Kahramanmaraş merkezli iki deprem, toplumsal kutuplaşmadaki fay hatlarını bir kez daha tetikledi.
Her toplumsal olayda, afetlerde, terör saldırısında, ekonomik dalgalanmalarda olduğu gibi Kahramanmaraş depremi sonrası da birileri yine kavgaya tutuştu.
16 milyon insanımızın yaşadığı 10 ilimizde yıkıma sebep olan 500 atom bombası enerjisine sahip Kahramanmaraş’ın Pazarcık ilçesi merkezli 7.7 ve Elbistan ilçesi merkezli 7.6’lık iki depremde 37 bin kişi hayatını kaybetti, 100 binden fazla insanımız yaralandı.
COĞRAFYA DEĞİŞTİ KAVGACILAR DEĞİŞMEDİ
Bazıları neredeyse haritadan silinen yerleşim yerlerinde on binlerce bina yıkılıp yüz binlercesi hasar gördü.
Depremin şiddetiyle yerkabuğu öyle bir sarsıldı ki Türkiye coğrafi olarak 7 metre güneybatıya kaydı ama bu afet bile kavga için fırsat kollayanların tutumunda en küçük değişiklik yaratmadı.
Yani afetle coğrafya bile değişti ama birileri hiç değişmedi, değişmeyecek. Depremin enkazı kalkacak ama belli ki bu sosyal ve ahlaki enkaz kalkmak bir yana her olayda git gide büyüyecek.
Dediğim gibi beklenen İstanbul depremi bile şimdiden dayanışma yerine tartışmalara sebep olmaya başladı.
DEPREM OLASILIĞI YÜZDE 80
Öyle ki 17 Ağustos 1999’da Kocaeli merkezli olarak yaşadığımız deprem felaketinden sonra her an beklenen, 24 yıl önce yüzde 60’lardaki olasılığı yüzde 80’e çıkan İstanbul depreminin daha gerçekleşmeden şimdiden kavgaya sebep olduğunu görüyoruz. Oysa kaçınılmaz gerçek ortada, İstanbul’da her an 7’nin üzerinde bir deprem hepimizi bekliyor.
10 ilde yaşayan 16 milyon insanımızın etkilendiği Kahramanmaraş merkezli depremin bir benzerinin, gündüz 20 milyondan aşağı düşmeyen İstanbul’da yaratacağı sonuçların ne kadar büyük olacağını gösteriyor.
KAHRAMANMARAŞ, İSTANBUL’UN PROVASI
Uzmanlara göre, beklenen İstanbul depremi adeta yaratacağı yıkım, yol açacağı ekonomik ve sosyal sonuçlar itibarıyla Kahramanmaraş’taki kayıplarımızın üzerine çıkacak. Yani Kahramanmaraş depremi adeta İstanbul depreminin bir provası niteliğinde.
BİNALARIN YÜZDE 70’İ 2000 ÖNCESİNDEN
Boğaziçi Üniversitesi Kandilli Rasathanesi ve Deprem Araştırma Enstitüsü raporuna göre, İstanbul’da 1 milyon 164 bin bina, 4.5 milyon daire bulunuyor ve her dairede ortalama 3.3 kişi yaşıyor. Beklenen 7.5 ve üzeri bir depremde 13 bin 492 binanın çok ağır, 39 bin 325 binanın ağır, 136 bin 746 binanın orta, 300 bin 963 binanın ise hafif hasar alması bekleniyor.
7.5 ve üzeri şiddetli bir deprem senaryosunda çok ağır ve ağır hasar alması beklenen daire sayısının 211 bin adedin üzerinde olması, her birinde ortalama 3.1 kişinin yaşadığı dairelerde yaşanacak can kaybı hakkında bilgi veriyordur sanırım.
YARATACAĞI SORUNLAR
İstanbul’daki binaların 255 bini 1980 öncesi inşa edilmiş. 538 bini ise 1980 ile 2000 yılları arasında, 376 bin bina ise 1999’da Kocaeli merkezli depreminin ardından 2000 yılından sonra yapılmış. Yani İstanbul’daki binaların yüzde 70’i 2000 yılı öncesi inşa edilmiş.
Yüzde 30’unun 2000 yılı sonrası yapılmış olması onların güvenli olduğu anlamına gelmiyor. Kahramanmaraş merkezli depremde de gördük, “Depreme dayanıklı” diye birkaç yıl önce yapılmış ve yüzlerce insanın yaşadığı lüks siteler yerle bir oldu. Deprem yönetmeliklerine göre planlanmış, sözde dayanaklı sitelerden bazıları da inşaatı devam ederken yıkıldı.
BU FAY HEPİMİZİ YUTACAK
Olası bir depreminin, Türkiye ekonomisindeki payı tek başına yüzde 50 olan İstanbul değil tüm ülke için nasıl bir kayıp yaratacağını hesaplamak mümkün değil.
Yol açacağı iç problemler yanında, yaratacağı ulusal güvenlik sorunları ayrı bir boyut.
Artık herkesin gereksiz tartışma ve kutuplaşmanın yarattığı kavgalardan vazgeçip tıpkı sahada görev yapan arama kurtarma ekipleri gibi birbirine kenetlenmesi lazım. Yenileme yanında yenilenen binalarda da kontrollerin yapılması, toplumsal olarak deprem gerçeğine hazırlanmamız gerekiyor.
Yoksa İstanbul depremi yaşandığında Kuzey Anadolu fay hattının yaratacağı zarar herkesi yutacak.