Kayyım idaresinde bulunan Diyarbakır Belediyesi’nin yaptırmakta olduğu bir caddeye “Şeyh Said Bulvarı” adını koyacağı haberi bomba gibi patladı. 

‘O hainin adını caddeye nasıl koyarsınız?’ diye diklenenleri mi istersiniz yoksa kendi tarihinden utanan Türkiye Komünist Partisi (TKP) gibi Şeyh Said’i ‘Vahdettin’in adamı’ ilan edenleri mi?

Bu arada; İyi Parti milletvekili Mehmet Salim Ensarioğlu, Şeyh Said’i savundu ama açıklaması nedeniyle partisi tarafından disipline sevk edildi. 

Aynı aileden AK Partili Diyarbakır Milletvekili Galip Ensarioğlu ise Şeyh Said’i savundu ve “Şeyh Said âlimdir, kanaat önderidir” diye tavrını net olarak ortaya koydu.

Tabii en şaşırtıcı olan CHP’nin taze genel başkanı Özgür Özel’in kaçamaklı cevabı oldu. Özgür Özel, TV100 yayınında Candaş Tolga Işık’ın “CHP olarak siz bu tartışmaya nasıl bakıyorsunuz?” sorusuna ilk ağızda şu cevabı verdi:

“Biz CHP olarak, Cumhuriyet’e, Cumhuriyet’in kurucu kadrolarına, kurucu babalarına saygılıyız. Cumhuriyet’in geçmiş döneminde yaşanmış acılar varsa bu acıları tartışmanın sıcak siyasetin alanı değil, tarihçilerin alanı olduğunu değerlendiriyoruz. Bu mevzu ile ilgili sürekli dönüp yaraları kaşımanın kimseye faydası olmadığını düşünüyoruz.”

Bu kaçamaklı cevaptan tatmin olmayan sunucu üstelemiş, ben bir şey anlamadım dediklerinizden, demiş, sizce Şeyh Said kahraman mı hain mi?

Normal olarak bu soru karşısında ne duymayı beklersiniz bir CHP genel başkanından? “Tabii ki haindir, gericidir, saltanatçıdır, Cumhuriyet düşmanıdır” vesaire değil mi? Hayır efendim, öyle dememiş, o sırada HDP’ye göz kırptığına adım gibi emin olduğum cevabında Cumhuriyeti kuran asırlık partinin başındaki zat, “ne şiş yansın ne kebap” edasıyla şu lafları yuvarlamış mikrofona: 

“Şeyh Said’e ‘hain’ demem, ‘kahraman’ demem sizi memnun edecekse, ben Şeyh Said isyanının kendi konjonktüründe Cumhuriyet’e karşı ayaklanma olduğunu biliyorum. Ama bu ayaklanmanın bastırılması sırasında oluşmuş sorunlar, bugün bazı torunların kalbini acıtıyorsa o acıya saygılı olmak gerekir. Ama tarihten ders çıkarmak lazım.” 

Tarihten ders çıkarılmasına bir şey diyeceğimiz yok ama “Şeyh Said olayı” hakkında CHP’de neler değiştiğini görmek ilginç olacak. 

Hep diyorduk, inanmıyorlardı:

Bu çürük-çarık tarih değişmeden Türkiye düze çıkamaz.

Bu tarih gömleği Türkiye’ye birkaç beden dar geliyor da diyorduk, artık o hain, bu hain demenin vakti geçti de.

Yüz yıl boyunca Sultan Vahdettin’e de,

Çerkes Ethem Bey’e de hain dediniz de ne geçti elinize?

Damat Ferid’i de “hain” diye okuduk ama, meğer İsmet İnönü 1969 yılında “Damat Ferid hain değildi” demiş. İnanmayanlar Doğan Kitap’tan çıkan Tanıkların Anılarıyla İsmet İnönü adlı kitabın 62. sayfasını okusun.

Ama aynı İnönü, hain olduğuna inanmadığı Damat Ferid’i kendi iktidarları boyunca millete hain diye öğretti.

Hain meselesinin işin ne kadar konjonktürel ve siyasî olduğunu buradan ve Özgür Özel’in konuşmasından anlayabilirsiniz (o da ‘konjonktürel’ lafını kullanmış nitekim).

Demek ki önümüzde yakın tarihin başka yönlerden ele alınacağı ve tartışılacağı bir dönem başlıyor. 

Kemalizm’in boyaları hatta sıvaları dökülmeye başladı. Darısı diğer kısımlarının başına diyelim ve İstiklal Mahkemesi’nde yargılanan Şeyh Said’e “Kürt müsün?” diye sorulduğunu ve onunla mahkeme heyeti arasında şu ilginç diyaloğun geçtiğini tutanaklardan okumaya başlayalım:

“Sual: Şeyh Said Efendi sen Kürt müsün? 

Cevap: AN ASL (aslen) ARAPTIM, SONRA TÜRK OLDUM, SONRA DA ŞİMDİ KÜRT OLDUM.” 

(TBMM’nin yayınladığı Şark İstiklal Mahkemesi Tutanakları, cilt 6/1)

İyi de Şeyh Said Olayı hani bir Kürt isyanıydı?

 

Şeyh Said, mahkemede ‘Kürt müsün?’ sorusuna öyle bir cevap vermişti ki! - Yeni Akit