Türkiye’nin yakın tarihi neden adam olmaz, biliyor musunuz, farklı her girdiyi adeta “haram” sayma ve onu dolaşıma sokanları linç etme alışkanlığı, hatta fanatikliğinden.
Bir kere 1920’li ve 30’lu yıllar müthiş bir ilerleme ve kalkınma dönemi diye anlatılacak ya, bilmem şu kadar fabrika açıldı, bir de şimşek hızıyla okuma yazma öğretildi falan filan ama biri kalkar da 1938’de okuryazar oranının hâlâ yüzde 20›yi bile bulmadığı gerçeğini söyledi mi suratlar abuslaşır ve ‹sen ne demek istiyorsun birader› diye Kasımpaşa tiradları döşenilir hemen. Bu tarih bizi yani milleti değil, egemenleri ve elit bir zümreyi temsil ediyor sadece. 1923-2024. Tam 101 yıl oldu, hâlâ gerçek tarihe muhtacız velhasıl.
İşte size 1929-30›lu yıllardan ‹güncel› bir tarih gerçeği:
Millet o kadar ağır bir ekonomik bunalım yaşıyor ki -dünya ekonomik bunalımı da buna tuz biber ekmişti- gazetelerde uluorta kedi, köpek, hatta kurbağa eti yemenin caiz olduğuna dair doktorlardan fetvalar yayınlanıyor, kedi etinin bayağı lezzetli olduğu çarşaf çarşaf beyan ediliyordu.
Son posta gazetesinin 28 Ağustos 1937 tarihli nüshasına göz atmayın sakın, şu satırlardan başınız döner aksi halde:
“Bilirsiniz kediler striknin ile öldürülür, bunun da gramı 7 kuruştur, bunun 1 gramı ile 2 bine yakın kedi öldürmeniz mümkündür fakat o takdirde kedilere şırınga edilecek zehrin miktarı gayet az olur, bu yüzden zavallı kediler kolay kolay ölmez uzun bir süre can çekişirler..”
Aman Yarabbi. Şimdiki hayvanseverler o tarihte yaşamış olsaydı gıklarını çıkarabilir miydi onbinlerce köpek ve kedinin zehirlenerek itlafına?
İşte böyle bir dönemde yaşanan ateşli kedi eti yenilir mi tartışmasından satırlar.
Avrupa’da kedi yerler, biz de yiyelim
İşte o günlerdeki gazetelerden bir haber (aynen aktarıyorum):
“Kedi eti yenir!
Avrupa’da kediyi yerler, bunun içindir ki bu memleketlerde serseri kediye rast gelmek güçtür. Kedinin eti ufak bir farkla tavşan etine benzer, yenilmesinde bir mahzuru fenni (bilimsel sakınca) yoktur.”
Güzel, fetva hem de bilimselinden. Daha ne istenir?
Peki, başka neler varmış gazetelerin gündeminde? Görelim mi?
(1)
1929 yılında ‘ciddi’ gazetelerimizin içine düştüğü fikir sefaleti…
Kedi eti mi yenilmeliymiş eşek eti mi?
Malum, halk fakir, et met alabildiği yok, fikir adamlarımız çare üretiyor(!).
Milliyet, 2 Eylül 1929
Başka parlak fikirler de beyan ediliyor ki evlere şenlik.
(2)
Ciddi ciddi kafa yormuşlar.
“Kedi eti yenir mi?”
Harf inkılabından sonra yerlerde sürünen tirajları yükseltme numaraları…
Gazeteler satılmayınca halkın ilgisini çekecek sudan şeylerle ilgi çekmeye çalışmışlar.
(3)
Bir bu eksikti!
Şimdi de kurbağa eti mi daha lezzetli, kedi eti mi? tartışması başlamış.
Et zaten arslanın ağzında.
Milletin muhabbetten dahi ağzı sulanıyor olmalı.
(4)
Tek Parti döneminden garip manzaralar
“Kedi eti yenebilir” fetvasını veren profesör Santuru ile Hayvanları Himaye Cemiyeti baş veterineri Sarango köpek eti yenilmesini tavsiye ediyorlar!
Sebep ise etin pahalı olması.
Akşam, 24 Ocak 1936
(5)
1930’lu yıllarda kedi eti yeme derdinde olan Türk basınından bir numune:
Neden kedi eti yiyelim?
Çünkü sokaklarda sahipsiz kedi kaynıyor. Et fiyatları da pahalı, mesela Avrupa’da hiç serseri kedi yokmuş, neden? Çünkü Avrupa kedileri yermiş, biz de yiyelim diyor gazete.
Lord Curzon’un torunu
Geçen Çarşamba günü yeniakit.com.tr’de çıkan yazımda 1993 yılında Lozan Barış Antlaşması’nın 70. yıldönümü kutlamalarına İngiltere Dışişleri Bakanı Lord Curzon’un torununun davet edildiğini yazmış ama görsel kullanma imkanımız olmadığı için yukarıdaki fotoğrafı yayınlamamıştık.
Fotoğraf Lord Curzon’ın torunu ile İsmet İnönü’nün oğlu Erdal İnönü ile kızı Özden Toker’ in ve Lozan’da İngiltere adına imzası bulunan Sir Horace Rumbold’ın torunu Sir Henry Rumbold’ın mutlu yanlarına şahit ediyor bizi!
Belgesiz konuşmadığımızın bir başka delili de bu fotoğraftır. Altındaki yazı da aynen şöyledir:
İnönü’nün Lozan turu
Devlet Bakanı ve Başbakan Yardımcı Erdal İnönü, dün yoğun bir Lozan programı yaşadı. Meclis’te Lozan anlaşmasının 70. yıldönümü kutlama törenlerine katılan İnönü, öğleden sonra Devlet Konukevi’ne gitti. Lozan Antlaşması’nı Türkiye adına imzalayan İsmet İnönü’nün çocukları Erdal İnönü ve Özden Toker, İngiltere adına imza koyan Lord Curzon’un torunu Lord Ravensdale ve Horace Rumbold’un torunu Sir Henry Rumbold ile biraraya geldi (üstte). İnönü, akşamüstü de CHP’nin düzenlediği programa katılarak İsmet İnönü’nün Lozan Anlaşma’sını imzalanmasının ardından TBMM’de yaptığı konuşma metnini okudu. CHP lideri Baykal, programın bitiminde İnönü’yü kapıya kadar uğurladı. Lozan Anlaşmasının imzalanışının 70. yılı akşamda Özden Toker ve Erdal İnönü’nün Pembe Köşk’te verdiği bir resepsiyon ile kutlandı. Resepsiyona Başbakan Çiller katılırken, Cumhurbaşkanı Süleyman Demirel dişiyle ilgili bir problem nedeniyle gelemedi. Resepsiyona ev sahipliği yapan Erdal İnönü, babasının eşyalarından ve savaş araç gereçlerinden oluşan Pembe Köşkü Başbakan Tansu Çiller’e gezdirdi. Çiller, Köşkü gezerken İnönü’ye “Burayı gezmek insana huzur veriyor” dedi. Resepsiyona, Genelkurmay Başkanı ile bazı bakanlar ve yabancı konuklar ile çok sayıda davetli katıldı. Resepsiyona gelemeyen Dışişleri Bakanı Çetin’in ise yüksek ateşle evde yattığı öğrenildi. Milliyet, 25 Temmuz 1993
1930’larda et pahalılanınca kedi eti yenilebileceği fetvası verilmiş - Yeni Akit