HÜDA-PAR Genel Başkanı Zekeriya Yapıcıoğlu’nun iki gün önce Türkiye Büyük Millet Meclisi’nde yaptığı müthiş konuşma ve verdikleri kanun teklifinin genel kurulda görüşülmesine karar verilmesi yakın tarihimizin en dişli çıkışlarından birine şahit kıldı bizi. HÜDA-PAR’ın son yıllarda iyice törpülenen hassasiyetlerimizin bayrağını yükseklere kaldırmasını takdirle izliyor ve milletimizin maşerî vicdanına tercüman olan çıkışlarını destekliyorum.
“Hem Türkiye hem de İsrail vatandaşı olup Gazze’ye soykırım suçuna suça iştirak etmeye gidenler vatandaşlıktan çıkarılsın” şeklinde özetlenebilecek olan kanun teklifine Cumhuriyet Halk Partisi’nin red oyu vermesine şaşırmadık, çünkü sabıkaları ortada.
Yıl 1949, aylardan Mart.
Haliç’te silah fabrikasında meydana gelen korkunç patlamada hayatını kaybeden onlarca işçi ve patronları Nuri Killigil’in parçalanmış cesetleri Haliç’ten toplanırken Şemsettin Günaltay’ın Başbakanlığındaki CHP iktidarının Bakanlar Kurulu ani bir karar almış ve altına başta Cumhurbaşkanı İsmet İnönü olmak üzere imzalarıyla doluşmuşlardı.
Aslı Cumhurbaşkanlığı Devlet Arşivlerinde bulunan bu tarihî karar metni aynen şöyle:
“İsrail devletinin DERHAL tanınması; Dışişleri Bakanlığının 24/3/1948 tarihli ve 35970/115 sayılı yazısı üzerine, Bakanlar Kurulunun 24/3/1949 tarihli toplantısında kararlaştırılmıştır.”
Burada iki nokta önemlidir.
Bir: Ne aceleleri varsa DERHAL tanınması.
İki: Yine ne aceleleri varsa Dışişleri Bakanlığı’nın yazısı ile Bakanlar Kurulu’nun kararının aynı güne ait olması.
Bu, İsrail adlı İngiliz ve Amerikan desteğiyle kurulan korsan Siyonist devletin ilk defa halkı Müslüman olan bir ülkenin Bakanlar Kurulu tarafından tanınması demekti.
Peki, İsrail’i DERHAL tanıyan bu Bakanlar Kurulu alelade, mevzuyla hakikaten bağı bulunmayan ücra bir devletin icra organı mıydı?
Hayır, tam tersine, vaktiyle bu Siyonist devletin kendi egemenliği altındaki topraklarda kurulmaması için elinden geleni ardına koymayan bir cihan devletinin, yani Osmanlı Devleti’nin tek meşru varisi Türkiye Cumhuriyeti’nin icra organıydı bu korsan devleti DERHAL tanıma kararı alan Bakanlar Kurulu.
Sultan II. Abdülhamid’in tahtı kaybetme pahasına Filistin’den bir karış toprak vermeyi reddeden, bunun orada binlerce yıldır yaşamakta olan kahir ekseriyeti Müslüman halkın “idam fermanı” olacağını haykıran yazışmalarla doludur Yıldız Arşivi.
Dahası, bugün isimleri konulmamış Filistinli çocukları katletmeye, zar zor yerleştikleri çadırlarını bombardıman etmeye, özetle kan içmeye koşan “buralı” Siyonist Yahudilerin vatandaşlıktan çıkarılmasını isteyen kanun teklifine hayır diyen CHP, sen hangi toprağa, hangi millete aitsin, şunu bir açıklasana.
Bu milletin değerlerine karşısın.
Bu toprağın dinine, imanına karşısın.
Ezanına karşısın, Kur’an’ına karşısın.
İstiklal Marşımızın şairi Mehmet Akif’e bu topraklarda yaşama hakkı tanımadın.
Bediüzzaman Said Nursi’yi zindandan zindana sürdün.
Elmalılı Hamdi Yazır ve Ali Haydar Efendileri bile İstiklal Mahkemesi’nde birer suçlu gibi yargılattın.
Ama iş, Türkçülüğün tarifini yapmaya gelince o işi, Yahudi olup ismini Munis Tekinalp yaparak güzelce örten Moiz Kohen’e havale ettin.
Ama öte yandan İsrail’i ilk tanıyan Müslüman ülke olma payesini kimseciklere bırakmadın.
Okul kitaplarına Çanakkale Savaşı’nı koydun ama İngiliz ordusunda Siyonistlerin Katır Birliği kurarak bizimle savaştığını yazmadın.
Bugünkü Siyonistler o zaman Çanakkale’deki Mehmetçiğe kurşun sıkıyordu, şimdi içimizdeki Yahudi Siyonistler de Gazze’deki çocukların çenesinde bomba patlatıyor. Evlerini yıkıyor, bütün bir aileyi, hatta mahalleyi imha ediyor.
Ve bir gün bir parti kalkıp Türkiye’den İsrail’e katliam yapmaya gidenlerin vatandaşlıktan çıkarılmasını isteyen bir kanun teklifi hazırlıyor, sen de buna “birilerine” şahane bir jest yaparak karşı çıkıyor, red oyu veriyorsun.
Senin kalbin kiminle çarpıyor, onu söyle bize.
Çanakkale’de bize kurşun sıkan Siyonistlerle misin, yoksa Çanakkale’de bize destek veren Filistinlilerle mi?
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/mustafa-armagan/siyonist-yahudiler-bize-karsi-savasiyor-45919.html