MUSTAFA ARMAĞAN - BİR SİYONİZM DÜŞMANI BU MİLLETE NASIL UNUTTURULDU? - 19 Kasım 2023 Pazar

MUSTAFA ARMAĞAN - BİR SİYONİZM DÜŞMANI BU MİLLETE NASIL UNUTTURULDU? - 19 Kasım 2023 Pazar

MUSTAFA ARMAĞAN - BİR SİYONİZM DÜŞMANI BU MİLLETE NASIL UNUTTURULDU? - 19 Kasım 2023 Pazar


Türkiye bir kâzip (sahte) şöhretler memleketidir. Mesela: İzmir’in işgali denilince Yunanlarca şehid edilen Albay Süleyman Fethi’yi duymamışızdır, buna karşılık 1960 darbesine kadar neredeyse adı sanı bilinmeyen gazeteci Hasan Tahsin’i ezbere biliriz.

Balkan, Birinci Dünya ve İstiklal savaşlarında elinde silahla bulunmuş, hatta Filistin cephesinde Siyonist casusları tespit edip yakalamak uğruna canını dişine takarak mücadele vermiş olan Cevat Rifat Atilhan da unutturulmuş kahramanlarımızdandır. Ne kadar gariptir ki, bundan 56 yıl önce Hakk’ın rahmetine kavuşan Cevat Rifat Bey’in Siyonistler ve Yahudilerin “dünya devleti”ne ulaşmak uğrunda ne melanetler işlediğini ifşa eden kitapları elden ele dolaşması gerekirken ne kadar gariptir ki yeni baskıları dahi yapılamıyor. 

Oysa Siyonist Yahudiliğin İsrail’de kendinden olmayan binlerce sivili gözünü dahi kırpmadan bir torba kömüre dönüştürüvermesi gerçeği gözümüze binlerce kez batırıldığı halde kamuoyunda kısmî bir uyanış olmuşsa da, bunun fikrî ve ilmî değil, heyecanlar seviyesinde kaldığını ve bir türlü derinleşmediğini görmek zor değil. Derinleşmek bir bilinç halidir ve bilinç de ancak bilgi ile fikrin birleşmesinden neşet eder. 

Merhum Cevat Rifat’ın binlerce yazısı ve onlarca kitabında Siyonistleri sahada görmüş ve tanımış ve onlarla bizzat mücadele etmiş, yani kitaplardan öğrenmemiş bir aydının teşhisleridir; tam da bugün onları okumak ve istifade edilecek noktalarını itinayla değerlendirmek zamanıdır. 

Ama nereden? Kitapları sahaflarda bulunabiliyor ancak. O da tek tük. 

2012 yılında yayımlanan Celil Bozkurt’un Yahudiliğe ve Masonluğa Karşı Cevat Rıfat Atilhan adlı kitabı da olmasa derli toplu bir değerlendirme yapma imkânı bulamayacaktı araştırmacılar.

Bozkurt’un benim de faydalandığım kitabında Cevat Rifat Bey’in hayatı, fikirleri ve aksiyonu olanca genişliğiyle ele alınmış. Siyasî faaliyet kapsamında üç partinin kuruluşunda bulunduğunu görmek ilginç. 

Birincisi uçak sanayiimizi kurmak için gösterdiği gayretlerle tekrar gündeme gelen Nuri Demirağ’ın başkanı olduğu Milli Kalkınma Partisi; ki çok partili siyasî hayata geçişimizden sonra kurulan ilk parti olma özelliğini haizdir.

İkincisi Türk Muhafazakâr Partisi’dir ki başkanı Cevat Rifat’tır.

Üçüncüsü ise Cumhuriyet tarihinde isminde “İslam” kelimesi bulunan tek parti olan İslam Demokrat Partisi’nin kurucusu ve başkanı olmasıdır. Sadece bir yıl açık kalan parti 1952’de Malatya’da Vatan gazetesi sahibi dönme Ahmet Emin Yalman’ın Hüseyin Üzmez tarafından vurulması hadisesiyle irtibatı olduğu ve dini siyasete alet ettiği gerekçesiyle mahkeme tarafından kapatılacaktır. 

1967 Şubatında vefat etti Atilhan. Allah ömür verseydi muhakkak ki Milli Nizam Partisi’nin de kuruluşunda bulunurdu. Türk milletinin çiğnenen şerefini ihya yolunda 100’e yakın kitap yazmış olan Cevat Rifat, ömrünün çoğunu ya bilfiil eline silah alarak topraklarını savunmaya veya kalemiyle yanlışları düzeltmeye yahut insanları Siyonizm ve dünya Yahudiliğinin Osmanlıyı yıktığı gibi Türkiye üzerinde de aynı oyunları oynadığını göstererek uyandırmaya adamıştı. 

Bozkurt’un kitabında rastladığım az bilinen bir faaliyetine dikkat çekmek istedim. Meğer Atilhan 1948 yılında İsrail-Arap savaşı başlayınca Filistin’e emekli subaylardan müteşekkil gönüllü bir Türk birliği göndermiş, hatta bizzat gidip savaşmış.

Celil Bozkurt kitabında bu hususu şöyle açıklar: 

“1948’de İsrail’in kurulmasıyla başlayan Arap-İsrail savaşı İslâm dünyasında geniş yankı uyandırmıştı. İngiltere’deki Hint Müslümanları Birliği Genel Sekreteri Abdullah, Filistin’de Arap saflarında İsrail’e karşı savaşmak üzere uluslararası gönüllü birlikler kurulması teklifinde bulunur. Bu sırada Atilhan, Türkiye’de Filistin’de savaşacak gönüllü bir Türk birliği kurduğu iddiasıyla gündeme gelmiştir. 

Buna dair ilk haberler, Türk basınında yalanlanmasına rağmen, Atilhan, bu birliğin kurulmasıyla samimi olarak ilgilendiğini ve gerekli yerlerle irtibata geçtiğini açıklamıştır. Gönüllü Türk Birliği’nin kurulmasıyla ilgili haberler, Arap ülkelerinde büyük bir sevinç ve memnuniyet yaratmış, Türkiye’de, özellikle bazı emekli subaylar bu birliğe müracaatta bulunmuştur. Atilhan, Arap Birliği Genel sekreteri Abdurrahman Azam Paşa’nın da onayladığı bu birliğin masrafları için Arap Birliğinden tahsisat istemiştir.

Rıfat N. Bali, bir İsrail kaynağına dayandırdığı iddiasında, Kudüs Müftüsü Hacı Emin El-Hüseyni’nin Atilhan’a gerekli tahsisatı gönderdiğini ancak Türk hükümetinin müdahalesi üzerine Atilhan’ın bu girişimden vazgeçtiğini, Kudüs Müftüsü’nün gönderdiği parayı da kendi amaçları için kullandığını iddia etmektedir.

Türkiye Cumhuriyeti, Filistin’in manda yıllarından İsrail’in kuruluşuna kadar olan süreçte Filistin problemine karşı tarafsız bir devlet politikası izlemiştir. Filistin problemini İngiltere’nin bir iç meselesi gören Türk makamlarının İngiltere’yi rahatsız edecek bir politika gütmeyeceği ve izlediği tarafsızlık politikasına zarar verecek bir oluşuma da izin vermeyeceği açıktır. Bu sebeple Atilhan’ın, hükümetin izni ve bilgisi dâhilinde Filistin’e bir birlik göndermesi mümkün değildir.

Fakat Atilhan, 1960 yılında yayımladığı bir kitapta “Her türlü imkânsızlık ve akıbetleri göze alarak, bütün varlığımı sarf ederek cihad meydanına fedai bir Türk müfrezesi göndermek suretiyle” sözleriyle Filistin’e bir müfreze gönderdiğini iddia etmiştir. “Her türlü imkânsızlık ve akıbetleri göze alarak” sözlerinden, bu girişimin hükümetin bilgisi dâhilinde olmadığı anlaşılmaktadır. Ayrıca, başyazarlığını yaptığı Yeni İstiklal’de yayımladığı birkaç makalede,

Filistin’e gönüllü birlik gönderdiğini, ardından kendisinin de Filistin’e geçtiğini fakat geç kaldığı için arkadaşları gibi cepheye gidemediğini belirtmiştir. Buna ilaveten: “Tarafımdan gönderilmiş bir gönüllü müfrezesi, tıpkı İstiklâl Harbinde bizimle birlikte çarpışan diğer Müslüman milletler gibi o mukaddes topraklarda omuz omuza Arap kardeşleriyle birlikte cenk ve gaza ettiler” diyerek, Gönüllü Türk Birliği’nin Filistin’e gittiğini teyit etmiştir.

Bu konuda, “Müslümanlığın asil ve necip şahsiyeti” diye övdüğü Irak’ın Ankara eski Büyükelçisi İbrahim Akif Alus Bey’i şahit gösteren Atilhan, kendisinin Filistin’e gönderdiği gönüllüleri gören İbrahim Akif Bey’in “çok mütehassis olduğunu ve bu hislerini her fırsatta izhar ettiğini” belirtmiştir. Atilhan, adı geçen Büyükelçi’nin açık adresini vererek merak edenlerin gidip sorabileceğini de vurgulamıştır.

Atilhan’ın damadı Avukat Daniş Esendal da, Atilhan’ın Gönüllü Türk Birliği ile Filistin’e gittiğini beyan etmektedir. Esendal, Atilhan’ın şahsî servetini kullanarak 300 gönüllüden oluşan bir Türk Birliği oluşturduğunu, bu birlikle Filistin’de Yahudilere karşı Arap saflarında bil fiil mücadele ettiğini belirtmektedir.

Anlattığına göre, bir Yahudi köyünü esir almayı başaran Türk birliği sonradan Ürdün ordusuna katılmıştır. Esendal’ın ifadelerinden, Kudüs Müftüsü’nün Atilhan’a bir tahsisat göndermediği veya gönderdiyse de yeterli gelmediği anlaşılmaktadır.” (s. 59-61)

Not: Cevat Rifat Bey’i daha fazla tanımak isteyenlere şu yazımı tavsiye ederim: ittifakgazetesi-com/siyonizme-savas-acan-cevat-rifat-atilhan-israille-savasmaya-gonullu-gondermisti.

 

https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/mustafa-armagan/bir-siyonizm-dusmani-bu-millete-nasil-unutturuldu-43745.html