104 yıl önce tam da bu günlerde toplanan Sivas Kongresi’nin akabinde, 9 Aralık 1919’da Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin kurulduğunu ve Melek Reşid Hanım başkanlığında tam 800 kadının bu derneğin çatısı altında örgütlendiğini biliyor muydunuz? Dahası bu cemiyetin Kangal, Viranşehir, Kayseri, Eskişehir, Kastamonu, Erzincan, Amasya, Pınarhisar, Burdur, Konya, Yozgat, Bolu, Aydın ve Niğde’de şube açtığını yazar mı kitaplarımız?
Sivas ve Anadolu’nun muhtelif bölgelerindeki bu gayur kadınlarımız Sivas Valisi Reşid Bey’in eşi Melek Hanım’ın birleştirici gayretiyle harekete geçerek milli iradenin bir parçası olduklarını göstermişlerdi.
Soluk fotoğraflarına bakarak tertemiz çarşaflarıyla ülke savunmasına katkıda bulunmaya adanmış kadınlara “gerici” diyen torunları var ne yazık ki.
Ah bu kitapları kimler yazdı?
Kimler, kim olduğumuzu unutturmaya yemin etti ve bu uğurda bir asır gece gündüz çalıştı?
Bu ninelerinin çarşaflı yüzünü görünce öfkeye kapılan güruhu kim yetiştirdi?
Sorulması ve cevaplandırılması şart olan bu korlaşmış sorulardan sonra şimdi 1919’a dönelim ve bu mübarek ninelerimizin gayretlerine kulak kabartalım.
İşte o kadınlardan biri olan Asiye Ülker, 1968 yılında emekli öğretmen iken gazeteci Mahmut Goloğlu’na şunları anlatmış:
Sivas Kongresi yapıldığı sırada Öğretmen Okulu’nda 2. sınıfında okuyordum. Vali Reşid Paşa’nın eşi Melek Hanım ile Mazhar Müfid (Kansu) Bey’in eşi Makbule Hanım, Sivas’taki hanımları milli mücadele amacına yöneltmeye çalışıyordu. Hanımlar bir gün Sivas Erkek İlkokulu’nda Melek Hanım başkanlığında toplandı. Konuşmalar yapıldı. Biz de bir öğrenci arkadaşımla heyecanlı konuşmalar yaptık. Toplantı sonunda kadınlardan yardım toplandı. Kadınlar üzerlerindeki bilezik, yüzük, küpe gibi değerli eşyaları bağışladı. Sivas’ın tanınmış ailelerinden birine mensup olan Emine Hanım bunları bir çekmece içinde topladı.”
Böylece kurulan Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti‘ne mensup kadınların evlerindeki dikiş makinelerini Darüleytam (Yetimler Yurdu) binasına getirerek okulun salonunda cephedeki askerlere iç çamaşırı gibi giyecekler ile yorgan diktiğini belirterek bitiriyor sözlerini Asiye Hanım.
Peki, siyasî sahada neler yapmış dernek?
Yabancı devlet başkanları ile eşlerine gönderdikleri yazılarla işgalleri karşısında kadın ve çocukların uğradığı zulümleri protesto etmiş.
Nerelere çekilmiş bu telgraflar?
Kilis’teki Fransız komutanlığına,
İstanbul’daki İtilaf devletleri temsilcilerine,
Padişaha, Sadrazama ve İçişleri Bakanına,
Osmanlı Basın Cemiyeti’ne,
Osmanlı Meclis-i Mebusan’ına,
Fransa Cumhurbaşkanı Poincare ve eşine,
ABD Başkanı Wilson’ın eşine,
İngiltere ve İtalya krallıklarına ve ABD Senatosuna.
Ellerinin hamuruyla ne işler yapmış değil mi Osmanlı kadınları?
Telgraflarda işgale uğramış bulunan yurdumuzdaki kadınlar ve çocukların içinde bulundukları durum anlatılmış, bütün vahşetiyle süren bu insanlık ayıbına bir an önce son verilmesi ve hürriyetimiz istenmiş, vatan için gerekirse son ferdimize kadar mücadelemizin süreceği dile getirilmiş. Ayrıca Maraş’ın işgaline karşı 6 Şubat 1920 Cuma günü yapılan toplantıda Melek Hanım şu konuşmayı yapmış:
“Maraş’taki din kardeşlerimize imdat için erkek kardeşlerimiz müdafaaya gitti. Biz de onların kardeşleri isek hiç olmazsa küçük bir ihtiyaçlarını temin için para toplayalım.”
Nitekim 500 lira para toplayan kadınlar bunun 300 lirasını Maraş müdafaası, 100 lirasını İzmir felaketzedeleri için bağışlamış, kalan 100 lirayı ise ihtiyaten dernek kasasında muhafazaya almıştır.
Kurban Bayramı’nda kesilecek etlerden Yetimler Yurdu’ndaki çocuklara kavurma temini, kurbanların yünlerinden her askerimiz için bir çorap örme, derilerin satışından elde edilecek gelirin yine askerin ihtiyaçlarına kullanılması da hizmetleri meyanında anılması gerekenler cümlesinden. Ayrıca göçmenlere yardım edilmesi, Sivas’taki kızlara biçki, dikiş, nakış öğretilerek müesseseler açılması yoluyla kadınların üretime teşviki de hizmetleri arasında sayılmalıdır.
Derneğin yönetmeliğini bir broşür halinde bastırması da önemli 1919-20 şartlarında. Anadolu Kadınları Müdafaa-i Vatan Cemiyeti’nin bize hizmeti ise kadınlarımızın tarihinin nasıl tek yanlı yazıldığını ortaya koyması olmuş. Kadınlar İnkılap Tarihi anlatılarında Kara Fatma veya Şerife Bacı gibi birkaç sivri örnek ve ‘cepheye sırtlarında mermi taşıdılar’ edebiyatının haricinde erkeklerin gölgesinde kalmıştır ve yok gibidir.
Sivaslı kadınların gayretini anlamak bize tarih kitaplarımızda ne kadar gerçeğe aykırı bir tarih okutulduğunu anlamak bakımından paha biçilmez değerde.