamı destekliyorlar.
Aksa Tufanı bütün maskeleri alaşağı etti.
Demokrasi, insan hakları özgürlükler edebiyatı yapan Batı medeniyeti bir kez daha tek dişi kalmış canavar olduğunu hatırlattı.
Değil on bin, bin tane hayvan veya ağaç toplu kıyıma tabi tutulsaydı dünyayı ayağa kaldırırlardı.
12 bin insan gözleri önünde katledildi, alkışladılar!
Tamam, Batı'yı anladık da, ya yeri gelince mangalda kül bırakmayan Arap Birliği ne yaptı? Mescid-i Aksa'yı korumak için kurulan İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) ne yaptı?
Seyretti!
36 gün sonra toplandı!
Türkiye'nin teklifleri de olmasaydı havanda su döğmüş olacaktı!
Allah'tan Türkiye hariciyesi hazırlıklı gitti de konuşulmaya değer maddeleri sonuç bildirgesine aldırabildi!
Ne hazindir ki her biri devasa ordular besleyen İslam ülkeleri hükümetleri ateşkes sağlayacak bir yaptırım kararı alamadı!
Ve İİT toplantısında Filistin Özerk Yönetim Başkanı Mahmud Abbas İİT'den değil de ABD'den yardım isteyerek İsrail'e baskı yapmasını içeren bir konuşma yaptı!
İİT'nin konumunu göstermesi açısından Abbas'ın bu konuşması bile ayıp olarak yeter aslında. Karşısında 57 devlet dururken ABD'den yardım dilenmek ne hazin değil mi?!
Türkiye'nin gayretleriyle yerleşimcilerin terörist ilan edilmeleri, UCM'deki savaş suçu soruşturmasının hızlandırılması, savaş suçu delillerinin toplanması gibi İsrail'i gelecekte zor durumda bırakacak kararlar alındı.
Ancak 11 Arap ülkesinin petrol kullanımı, İsrail uçaklarının Arap hava sahasına girememesi gibi etkili olacak teklif, Suudi Arabistan, BAE, Fas ve Bahreyn tarafından kabul görmedi, reddettiler.
Bununla birlikte Başkan Erdoğan'ın Mısır cumhurbaşkanıyla ve Suudi veliahtıyla özel olarak görüşmesini, birilerinin söylediği gibi Başkan Erdoğan'ın geri adım atması değil tam tersine, 'görünenden fazlasını yapıyoruz' ifadesinin bir tezahürü olarak değerlendirmek gerekir diye düşünüyorum.
Şunu tüm dünya kabul ediyor ki, İsrail'in bu mezalimine karşı en sert tepkiyi Türkiye verdi veriyor.
Ayrıca İİT üyeleri arasında bağımsız karar verebilecek Türkiye ve İran dışında güçlü bir devlet var mıdır sorusunun cevabı müspet değildir! (Mısır da güçlü devlet ama durumu malum!)
İran'ın bölge politikaları göz önünde bulundurulduğunda kendi nüfuzunu genişletmek ve güçlendirmekten öteye bir siyaset takip etmediğini üzülerek görüyoruz.
Buna rağmen İran cumhurbaşkanının ay içinde Türkiye'ye yapacağı ziyaret fevkalade önemlidir!
Çoğu Arap ülkelerinin, terör örgütü ilan ettikleri İhvan korkusuyla HAMAS'a sıcak bakmadıklarını biliyoruz.
O yüzden HAMAS'ın bir direniş örgütü olmanın yanı sıra Filistin'in en büyük siyasi partisi olduğu gerçeğini de Başkan Erdoğan dışında kimse söyleyemiyor!
İsrail ne Arap ülkelerinden ne İİT üyelerinden çekiniyor. Hatta Netanyahu açık açık, "Arap liderlere şunu söylüyorum: Çıkarlarınızı, iktidarınızı korumak istiyorsanız tek bir şey yapmalısınız: Sessiz kalın!' diye tehdit etti de kimsenin çıtı çıkmadı!
Devasa ordulara sahip devletlerden korkmuyor, ama bir avuç Gazzeli yiğit İsrail'e 38 gündür kök söktürüyor!
Aksa Tufanı İsrail'in yaldızlarını döktüğü gibi dünyadaki sözde medeni ülkelerin maskesini de indirdi!
İsrail'i destekleyen devletleri etkileyen en güçlü tepki de sivillerin eylemleridir. Halk desteğini ciddiye alan ülkelerde sivil inisiyatif meyve verebilir. Nitekim Fransa cumhurbaşkanı sonradan geri adım atsa da İsrail'e 'yeter!' diyebildi.
Bu sonuç sivil toplumun gücünü gösterir.
Tek tesellimiz ülkemizde de bu alanda etkinliklerin ara verilmeden devam ediyor olmasıdır!
Değerli dostum Şükrü Ünal beyin dizeleriyle noktalayalım:
Mescid-i Aksa'da ey aziz dostlar
Mihrap yas tutuyor, ezan ağlıyor!..
Betonlar üstüne serildi postlar
Ağıtlar döktüren ozan ağlıyor!..
Kan revan içinde mümin Gazze'de
Geç kalmaz bu bela uğrar bize de
Haykırdım, anlattım pek çok dizede
Okuyan ağlıyor, yazan ağlıyor!..
Siyonist zalimi anlamaz sözden
Bir nida bekliyor yürekten, özden
Bir yumruk inmeli ağır balyozdan
Duvarın dibine sızan ağlıyor!..
Beşikte annesiz yatıyor bebe
Şehit olmuş gelin, beş aylık gebe
Aliler, Ahmetler hep sere serpe
Leylalar ağlıyor, Suzan ağlıyor!..
Boğazlardan lokma asla aşmadı
Nasıl bilmem kulda sabır taşmadı
Günlerdir ocakta yemek pişmedi
Tabaklar ağlıyor, kazan ağlıyor!..
İnsanlık ölmüş de ağlayanı yok
Bunca zulme yürek dağlayanı yok
Gazzelinin yardım sağlayanı yok
Havsalalar susmuş, izan ağlıyor!..
İsrail zulümde haddi aşıyor!..
Amerika ona silah taşıyor!..
Avrupa durmadan avcun kaşıyor!..
İstanbul ağlıyor, Fizan ağlıyor!..
Enkazın altında bir yırtık pabuç
Siyonistin zulmü ne son, ne de uç
Bilemem bu halde ne olur sonuç
Kanlara bulanmış fistan ağlıyor!..
Âlem-i İslam'sa bak lal olmuş, lal!..
Burada körlük en büyük vebal!..
Susarsan seni de bulur izmihlal!..
Merhamet ölmüş de vicdan ağlıyor!..
(Ankara, 07 Kasım 2023, Şükrü Ünal)
https://www.star.com.tr/yazar/okuyan-agliyor-yazan-agliyor-yazi-1827500/