MUSTAFA ARMAĞAN - ANKARA BAŞKENTLİĞİNİ SULTAN ABDÜLHAMİD’E BORÇLUDUR - 11 Şubat 2024 Pazar

MUSTAFA ARMAĞAN - ANKARA BAŞKENTLİĞİNİ SULTAN ABDÜLHAMİD’E BORÇLUDUR - 11 Şubat 2024 Pazar

MUSTAFA ARMAĞAN - ANKARA BAŞKENTLİĞİNİ SULTAN ABDÜLHAMİD’E BORÇLUDUR - 11 Şubat 2024 Pazar


Vefatının 106. yıldönümünde Sultan Abdülhamid’i hasret, rahmet ve minnetle anarken onun bıraktığı mirası yemekle bitiremediğimizi nedense hatırlamayız. Halbuki bugün sadece Türkiye sathında belki on binlerce eseri, kitabesi, izi, hatırası hâlâ yaşamaktadır. 

Mesela Mustafa Kemal Paşa biyografilerinde 1919 yılının 27 Aralık’ında ömründe ilk defa Ankara’ya gittiği zaman hükümet konağına uğramış, orada biraz dinlendikten sonra Ziraat Mektebi’ne yerleşmiştir diye yazar. 

Bilelim ki Mustafa Kemal Paşa’nın Ankara’da ilk durakları olan her iki bina da Sultan 2. Abdülhamid zamanında Ankara’ya kazandırılan eserlerdir. Ankara Valisi Âbidin Paşa tarafından 1897 yılında inşa ettirilen Hükümet Konağı bugün Sosyal Bilimler Üniversitesi olarak faaliyettedir, 1908 yılında yine Sultanın Ankara Valisi Ali Münif Bey tarafından yaptırılan Ziraat Mektebi ise Meteoroloji Genel Müdürlüğü binası olarak.

Bilelim ki, 100. yıldönümünü idrak ettiğimiz Cumhuriyetin temellerinin atıldığı her iki binanın temellerinde de Sultanın muazzam emeği ve iradesi yatmaktadır. 

Bu vatanı imar etme emeği Ankara’da olduğu gibi yine hiç beklemediğimiz bir vilayette,  Güneydoğumuzun incilerinden Gaziantep’te de görülebilir. 

Şakir Sabri Yener adlı araştırmacının 1958 yılında neşredilen Gaziantep’in Yakın Tarihinden Notlar ve Hatıralar’ından Gaziantep’teki okullar ve karakollar bahsini aktarıyorum buraya.

Sultanın mahir eli 

Gaziantep’te

Gaziantep özelinde yüzeysel bir araştırma ile bir örneklendirme yaparsak Sultan 2. Abdülhamid zamanında bu vilayetimizde yaptırılan okulların ve bazı başka eserlerin eksik ve kabaca dökümü aşağıdaki gibidir:

İslam Yetim Mektebi (açılışı: 1881)

Mahmudiye (Balıklağı) Mektebi (açılışı: 1895). Antep harbinde Türk-Ermeni cephesi üzerinde kaldığı için yıkıldı. Ermeniler binayı tahrip etti. Hükümet binası bahçesinde kalırdı. Açılışına Antep şairlerinden Said Baba sadece “Bi-mahaba küşade mektepler/Asr-ı Sultan Hamid Han’dır bu” beyti bilinen tarih düşülmüştür. 

Rüşdiye Mektebi 1885 tarihinde açıldı. 1887 yılındaki tamirine yazılmış tarih elimizdedir.

Mecidiye Mektebi: İki Kapılı Han’dadır.

Hamidiye Mektebi: Çınarlı Camii avlusundadır.

Selimiye Mektebi: Aliyyünnecar Camii avlusundadır.

Orhaniye Mektebi: Şeyh Camii avlusundadır.

Orul Mektebi: Orul Köyündedir.

İnas Rüşdiyesi (Kız Ortaokulu).

Ayrıca şu karakollar da Sultan Abdülhamid zamanında Antep’te açılan eserlerdendir:

Suburcu Karakolu (açılışı: 1891) Bülbülzade’nin tarih beyti şöyledir: “Çıkdı inşasını ilaya güzel bir tarih/Bî-bedel nev-eser-i Abdülaziz Sabri” 1308-1 tamiye 1307. Bina maalesef 1916 yılında Mutasarrıf (Vali) Ahmed Bey tarafından yıktırılarak yola dönüştürülmüştür.

Dört karakol binası

Şeyhcan, 2) Kuzanlı, 3) Akyol, 4) Başkarakol (İsmailiye).

Ermeni mahallelerini çevrelediği için bu karakollar Müslüman halkın güvenliği açısından son derece önemliydi (1895).

Ayrıca bugün İmam Çağdaş Baklavacısı’nın karşısında bulunan Alaüddevle Camii de Sultan Abdülhamid zamanında yeni baştan yapılırcasına tamir edilmiş eserler cümlesinden (1903) olup bugün hâlâ Müslümanlara hizmet vermektedir.

Ankara’ya demiryolunu 

getirmeseydi

Yine tarihi karartmakla görevli inkılap tarihlerimizi okurken Ankara’da Direksiyon binasının başkomutanlık karargâhı olarak kullanıldığı yazılır ama binanın Sultan Abdülhamid zamanında yapıldığı ve Bağdat Demiryolu hattının ulaştığı nokta olan Ankara istasyon binası olduğu zinhar yazılmaz.

Tabii yalnız Ankara özelinde yapılmaz bu haksızlıklar. Amasya Tamimi’nin hazırlandığı Saraydüzü Kışlası’nı 1898-1900 yıllarında Sultan Abdülhamid’in yaptırdığı da yazılmaz. Amasya Tamimi’nin hazırlandığı bina yıkılmış, bugünkü bina 2007 yılında yeniden yapılmıştır.

Ankara’ya dönersek demiryolunun Ankara’nın önce Milli Mücadele’nin karargâhı, arkasından Lozan’dan sonra ama Cumhuriyetten günler önce başkent ilan edilmesinde Sultan Abdülhamid’in bu vilayeti 567 kilometrelik demiryolu ağıyla İstanbul’a ve Konya, Eskişehir gibi Anadolu şehirlerine bağlatmasının oynadığı role dikkat çekmek istiyorum.

Bunu Kemalist bir kaynaktan teyid etmek gerekirse Prof. Dr. Bilal N. Şimşir’in Ankara… Ankara: Bir Başkentin Doğuşu (Bilgi: Ankara, 1988, s. 155 vd.) adlı kitaptan şu bilgileri aktarmak yeterli olacaktır (Sivas mı başkent olsun, Ankara mı? tartışması üzerine yazılıyor):

“İç ve dış politikayı izleyebilmek bakımından, Ankara, Sivas’tan daha elverişlidir. Çünkü İstanbul’a yakındır. Politik gelişmelerle ilgili haberlerin çoğu bu yönden, İstanbul yönünden gelir. Bunların Sivas’a ulaşması daha çok zaman alır. Telgraflar bile İstanbul’dan Ankara’ya geliyor, Ankara’dan Sivas’taki Heyet-i Temsiliye’ye iletiliyor. Mektuplar ve kuryeler ise Sivas’a daha geç ulaşıyor. Oysa Ankara’dan İstanbul’a doğrudan demiryolu var. Ankara’dan Aydın ve Kilikya cephesine de demiryolu bağlantısı varAnkara’nın Sivas’a belki en önemli üstünlüğü, daha elverişli bir yerde ve demiryolu üstünde bulunmasıdır.”

Kemalistlerin muteber kaynaklarından Mazhar Müfit Kansu da bize Ali Fuat (Cebesoy) Paşa’nın Milli Mücadele’nin merkezi olarak Seyitgazi veyahut Eskişehir’i teklif ettiğini, bunun için ise her iki mahallin de demiryolu (şimendifer) güzergâhı olmasını gerekçe gösterdiğini hatırlatıyor ki, yine aynı büyük kapıya çıkıyoruz: 

Sultan Abdülhamid’in yaptırdığı demiryolları İstiklal Savaşımızın merkezini belirlemede temel ölçü olmuştur. 

Hadise budur ve Ankara’nın önce Milli Mücadele’nin, ardından da Türkiye Cumhuriyeti’nin yönetim merkezi, yani başkenti olması 1918 Şubatının 10’unda Hakk’ın rahmetine kavuşan Sultanın bir hediyesi olarak hatırlanacaktır. 

Daha Sultanın Ankara’nın şehir planını çıkarttırdığını yazacaktım ama buraya sığdıramadım. Zaten nereye sığdırabiliyoruz ki merhum Sultanımızı. Onun için diyoruz ki:

“Seni ancak ebediyyetler eder istiâb”… 

 

Ankara başkentliğini Sultan Abdülhamid’e borçludur - Yeni Akit