Sık sık duyduğumuz laflardandır: Osmanlı’da bilim ve teknoloji alanında kimse yetişmemiştir. Buluş veya orijinal tasarım yapan kim var ki? Hep Batılılar yapmış, Osmanlı seyretmiş. Osmanlı işte böyle battı, estek köstek.
Bu lafları söyleyenlerin azıcık izzet-i nefisleri olsa kendi atalarına –velev ki böyle bir kabahatleri olmuş olsun- böylesine saldırgan, hatta tecavüzkâr bir tavır takınması hakikaten düşündürücüdür. Demek birileri senin babana, dedene saydıracak olsa mutlu olacak ve koluna girip sen ondan daha fazla hakaret edeceksin, öyle mi?
Bu hastalıklı ruh halini nasıl içimize soktular?
Bizi tarihimizi yapan büyüklerimizden nasıl olup da nefret ettirdiler?
Sanki başka bir tarihin mensubuymuşuz gibi kendimize hakaret etmenin normal olduğunu hangi mihraklar işleye işleye kabul ettirdiler?
Adeta beynimize ameliyat yapmışlar… Biz ‘biz’ değiliz de başkası imişiz gibi bakıyoruz yüzümüze. Öyle çarpık bir ayna koymuşlar ki önümüze sirklerde bulunan cinsten, kendimizi çarpık çurpuk göstermekten başka marifeti yok.
İşte böyle çarpık ve görüntüyü çarpıtıcı aynanın önünde oturmuş, yüzümüze bakıyoruz.
Aynada gördüğümüz suret ne kadar kendimiz olabilir?
Olamıyor tabiatıyla ve biz kendi yüzümüzde başkasının hikâyesini okuyoruz. Başkasının, yani Batı’nın bize anlattığı sahte bir hikâye bu.
İşte bunun içindir ki öz babamızın anlattığı hikâyeyi bulana kadar sürecek mücadelemiz. Üvey babaların anlattığı yalanlara paydos diyeceğiz hep beraber.
Merhum Prof. Dr. Fuat Sezgin’in sözlerini kulaklarımıza küpe olarak astıktan sonra kendimize ait unuttuğumuz bir hikâyeyi beraberce okumaya geçeceğiz. Şöyle yakınıyordu Fuat Sezgin Hoca:
“İşin ilginç tarafı, Müslümanların tarihte ne kadar büyük yerleri olduklarına önce Müslümanları inandıracaksın. Bu da işimizin ne kadar zor olduğunu gösteriyor.”
Bakalım biz inandırabilecek miyiz Sultan 2. Abdülhamid zamanında bir Osmanlı mühendisinin bir savaş gemisinin buhar makinesinin (bir nevi motorunun) tasarımını yapabildiğine?
Mühendis Paşa
Önce torunu Prof. Dr. Emre Dölen’in verdiği bilgilerden tanıyalım bu tasarımcı Paşamızı:
“Denizci bir aileden gelen, aslen bir ilişkisi olmamakla birlikte çok iyi İngilizce bilmesi sebebiyle “İngiliz Ahmed Paşa” olarak anılan Ahmed Besim Paşa, 8 Eylül 1850’de babası Miralay Şükrü Kaptan’ın gemisinin bulunduğu Girit’in Kandiye limanında doğmuş ve 1864 yılında Mekteb-i Bahriye’ye girmiştir. H. 1282’de (1865/66) Harbiye Sınıfı’na terfi ederek H. 1286’da (1869/70) da buhar (makine) kısmını üç “mühendis efendi”den birincisi ve üsteğmen olarak bitirmiştir. Aynı yıl, tersanenin İngiliz başmühendisi “Glasgow’daki Napier and Sons Şirketi’nin Türkiye mümessili Bay Alexander Shanks’ın yanına” yardımcı olarak atanmış ve “mühendishane tesisleri (engineering works) kurmakta, devlete ait tersane ve doklarda makine planları çizip imal etmekte onun yardımcısı olarak” çalışmıştır. 1876’da Shanks’ın ayrılması üzerine Başmühendis olarak tayin edilmiş ve 1909’da emekli olana kadar bu görevini sürdürmüştür. 1879’da yüzbaşı, 1887’de miralay (albay), 1897’de bahriye livası (tümamiral) ve 1906’da bahriye feriki (koramiral) olmuştur.”
Emre Dölen’e göre kendisinin mühendislikteki yerini bir mektubunda şöyle tanımlamaktaymış:
“Burada bir makine planı çizen -eğer kendime böyle diyebilirsem- ilk yerli ben oldum. Benim çizdiğim planlardan 120 tane makine yapıldı, planlarımdan birçoğu İngiliz teknik dergilerinde yayınlandı. Övünmek istemiyorum, fakat doğrusunu söylemek gerekirse, burada benim mesleğimde bana eşit olacak kimse yok. Bunun doğruluğundan kuşkulanılacak olunursa, Londra’daki Makine Mühendisleri Enstitüsü’nden benim 22 yıllık bir üye olduğum öğrenilebilir.”
Bakalım neler yapmış daha Sultan 2. Abdülhamid devrinde Londra’daki Makine Mühendisleri Enstitüsü’e üye olan ve planları İngilizlerin teknik dergilerinde yayınlanan mühendis Paşamız?
“Makine mühendisliğinin Türkiye’deki kurucusu sayılan Ahmed Besim Paşa 1887’de The Institution of Mechanical Engineering’e (Makine Mühendisleri Enstitüsü) üye olmuş, enstitünün yaz toplantılarına 1914 yılına kadar düzenli olarak katılmıştır. Buhar makinesine dair patentini aldığı bazı buluşları olduğu bilinmektedir. Çizdiği bazı buhar makinesi planları çeşitli yabancı dergilerde yayınlanmıştır. Mesela, Royal Navy (Kraliyet Donanması) Başmühendisi Sir A. J. Durston ile müşavere ederek 4050 tonluk tek pervaneli bir savaş gemisi için çizdiği dört silindirli ve 6500 HP (beygir) gücündeki makinenin planları The Mechanical World dergisine yayınlanmıştır. Daha sonra bu makine İstanbul Tersanesi’nde yapılarak gemiye takılmıştır. (Ahmed Paşa, “Single secrew engines for a Turkish war vessel”, The Mechanical World, 5 September 1902, s. 114-115.) (Emre Dölen, “XX. Yüzyıl başlarında ‘Boğaziçi Tüneli’ girişimi ve Ahmed Besim Paşa”, Çağını Yakalayan Osmanlı, eds., Ekmeleddin İhsanoğlu ve Mustafa Kaçar, IRCICA, İstanbul, 1995, s. 343-345.)
Boğaza tünel yapmaya kalkmış
Peki yanda The Mechanical World dergisindeki buhar makinesi planını gördüğünüz Ahmed Besim Paşa’nın bu çalışmasının detayları nelermiş?
“1902 yılında 4050 tonluk ve tek pervaneli bir Osmanlı savaş gemisi için, İngiliz Donanması Başmühendisi Sir A. J. Durston ile müşavere ederek çizdiği ve daha sonra İstanbul Tersanesi’nde yapılarak gemiye takılan buhar makinesi dört silindirli ve 6500 beygir gücündeki makine, dakikada 140 devir yaptıracak biçimde tasarlanmıştır. Yüksek basınç silindiri 90,5 cm, ara silindiri 145 cm ve düşük basınç silindirleri de 158 cm çapındadır.” (Emre Dölen, “Makine mühendisliği ve Bahriye Feriki Ahmed Besim Paşa”, Tanzimat’tan Cumhuruyet’e Türkiye Ansiklopedisi, cilt 2, s. 515-515.)
İngiliz İşçi Partisi’nin politikalarına yakınlık duyduğunu bildiğimiz Paşa’yı sosyalist ilan edenler mektuplarındaki fikirleri okuyunca hayal kırıklığına uğrayacaktır.
Ayrıca İstanbul boğazına “tünel” yapma çalışmalarına katılan, Üsküdar ve Kadıköy’e elektrikli tramvaylar getirilmesi ve buraların aydınlatılması ve yangın yerlerinin (Fatih civarı) imarı için girişimlerde bulunan Ahmed Besim Paşa’nın zamanının ötesinde bir zihniyetle çalıştığını görmek heyecan vericidir.
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/mustafa-armagan/alin-size-savas-gemisinin-buhar-makinesini-tasarlayan-bir-osmanli-muhendisi-43099.html