MUSTAFA ARMAĞAN - FEVZİ ÇAKMAK, 19 MAYIS’IN GERÇEKLERİNİ BÖYLE ANLATMIŞ - 17 Kasım 2024 Pazar

MUSTAFA ARMAĞAN - FEVZİ ÇAKMAK, 19 MAYIS’IN GERÇEKLERİNİ BÖYLE ANLATMIŞ - 17 Kasım 2024 Pazar

MUSTAFA ARMAĞAN - FEVZİ ÇAKMAK, 19 MAYIS’IN GERÇEKLERİNİ BÖYLE ANLATMIŞ - 17 Kasım 2024 Pazar


Bugün yakın tarihimiz açısından kritik bir günün yıldönümü. Sultan Vahdettin’in saltanat, yani padişahlık TBMM tarafından kaldırıldıktan 16 gün sonra üzerinde sadece Halifelik unvanı varken kendi tabiriyle ‘hicret’ ettiği günün 102. yıldönümünde birilerine cevap yetiştirmek yerine sizi çarpıcı bir belgeyle baş başa bırakacak ve ilk defa bundan 76 yıl önce neşredilen bir belgeyi takdim edeceğim.

Akın gazetesinin 20 Mayıs 1948 tarihli nüshasında yer alan bu tarihçilerin nedense iltifat etmediği söyleşide İstiklal Harbi’nde en büyük hissesi olan komutanlardan Mareşal Fevzi Çakmak’ın 19 Mayıs’ın arka planını bir dantel gibi işleyerek anlatmaktadır. 

Bu değerli söyleşi yakın tarihimize farklı bir açıdan bakmamızı sağlamakta ve bazı i’lerin noktalarını üzerine koymamıza yardımcı olacağına inanıyorum. 

Şimdi sizi tamamı iki köşe yazımı kaplayacak kadar uzun olan söyleşiden bazı parçalarla baş başa bırakıyorum. 

Gazeteci Selime Seden soruyor, Mareşal cevaplandırıyor:  

Gazetecinin “Büyük bir tarihi sahifelerde saklayan kıymetli defterinizin neşredilmemiş muhteviyatından bu konuda biraz malumat vermeniz mümkün değil mi?” sorusuna şu manidar cevabı vermiş Mareşal:

- Zülfiyare dokunan kısımlarını şimdi söyleyemem. Ancak milletin, bilhassa gençlerin bazı hakikatları bilmelerini faydalı görürüm: 


Sonra genel bir değerlendirme yapıyor: 

“1918 Ekim’i sonunda yapılan Mütarekeden sonra galip devletler Türkiye’nin taksimine, Halife ve Padişahın kendilerine tâbi bir Hidiv haline getirilmesine karar vermişlerdi. Bunun için Türkiye’ye her taraftan bir takım çapulcu kuvvetleri saldırtıyorlar ve mukavemet etmek isteyen kumandanları azlettiriyor ve Malta’ya sürüyorlardı. (…)

Lağvedilen orduların yerini doldurmak üzere hazerde (savaş dışı hallerde) talim ve terbiye ile iştigal için 3. Ordu Müfettişliği yapılmasını teklif ettim. İşgal Kuvvetleri Genelkurmayı ile uzun münakaşalar neticesinde böyle bir teşkilatın lüzumunu tasdik ettiler. Harbiye Nazırı Müşir Şakir Paşa’ya Şarkta “9. Ordu Kıtaatı Müfettişliği” namiyle bir teşkilat yapılarak müfettişliğine Mustafa Kemal Paşa’nın tayinini arz ettim. Şark bölgesinde hasıl olan boşluğun bir an evvel doldurulması lüzumuna kani oldu. Nisan ortalarında Erzurum’dan ayrılan Yakup Şevki Paşa’nın ay sonlarında Trabzon’dan İstanbul’a yol aldığı sırada Mustafa Kemal Paşa da 28 Nisan 1919 tarihinde 9. (Ordu) Kıtaatı Müfettişliğine tayin edilmiş bulunuyordu. 

15. Kolorduya da Kâzım Karabekir Paşa’yı teklif etmiş idim. Mayıs başlarında o da vazifesine iltihak etmişti; ve bu suretle açılan boşluklar doldurulmuş bulunuyordu. (…)


Samsun detayı

Fevzi Paşa sözlerine söyle devam etmiş:

“Atatürk’ün Nutuk’unun 7. sahifesinde şöyle bir cümle vardır: “Samsun ve havalisindeki asayişsizliği mahallinde görüp tedbir almak için Samsun’a kadar gitmek” vazifesi verilmişti. Böyle basit bir vazifeye bir Ordu Kumandanının gönderilmesine neden lüzum görülmüştü? Meseleyi iyi anlayabilmek için biraz izah etmek lazımdır: 

Karadeniz sahilinde bir Pontos hükümeti kurmak için işgal kuvvetleri ve Yunanlılar esaslı tertibat almışlardı. Birçok çeteler teşkil ederek etrafa saldırtmışlar ve bu işler için henüz askeri birliklerden mahrum bulunan Samsun havalisini maksatlarına en muvafık bulmuşlardı. Bu vaziyet karşısında Yakup Şevki Paşa’nın yetiştirdiği kuvvetler mukabeleye başlamış ve Türk köyleri de müdafaa tertipleri almıştı. 6. Ordu birliklerinde bulunan Alman askerleri ile Anadolu’dan gelen bir kısım Almanlar da Samsun’da toplanmış ve buradan deniz yolu ile memleketlerine sevk edilmişlerdi. 

İtilaf Devletleri Enver Paşa ile Almanların bu havalide gizli teşkilat yaptıklarına kani olmuşlar ve bunu meydana çıkarmak ve bertaraf etmek üzere Samsun’a kuvvet çıkartmışlar ve bir müfrezeyi de Merzifon’a kadar içeri sürmüşlerdi. 

Samsun’daki birliklerden bir makinalı tüfek bölüğüne mensup Mülazım Hamdi Bey’in bir makinalı tüfek ve bir miktar askerle dağa çıkarak Türk çetelere yardıma koşması İşgal Kuvvetleri Kumandanını büsbütün şüpheye düşürmüştü. Genelkurmaya memur olan İtilaf kuvvetlerinin irtibat zabitleri sık sık yanıma gelerek benden bu hususta tafsilat almak istiyorlardı. Mustafa Kemal Paşa’nın Almanlara ve Enver Paşa’ya aleyhtar olduğunu söyleyerek yeni vazifesine gidince bütün bunların bertaraf olacağını anlatıyordum. Bu sebeple Atatürk’ün hareketini onaylıyor, hatta bir an önce gitmesi için gerekenleri yapıyorlardı.


Mustafa Kemal Paşa İstanbul’da karargâhını teşkil etmek ve hareket hazırlığı görmekle meşgul bulunuyordu. Sivas’taki 3. Kolordu Kumandanlığına tayin ettirilmek istediği bir Albay (muhtemelen İsmet İnönü kastediliyor), İstanbul’dan ayrılmak istemediğinden Albay Refet bey (Bele) bu vazifeyi seve seve kabul etmiş ve beraberce harekete hazırlanmıştı. 

Paşaların planı

Benim yerime Genelkurmay Başkanlığına tayin olunan Cevad Paşa ile uzun müzakerelerden sonra şunlara karar verildi: 

1- Zaten kararlaşmış olan üç Ordu Müfettişliğinin bir an evvel teşkili ile ordunun emir ve kumandasının tanzimi. Birinci Müfettişlik İstanbul’da idi. Kumandanı da ben idim. İkinci Müfettişlik Konya’da ve kumandanı da zaten orada bulunan Mersinli Cemal Paşa ve üçüncü Müfettişlik Erzurum’da ve kumandanı da gitmekte olan Mustafa Kemal Paşa olacaktı. 

2- Mümkün olduğu kadar çok miktarda silah ve mühimmatın Anadolu’da toplanması ve İtilaf devletlerine teslim edilmemesi.

3- İstanbul Hükümeti tamamen İşgal kuvvetlerinin elinde esir olduğundan bundan buradan verilecek emirlerin icra edilmemesi için Anadolu’da bir Milli İdare vücuda getirilmesi. 

4- Milli galeyandan istifade olunarak Kuva-yi Milliye teşkili ve Milli İdarenin buna istinat ettirilmesi.

5- Artık mutlak müdafaada kalınmayarak tecavüzkâr düşmanlarımız üzerine mukabil taarruza geçilmesi.

Bu 5 maddenin gerçekleştirilmesi için lazım gelen teşebbüslerin tafsilatına geçtiğimiz sırada Samsun’a hareket etmek üzere bulunan Mustafa Kemal Paşa veda için Genelkurmay Başkanlığına geldi. Şimdi üçümüz beraber gayet samimi bir suretle umumi vaziyeti mütalaa ve tetkike koyulduk. 

Mustafa Kemal Paşa da bu 5 maddeyi uygun gördü. Anadolu’da bir Milli İdareyi nasıl vücuda getireceğimizi konuşurken Mustafa Kemal Paşa büyük bir metanetle şunları söyledi: 

“Zaten ben şunu tahakkuk ettirmek üzere Anadolu’ya gidiyorum. Buradan verilen emirleri dinlemeyeceğim. Kahraman milletimin sinesinde hayatımı feda edinceye kadar çalışacağım.”

Bu sözlerden duyduğumuz heyecanla ayağa kalktık. Mustafa Kemal Paşa’nın ellerine sarıldık, gözlerimiz yaşlı, vatanın kurtulması için beraberce çalışacağımıza ve bu uğurda hiç bir şeyden çekinmeyeceğimize üçümüz beraber yemin ettik. Ve bu azimle Milli İstiklale kavuştuk.

Artık kat’i karar verilmişti. Fiilen işbaşında bulunan Cevad Paşa, Atatürk’e gizli haberleşmeler için bir şifre anahtarı verdi. Cevad Paşa elinden gelen yardımda bulundu ve hatta bu uğurda Malta’ya sürüldü. Ben de elimden geldiği kadar subay, teçhizat gönderilmesine ve silah ve mühimmat kaçırılmasına çalıştım. Nihayet bir sene sonra Anadolu’ya geçerek Ankara’da Mustafa Kemal Paşa ile tekrar buluştum. Ve onunla beraber 1. Büyük Millet Meclisi sinesinde ilk Milli Hükümeti kurduk. 

16 Mayıs 1919’da Mustafa Kemal Paşa maiyeti ile beraber Bandırma adındaki küçük bir vapurla İstanbul’dan ayrılıyordu. Üçüncü gün, 19 Mayıs 1919’da zabit ve memurla Samsun’a çıktılar. Ve hemen faaliyete koyuldular. Birkaç hafta içinde vaziyet tamamiyle Pontosluların aleyhine dönmüştü. İtilaf devletleri de aldandıklarını anladılar. Üç hafta sonra Mustafa Kemal Paşa İstanbul’a davet olundu. Fakat İstiklal savaşı fiilen başlamıştı. İstanbul’un emirleri Anadolu’da artık geçmiyordu.” 

 

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/mustafa-armagan/fevzi-cakmak-19-mayisin-gerceklerini-boyle-anlatmis-47111.html