ORHAN ALİMOĞLU - SEYYİD BATTAL GAZİ MİLLETİNDEN BİR HAFIZ-I KÜTÜB AVANOSLU MEHMET BEKTAŞ BEY - 23 Haziran 2023 Cuma

ORHAN ALİMOĞLU - SEYYİD BATTAL GAZİ MİLLETİNDEN BİR HAFIZ-I KÜTÜB AVANOSLU MEHMET BEKTAŞ BEY - 23 Haziran 2023 Cuma

ORHAN ALİMOĞLU - SEYYİD BATTAL GAZİ MİLLETİNDEN BİR HAFIZ-I KÜTÜB AVANOSLU MEHMET BEKTAŞ BEY - 23 Haziran 2023 Cuma


Avanos’a tayin olduğumuzda (Ekim 1985) Mehmet Bektaş Bey Kayseri-Ankara karayolu üzerindeki iri bir kasaba olan Kalaba’nın delikanlı bir ortaokul müdürü idi. Kalaba’nın zengini de çok olduğundan çocukların okumaya meylinin kuvvetli olmayışından müşteki idi. Mekteplere ve muallimlere ilgimiz fazla olduğundan münasebetlerimiz hızla gelişti. Samimi, gayretli ve çok cesur olduğu aşikârdı. İlçe Milli Eğt. Md. Ahmet Fuat İlleez, kemal-i ciddiyet ve sükûnet sahibi ama tebessümü de eksik olmayan emsali az bulunur bir zat-ı şerif idi. Yeni gittiğimizden tanımak için sorduğumuz herkes, hakkında biliyorsa hafif mütebessim, birkaç kelime veya cümle ile şahsı özetlerdi. İfade ve kanaatlerinde isabet etmediğine hiç rastlamadık. Sürekli okur, daima mütefekkir ve mütehayyir olup, az konuşurdu. Yani “O’nun ümmetinden olup”  sıddık-ı ekber meşrebinde idi. Yunus başta, divanlar okumayı severdi. Ezberinde çok beyt-i şerif vardı. Hatta bir keresinde, okurken beyitlerinin manalarının açıldığını söylemişti.  

Fuat beyden önceki maarif müdürümüz merhum Ali İnce bey idi. Az zaman sonra bakanlıkça Fransa’ya gönderildiğinde Fuat Bey lise müdürü iken ilçe MEM olmuştu. Ali İnce bey Fransızca muallimi olup, turizmle de alakadar idi. Rehberlikler yapıyordu. Ama turizm ve Fransızca onu yerli ve milli vasıflarından uzaklaştırmamıştı. Halim selim bir zat olup, nüktedan ve hoş sohbet idi. Sakarya’daki meşhur Şahin okulları sahibi göz hekimi Prof. Gürsoy Alagöz’ün kayınpederi olmuştu. Erken giden ahbaba dahil oldu. Vefatına kadar irtibat ve dostluğumuz devam etti. Eşi muallime Hanife hanım da müeddep ve gayretli bir hoca idi. Ali beyden erken gitti. Kendilerine rahmet ve mağfiret niyaz ederiz. 

A. Fuat İlleez beyin insanlarla ilgili tahlil ve teşhisleri çok isabetli idi. Emin insan olduğundan hürmet ve itimada lâyık bulunuyordu. Mehmet Bektaş beyi tam ve erken tanımamız da onun sayesinde oldu. Kalaba’da uzunca kaldığından büyük bir kasaba olan Özkonak’ta yeni açılan Lise Md.ne nakledildi. Samimiyetle, işlere götürü yani bütünüyle sarılırdı. Canlı bir kasaba lisesi olmasını sağladı. Oradan Nevşehir merkez Anadolu Lisesi md. ne naklolundu. 

Devlet okullarının kalite kifayetsizliğinden hep şikâyet edilir. Birçok il ve büyük ilçede özel okullar açılıyor. Maddi gücü olanlar çocuklarını onlara gönderiyordu. İstanbul’daki yabancı özel okullar başka bir meseledir. O konuda isabetli fikir sahibi olmak isteyenler, Yaman Dede’nin mektuplarını (M.Özdamar-Yaman Dede) okusalar yeter. Çünkü Yaman Dede merhum yabancı özel okullarda yıllarca muallimlik yapmış, tatillerde talebeleri ile mektuplaşarak mektupla öğretimin öncülerinden olmuştu. Bir de sonradan çok şikayetçi olunan özel okullar çoğalıyordu. Bunları beğenmediğini söyleyenlere, ‘siz de daha iyilerini açın ve işletin’ diyorduk. 

Birkaç samimi müteşebbis Nevşehir’de bir özel okul açmaya karar vermiş ve kurucu müdürlüğünü de Mehmet Bektaş bey deruhte etmiş. Tabii biz üç yıl sonra Avanos’tan ayrıldık. Ama dostlarla irtibat, selam alışverişi devam ediyordu. Bir müddet sonra o özel okulun çok iyi gitmediğini haber almaya başladık. Müteşebbisler arası ahenk azalmıştı. Mehmet Bey de oranın idareciliğini bırakıp emekli oldu. O yıllarda yine hakiki muallimlerden lise tarih öğretmeni Ahmet Ünal ve edebiyat öğretmeni İbrahim Çiftçi, Mustafa Ertürk, Yüksel Özden, Meryem- Saim Lokmacı’yı takdirle yad ediyoruz. Talebelerini evladı bilen hocalar idiler. 

Avanos kazası Kızılırmak nehri iki yakasında, tabiatı güzel, insanları kalender, hanımları daha çalışkan bir memlekettir. 8-10 bin nüfuslu Nevşehir ve Ürgüp’e 15-20 km. mesafede asûde bir yerdir.  Develili Âşık Seyrâni: “Kör de bilir Avanos’un yolunu/testi bardak kırığından bellidir” beyti ile en iyi özetle tanıtır. 

İki Avanoslu maarifçiyi daha hayırla yad edelim. Birisi Fuat beyin dayısı olan emekli ilköğretim müdürü merhum Salih Güzel’dir. Çok zeki çok nüktedan bir zat idi. Bazı vatandaşlara soyadı verilmesini (nüfus memurları iri yarı köylülere “Kurtboğan, Ayıboğan” soyadı verebiliyorlardı) diye anlatır acı acı gülerdi. Diğeri berhayat olan emekli şube md. ve tarih öğretmeni Tahir Yazıcı dostumuzdu. O da acı tatlı hatıralarını gülerken gözleri yaşararak çok tatlı anlatırdı. Evlerimiz yakın olduğunda (600-700 m.) çoluk çocuk çat kapı evlerine akşam misafirliğe gittiğimizde eşi Suzan abla ile birlikte gülerek (ne iyi ettiniz de geldiniz) diyerek karşılar, çok cömertçe ikramlarda bulunurlardı. Biz de onlardan kalma “ne iyi ettiniz de geldiniz” kelamı kibarını birçok misafirimize kullanmaya devam ediyoruz. 

Aksaray’a tayin olunca, inşası on yıla yakın süren, Kültür Bakanlığı’na ait bir kültür merkezi binasını henüz boş-kullanılmaz vaziyette olduğunu gördük.  Bina merkezi yerde değil, Adana-Niğde Karayolu üzerinde bir yerde idi. Daha merkezi yerde olan halk kütüphanesi de  İlk-orta okul talebelerini idare ediyordu. İlme irfana değil, diplomaya talep kuvvetli olduğundan pek kütüphane üzerine durulmuyordu. Yeni üniversite açılmış, o da şehrin dışında olmakla beraber kültür merkezi güzergahında idi. Oraya bir kütüphane kurmaya karar verdik. Kültür Bakanlığı kütüphanelere pek para ve personel kadrosu vermiyordu. Özel İdare ve belediyelerin de kütüphane kurma vazifesi vardı. İl Genel Meclisini de ikna ederek orada bir Özel İdare kütüphanesi kurma kararı alıp, personel kadrosu ihdası ile bir miktar ödenek de ayrıldı. 

O zaman ki güven ve desteklerinden dolayı il genel meclisi başkanımız Şaban Bostan, Belediye Başkanlarımız Nevzat Palta, Haluk Yazgı ve milletvekilimiz Ruhi Açıkgöz beylere müteşekkir ve minnettarız. Bina ve kadro işi tamamdı. Ama asıl mesele o işe layık bir âdem bulmakta idi. Aklımıza Mehmet Bektaş bey geldi. Aksaray’a yakın Avanos’ta oturuyor ve emekli idi. Zaten okul müdürlüklerinden kitaba ve gençlere aşina idi. Kendisine telefonla teklif ettik. Mertlik, cesaret ve fedakârlık gösterip Aksaray’a gelmeyi kabul etti. Ve Özel İdare Kütüphane Müdürlüğü’ne tayin edildi. 

Bir boş bina, bir müdür vardı. Süratle bir de mühür yaptırıldı. Müstahdem takviyesi yapıldı. Mehmet bey, ceketini çıkararak süratle işe koyuldu. İstanbul’daki yayınevleri ile temas kurarak daha ucuza ve daha çok kitap satın almayı başardı. 
O sırada İz Yayıncılık’ta çalışan, askeriyeden erken ayrılan Bahaddin Metin bey Aksaray’a gelmeyi kabul etti. Çok uyumlu bir ekip olarak rafından kataloğuna kitabına kadar kütüphane düzeni kurdular. Doksan bine yakın seçme kitabı olan güzel bir kütüphane oldu. Konferans için şehre gelen birçok muhterem zevat, Mehmet beyi de kütüphanede ziyaretle takdirlerini ifade ediyordu. Merhum Rasim Özdenören ağabey, Mustafa Tatçı, Cemal Kurnaz, Turan Karataş, Cafer Marangoz, Sadık Yalsızuçanlar hocalar onlardan bazılarıdır. Kültür Müdürü Mustafa Doğan bey de zevkle onlara refakat ve hizmet etmiştir.

Biz de en az doğru, en çok yanlış anlaşılan mevzulardan birisi kitap, kütüphane ve kültür konularıdır. Bu konularda çok okuma üzerine faydasız kavga-tartışma yapılır. Hatta bu sebeple sağ sol ayrımıyla her kitap okunamaz hale getirilmiştir. Bir zaman sağcılar solcu, solcular sağcı bilinen kitapları aleni olarak okuyamazlardı. Birçok insan aldığı gazetenin adını gizlemek ihtiyacı hissederdi. Mehmet Bektaş bey bu yanlış anlayışın düzelmesinde büyük pay sahibidir. Kendisi ikinci defa emekli olarak Avanos’a döndü. Zaman zaman canını sıkan anlayışsızlara katlanarak 2022 yılı sonuna kadar kütüphanenin yerleşmesini sağladı. Kitap meraklısı birçok genç orayı “Mehmet abinin-amcanın kütüphanesi” olarak anıyor. 
Babası Halil Ağabey, emekli terzi olup bir emin esnaf, kayınpederi Mehmet Bey de Adliye Başkatipliğinden emekli ve her iki merhum da Osmanlı bakiyesi muhterem kişilerdi. Refikası Nuray Hoca hanım, Mehmet Beyin celadeti nisbetinde hilmiyyet sahibidir. Dört kızları da anne baba ortalama sıfatlı muallimeler oldular. Annesi Güllü Hala ve kayınvalidesi Elmas abla Osmanlı hanımlardı. Kardeşi Nurhayat hoca hanım da Kemal oğlumuzun ilkokul öğretmeni olup, o da ciddiyet timsali idi. Bu celadet, feragat, feraset sahibi güzel insan Kızılırmak nehri kıyısındaki babaevinde dünya nöbetine devam ediyor.  

Bir kütüphane kurup da iki üç yıl çalışan insan, gönüllü ve meraklı ise sadece kitapların adını okusa alim olur. Mehmet Bey çok samimi ve milli kültürümüze fevkalade hürmetkâr olduğundan, İslam tasavvufuna da aşina idi. Yunus, Mevlâna, Somuncu Baba, Hacı Bayram, Ahmed Yesevi ve son devirde Bayburtlu Dede Paşa hazeratı istikamet ve çerçevesine vakıftı. Güzel ahlakının asıl menbaı da bu aşinalığı olsa gerektir. 

1970 li yıllarda merhum Mahir İz hocamız bir özel okulda bir müddet kuruculuk ve idarecilik yapıyor. Fakat fazla sürdüremeden o işi bırakıyor. Biz de parası sermayesi olanlar, ilim irfan, adam yetiştirme işine yatırım yapmayı çok akıllıca bulmuyor. Burs (para) vermeyi, bina yapmayı, manevi hizmet sayıyor. İyi ve tam yetişmiş insan sayısını arttıramıyoruz.  Mahir hocanın “Yılların İzi” isimli muhalled hatıratı bu hususları ifade eder.  Kocaeli Körfez ilçesinde merhum dostumuz, erken giden yarandan Ömer Sönmez bey de tavsiyemizle Körfezim adıyla bir okul açmıştı. O halen hizmete devam ediyor. 

Vefatından bir iki yıl önce Sapanca Gölü kenarında yaptığımız 15-20 kişilik sohbetlerde merhum Sabahattin Zaim hocamızdan işittiğim şu düsturu unutamadım. Hoca şöyle demişti: “Ailecek tanışmayanlar, tanışıyor sayılmazlar” Bu da bizim ailecek tanışmalarımızı teyid etmişti. 

Özel idare kütüphanesi bizden sonra epeyce maceralı olmuş, Kültür Bakanlığı veya üniversiteye devri düşünülmüş ama muvaffak olunamamış. Halen hizmete devam ediyormuş. Mehmet bey 2020 yılı sonuna kadar göreve devam ve kütüphaneyi muhafaza etti. 1940’lı yıllarda “bize filozof değil, demirci lazım” diyen zat gibi kütüphaneye ne lüzum var diyenler de bulunuyor. Ankara’da külliyeye büyük bir kütüphane yapıldıktan sonra, kütüphaneye ne lüzum var diyenler azalır inşallah. Aksaray’da duyduğumuz güzel bir söz daha var: “Çift ile koyun, gerisi oyun” tarım ve hayvancılığı daha güzel anlatmak zor. Bunları doğru anlamak, dengeli bir hayat kurmak için hem kütüphane hem de çiftçilik, hayvancılık, sanayi ve ticarete inanç var. Bize demirci de filozof da lazım diyenler çoğalır inşallah…

Aksaray’daki kitap kütüphaneye dair bir hatıramızı da nakletmek isterim: O tarihte Başbakan olan Muhterem Cumhurbaşkanımız Başkanlığında Kızılcahamam’da icra edilen bir milletvekilleri ve bakanlar toplantısında; bir sayın Milletvekili, fakirden bahisle “bizim vali çok kitapla meşgul oluyor, çok kitap alıyor” diye şekvacı oluyor. O zaman ki sayın Başbakanımız “O valinin adı ne” demiş. Sayın vekil adımızı soyadımızı söylemiş. Bunun üzerine sayın Cumhurbaşkanı “Onun öyle yapacağı adından soyadından belli… siz de biraz okusanız daha iyi olmaz mı” demiş. Bunu bize toplantıda bulunan bazı milletvekillerimiz nakletti. Ben de doğru iş yaptığımızın sayın Başbakanca teyidi üzerine şükrettim ve kitap kültür, ilim-irfan, gençler öncelikli çalışmalarımıza cesaretle devam ettik ve daima Sayın Cumhurbaşkanımıza da şükran hissiyatı içinde olduk. 

Kemal Tahir merhum: “Bre biz Osmanlıyız, bizde çok âdem bulunur” dermiş. Aynı damarın belki örtülü olarak devam ettiğini görüyoruz. Mehmet beyi muhabbetle selamlıyor, diğer adı geçenlerden berhayat olanlara sıhhat afiyet dâr-ı bekâya intikal edenlere de rahmet mağfiret niyaz ediyoruz. 

Mehmet Bey’in meşrebine uygun iki kıt’a ile yazıyı tamamlıyoruz.

Hep geçer, âlemde hiçbir hâlete yoktur sükûn,
Zevke bak değmez teessüf etmeye dünyâ-yı dün,
İstikâmet şerr-i âdadan seni eyler masun,
Hak eder ashab-ı sıdkın hasmını elbet zebun.
Müstakîm ol, Hazret-i Allah utandırmaz sen
i.

Diyarbakırlı Said Paşa (1832-1891)    

Âlim ve şâir Osmanlı Vâlisi

Mihenden kaçma ger mahsûd-ı ihvân olmak istersen 
Yetiş imdâd-ı mazlûmâna arslan olmak istersen 
Yapış bir kâmilin destinden insan olmak istersen 
Nebiyy-i Efhamı medh eyle Hassân olmak istersen 
Rızâ bâbında bekle rahme şâyân olmak istersen 
Sakın bir dîdeyi ağlatma handân olmak istersen 
Dokunma hâtır-ı mûra Süleymân olmak istersen

Yozgatlı Mehmet Said Fenni (v.1919

 

https://www.dunyabizim.com/seyyid-battal-gazi-milletinden-bir-hafiz-i-kutub-avanoslu-mehmet-bektas-bey-makale,2919.html