MUSTAFA ARMAĞAN - SULTAN 2. ABDÜLHAMİD 181 YAŞINDA - 21 Eulül 2023 Perşembe

MUSTAFA ARMAĞAN - SULTAN 2. ABDÜLHAMİD 181 YAŞINDA - 21 Eulül 2023 Perşembe

MUSTAFA ARMAĞAN - SULTAN 2. ABDÜLHAMİD 181 YAŞINDA - 21 Eulül 2023 Perşembe


21 Eylül 1842’de Sultan Abdülmecid’in oğlu olarak dünyaya gelen ve 33 yıllık hükümdarlığı sırasında Osmanlı Devleti’ni 1918’de onun yokluğunda yakalanacağı büyük kıyametten muhafaza siyasetiyle göz dolduran Sultan 2. Abdülhamid eğer yaşamış olsaydı bugün 181 yaşına girmiş olacaktı. 

Aramızda bunca kalın bir zaman kütlesi biriktiği, hatta Osmanlı Devleti tarihe karışalı bir asrı geçtiği halde Sultanın unutulmak bir yana bir yalan dağının altından doğrulurcasına gündemimizi sürekli meşgul etmesi aslında onun ölmediğini, bizimle yürümeye, hatta tartışmaya devam ettiğini, özetle gölgesinin Türkiye’nin üzerinden henüz kalkmadığını gösterir.

Peki bu ölmeyişin sırrı nerede gizlidir?

Sultan Abdülhamid’i koruma kanunu mu vardı? 

Tam tersine, onu unutturmak, tarihten silmek, dahası nefret ettirmek için nice komite el ele vererek bir asır çalıştığı halde unutulmamak ne kelime, hasret ve minnetle, Yasinler ve Fatihalarla hatırlanması hatırlanıyor olması milletin kalbine attığı temelin ne denli sağlam ve derin olduğunun alametidir. 

Bunu nasıl başardığı, tarihin en çetin sorularından biri budur. 

Arkasından ‘O kadar da fena biri değildi’ demenin bile yasaklandığı bu bir asır boyunca unutulmayıp zamanı gelince milletin bilinçaltından bir ışık huzmesi gibi fışkırmış olmasının yalnızca politika, ekonomi, eğitim, ulaşım, imar gibi sahalarda gösterdiği baş döndürücü performansın yattığını sanıyorsanız peşinen söyleyeyim ki aldanıyorsunuz. 

Dünyaya atılan temeller dünyada kalır ama kalplere atılan temeller sonsuzluğa atılmıştır, bu yüzden eskimez, solmaz ve unutulmaz. Çünkü o ölümsüzlük ülkesinden almaktadır suyunu ki, o su hiç mi hiç kurumaz.

İşte Sultan Abdülhamid’in dışarıda her Allah’ın günü kötülendiği zamanlarda dahi halkın ona duyduğu derin saygı ve sevginin sebebi, manevî orduların hazırlanmasını ihmal etmeyişi ve buna kendi iç dünya teknolojisiyle kalben katılmasıydı.

Beni tanıyanlar afakî konuşmayı sevmediğimi bilir. Belgeli, delilli konuşmak en iyisidir. 

İşte size hususi doktoru İbrahim Paşa’nın bilinmeyen hatıralarından bir fıkra. İbretle okuyup büyüklüğün sırrı nerede yatıyormuş, beraberce görelim:

İsmi İttihatçılarca Şişli Etfal’a çevrilen Hamidiye Etfal Hastanesi’nin –ki bütün masrafını kendi cebinden karşılamıştı- başhekimi Dr. İbrahim Paşa’nın hatıralarına göre Sultan Abdülhamid bir gün üşütüp rahatsızlanmış. Doktoru muayene etmiş ve Sultana şöyle bir tavsiyede bulunmuş:

“Şifa bulmak için ayaklarınızı banyoda uzun müddet tuzlu sıcak suyun içinde tutmanız icap ediyor.” 

Buna sıradan bir doktor tavsiyesi deyip geçebilirsiniz ama Sultanın verdiği cevap onun büyüklük sırlarından birinin daha şifresini verecek mahiyettedir.

Şöyle demiş doktoruna:

“Peki, su uzun müddet nasıl olup da sıcak kalacak?” 

"Hayret ettik" diyor doktor, birkaç hamle ilerisini anında görebilişine.

Neye hayret etmiş, anladınız mı? 

Su, bir müddet sonra soğuyacak tabiatıyla. O zaman kovaya nasıl sıcak su konulacaktır? 

Hizmetkâr içeriye çağrılacak, girecek, soğuyan su değiştirilecek, yerine sıcak su kovası konulacak, tuz atılacak vs. Peki bu sırada Sultan resmi elbiseleri olmadan onların karşısında nasıl duracak?

Tek kelimeyle hayâlı bir insandı.

Öylesine hayran bırakan bir hassasiyeti vardı ki, ölüm döşeğinde, üstelik padişah değilken dahi ceketinin düğmelerini bırakın, gömleğinin düğmesini bile açmayı reddetmiş, doktorların bu yöndeki tavsiye ve ısrarını hiç düşünmeden geri çevirmişti. Çünkü o zamana kadar kimse onu yaka bağır açık görmemişti. 

Tahtın ırzı, namusu vardı ne de olsa.