Gazze’de soykırıma girişen İsrail Başbakanı Netanyahu, tepki göstermesinler diye bölgedeki Müslüman ülkelerin liderlerini şöyle seslenmişti: “Arap liderlere şunu söylüyorum; çıkarlarınızı, iktidarınızı korumak istiyorsanız tek bir şey yapmalısınız: Sessiz kalın!”
Haberin Devamı
Tehdit, Arap ülkelerine, Arap ülkelerindeki halka değil doğrudan ülkeyi yöneten liderlere, onların şahsi çıkar ve iktidarlarına yönelikti.
Netahyahu, Arap liderlerin, İsrail’in yaptığı soykırıma karşı harekete geçme veya bir operasyon olasılığına karşı bir tehdit savurmadı, sadece katliamlara “sessiz kalın” dedi.
Yani, muhalefet edilmeden tam mutabakat sağlanmış ortak bir kınama dahi yapamayan Arap liderlerden Gazze’deki soykırıma sözlü olarak dahi tepki verilmemesini istedi.
YAPTIRIMA 4 LİDERDEN RET
10 milyona yakın nüfusu olan İsrail, tamamına yakını petrol zengini olan ve nüfusu 500 milyonu bulan Arap liderlere tehdidinden istediği sonucu da aldı. 11-12 Kasım günlerinde Riyad’da yapılan Arap Birliği ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) toplantısında; petrol ambargosu, İsrail uçaklarının Arap hava sahasına girememesi, tüm ilişkilerin dondurulması gibi maddelerin yer aldığı öneri Birleşik Arap Emirlikleri, Suudi Arabistan, Fas ve Bahreyn tarafından reddedildi. Şahsi “iktidarlarını” ve “çıkarlarını” kaybetmek istemeyen liderler, Gazze’deki soykırıma karşı tek bir adım atmazken kelimenin tam anlamıyla da sessiz kalmayı tercih ettiler.
Haberin Devamı
Gülşen Bayraktar'in Makyajsız Olduğunu Gördüğünüzde Nefes Almamaya Çalışın .
Doctor Report
Kışın Güneşli Egzotik Sahillerde Black Friday İndirimi
Club Med
by Taboola
AMBARGOCU KRAL’A SUİKAST
Peki, “İsrail’in Arap liderlerin iktidar ve çıkarlarını yok edecek kadar gücü var mı?” sorusu akıllarda kaldı.
6 Ekim 1973’te Yom Kippur Savaşı sonrası Suudi Kralı Faysal bin Abdülaziz petrol sevkiyatını durdurmuştu. Ambargo karşısında ABD, petrol tesislerini bombalamakla tehdit etti. Dışişleri Bakanı Kissinger’in tehditleri Kral Abdülaziz’i vazgeçirmedi. Ambargo kararından 2 yıl sonra, ABD’de okuyan yeğeni tarafından 25 Mart 1975 günü iki kurşunla öldürüldü.
“Arap Baharı” diye bölgedeki siyasi değişimlerin, 2017’de Katar’da Arap ülkelerinin de kullanılarak darbe girişimine kadar varan iktidar değişikliği hesaplarının, Libya Lideri Kaddafi’nin öldürülmesinin, Müslüman Kardeşler örgütünü başından beri tehdit olarak gören Mısır’daki Nursi iktidarının askeri darbe ile devrilmesinin arkasında da hep İsrail ve Amerika Birleşik Devletleri vardı.
Haberin Devamı
‘ONE MINUTE’ İLE BAŞLAYAN SÜREÇ
Filistin ve Gazze konusunda İsrail ile karşı karşıya gelen Türkiye böyle bir süreci 29 Ocak 2009-15 Temmuz 2015 arasında tam 7.5 yıl boyunca yaşadı. Cumhurbaşkanı Erdoğan, 29 Ocak 2009’da Başbakan olarak katıldığı Davos toplantısında, o tarihte “Dökme Kurşun’ operasyonu adı verilen Gazze’deki İsrail katliamlarından bahsederek İsrail Cumhurbaşkanı Şimon Perez’e “Siz katletmeyi iyi bilirsiniz” diyerek “One minute” diye bilinen çıkışı yapmıştı.
ERDOĞAN’I DESTEKLEYEN BAYKAL’A FETÖ OPERASYONU
Türkiye’de iktidarı değiştirmek için kullanılacak araç; ihanet şebekesi vatan haini Fetullahçı terör örgütü mensubu polis, asker, hâkim, savcı, bürokrat ve gazetecilerdi. Sadece Erdoğan değil, Başbakan’ın “One minute” çıkışına destek veren CHP Genel Başkanı Baykal da hedefteydi. 2002’den itibaren işbirliği yaptığı AKP hükümetini devirmek işine muhalefeti dizayn ederek başlayan FETÖ, 7 Mayıs 2010 tarihinde Deniz Baykal’a kaset kumpası kurdu. FETÖ kaset kumpasıyla giden Baykal’ın yerine Kemal Kılıçdaroğlu geldi.
Gazze’ye yardım götürecek Mavi Marmara gemisi hazırlıklarını yaptığı sırada; 12 Mayıs 2010 günü ise Ergenekon ve Balyoz gibi kumpas operasyonlarının mimarlarından Fetullahçı Terör Örgütü’nün İstanbul Emniyeti’ndeki kilit ismi İstanbul Emniyet Terörle Mücadele Şube Müdürü Yurt Atayün imzasıyla FETÖ’cülerin hâkim olduğu İstanbul Özel Yetkili Cumhuriyet Başsavcılığı’na gönderdiği yazı ile bine yakın üst düzey bürokrat hakkında İran adına casusluk yapmak iddiasıyla Selam Tevhid Örgütü isimli gizli bir soruşturma başlatıldı.
MOSSAD’DAN FİDAN’A SALDIRI
Mossad ve CIA’nın hedefinde olan Hakan Fidan’ın 27 Mayıs 2010’da MİT Müsteşarlığı’na atanması sonrası; İsrail ve ABD’nin 31 Mayıs 2010’da, Gazze’ye yardım götüren İsrail’in Mavi Marmara gemisi ile yeni Müsteşar’a saldırması bir oldu. İsrail Başbakanı ve istihbarat örgütü MOSSAD, Hakan Fidan’ın İran’a yakın olduğuna yönelik dezenformasyona dayalı algı operasyonu kampanyasını yürütürken, Erdoğan o tarihten sonra İsrail dolayısıyla ABD’nin açık hedefi haline geldi. Erdoğan ve Fidan’ın İsrail’in açık hedefi haline gelmesinden sonra FETÖ elebaşı Gülen de ilk kez iktidarı hedef aldı. Ardından devletin içine sızmış FETÖ’cü istihbaratçılar, hâkim ve savcılar operasyona başladı; 7 Şubat 2012 MİT Müsteşarı Hakan Fidan ve yardımcılarını “PKK/KCK terör örgütüne yardım ve yataklık” suçlamasıyla tutuklama girişimi gerçekleşti. Erdoğan, son anda müdahalesiyle engellediği bu girişimin hedefinin kendisi olduğunu açıklamıştı. Bunu Erdoğan’ı ve bazı aile üyelerini doğrudan tutuklamayı hedef alan 17/25 Aralık 2013 operasyonları izledi.
Haberin Devamı
DARBECİ GENERAL: İSRAİL BİZİ SATTI
Sonrasında yaşanan gelişmeleri en son 15 Temmuz 2016 darbe girişimi izledi. TSK içine sızmış FETÖ’cü darbe girişiminin merkezi olan Akıncı Üssü davasında bu konuda ilginç bir gelişme yaşandı. 15 Temmuz gecesi darbecilere direnen Hava Kuvvetleri Kurmay Başkanı Vekili olan emekli Tümgeneral Cevat Yazgılı, davanın görüldüğü Ankara 4. Ağır Ceza Mahkemesi’nde, 9 Ekim 2018 tarihinde tanık olarak ifade verdi. 15 Temmuz gecesi tedbiren gözaltına alınan ama sonradan davanın tanığı olan Tümgeneral Yazgılı, gözaltındayken yan yana oturduğu darbe girişiminin en üst rütbelisi olan Orgeneral Akın Öztürk’e dair şunları söyledi:
Netanyahu’nun Arap liderleri tehdidi ve 15 Temmuz FETÖ darbesinde İsrail rolü
“Biz 16’sının gecesi olsa gerek büyük bir spor salonunda kaldık. Daha sonra emniyet müdürlüğüydü herhalde, kaydımız yapıldı, küçük bir spor salonuna alındık. Üç gruba ayrıldık salonda, solda bir grup vardı. Ortada üst rütbelilerden, büyük ihtimal hepsi generaldi. Solda da başka bir grup vardı. Ben en önde oturuyordum, sol başta. Yanımda Akın Öztürk vardı, onun yanında Kemal Mutlum vardı, benim arkamda da Aydemir Taşçı vardı hatırladığım kadarıyla. Oradayken Akın Öztürk orgeneral, niye başarılı olamadığı konusunda kendi kendine düşünüyordu. Kendisinin ‘İsrail bizi sattı’ dediğini duydum.”
Haberin Devamı
Akın Öztürk haklı, İsrail bu; mesleği, kimliği ne olursa olsun kimi alıp kimi satacağını iyi bilir...
https://www.hurriyet.com.tr/yazarlar/nedim-sener/netanyahunun-arap-liderleri-tehdidi-ve-15-temmuz-feto-darbesinde-israil-rolu-42367280