Fenerbahçe dün kendi stadında Galatasaray karşısında perişan oldu ya, Fenerliler sosyal medyada Yusuf Fahir Baba hakkında akıl almaz sözler ediyorlar...
Yusuf Fahir Baba’nın kim olduğunu ve Şükrü Saracoğlu Stadı ile alâkasını daha önce yazmıştım, kısaca hatırlatayım:
1891’de İstanbul’da doğdu. Üsküdarlı bir şeyh ailesine mensuptu. Fransız okulunu bitirdi, gençliğinde İttihad Terakki’ye meyletti ve işgal yıllarının İstanbul’unda Kuvâ-yı Milliye için çalışan gizli “Karakol Teşkilâtı”nda görev aldı….
Yusuf Fahir Baba, İstanbul’un önde gelen Bektaşî babalarından idi ve Kuşdili Çayırı’nda, şimdi Şükrü Saracoğlu stadının çok yakınında bulunan, Celvetîliğin Hâşim Baba kolundan gelen Abdülbaki Efendi Tekkesi’nde uzun seneler şeyhlik yaptı. Cumhuriyet devrinde “Ataer” soyadını aldı ve 1967’de yine İstanbul’da vefat etti.
Fransız okuluna devam ettiği senelerde Fenerbahçe’deki çayırda oynanan futbola merak sarmıştı. İsmi önceleri “Black Stockings” yani “Siyah Çoraplar”, daha sonra da “Fenerbahçe” olan ve o yıllarda henüz klüp kimliği taşımayan toplulukta oynamaya başlamış, Birinci Dünya Savaşı’nda askere alınıp Çanakkale cephesindeki bir mitralyöz bölüğüne gönderilince futbola mecburen veda etmiş ama hep Fenerli kalmıştı.
Eskiden tekke olan evi, Fenerbahçe stadının hemen yanıbaşında idi… Geniş bir bahçesi ve bahçesinde “hâmûşân”ı, yani mezarlığı olan tekke-ev 1950’lerin ortalarında artık oturulamaz hâle gelince yıktırılıp yerine dört katlı bir apartman yaptırıldı.
Yusuf Fahir Baba, bu apartmanın üst katında yaşıyordu...
Şükrü Saracoğlu stadı sonraki senelerde genişletilirken, tekkenin geniş bahçesinin bir bölümü de alınıp stadyuma dahil edildi!
Meselenin önemli tarafı işte burada, yani stadın çok küçük de olsa bir bölümünün kendisi de eski bir futbolcu olan bu renkli şeyhin mekânı olmasında idi ve Yusuf Fahir Baba, stadı himayesine almıştı.
Birkaç sene önce bunları yazmış ve Fenerliler’i uyarıp “Bu manevî büyüklerine bir saygısızlıkta bulunmadıkları müddetçe Fenerbahçe’nin koruma kalkanını Galatasaray’ın delmesi mümkün değildir” demiştim...
“YAPMAYIN, ETMEYİN” DEDİM AMA DİNLEMEDİLER!
Ama, uyarım boşa gitti, Fenerliler ciddiyeti ile bilinen bu manevî babalarına gereken hürmeti göstermediler ve onu eğlence mevzuu yapmaya başladılar! Stadda “En büyük baba Yusuf Fahir Baba” diye posterler açıldı, “Yusuf Fahir Baba Online!” gibisinden hatırasını ayaklar altına alan ucuz ifadeleri pervasızca kullandılar, bunlar kâfi gelmiyormuş gibi sosyal medyada Baba Hazretleri’ni tiye alan mesajlar yayınladılar...
2021 Şubat’ında Galatasaray’ın karşısında 3-1’lik bir âfete uğramalarının ardından Fenerliler’i tekrar uyarmış, “Baba’nın ruhaniyetinden özür dileyin, ismini bundan böyle derin bir hürmetle yâdedin ve adını sosyal medyadaki vıcık vıcık sitelerden derhal temizleyin, yoksa başınıza daha büyük musibetler yağacak” diye yazmıştım ama Fenerliler’e bir türlü anlatamadım, hatâlarına devam edip Yusuf Fahir Baba’yı eğlence mevzuu yapmaktan vazgeçmediler!
Ve netice: 3-0! Baba Hazretleri, Şükrü Saracoğlu’nu Ali Sami Yen’e çevirdi!
Şimdi yeniden ve son defa olması ümidi ile hatırlatayım: Fenerbahçe, Yusuf Fahir Baba’nın gazabına uğramıştır, Baba’nın ruhaniyetinden mutlaka özür dilemelidir ama özür öyle “Biz ettik, sen etme”, “Senden büyük Baba yok!” yahut “Baba, sorry”, gibisinden ucuz sözlerle dilenmez! Baba Hazretleri’nin gönlünü alabilmek için Nasuh tevbesi çektikten sonra mensubu olduğu yolun edep kaidelerine göre hareket etmeleri, Şükrü Saracoğlu stadında gülbang çekmeleri, klüp yöneticilerinin mengûş takıp cimcime giymeleri, dört kapı ve kırk makam dolaşmaları, kurban tığlamaları ve daha dünya kadar ritüeli eksiksiz şekilde yerine getirmeleri şarttır.
Eğer bütün bunlar kâfi gelmezse, Yusuf Fahir Baba’nın Bektaşi şeyhliği alâmetlerinden olan, bende bulunan ve Fenerbahçeliler’e sevabına kullandırabileceğim teslim taşlarını huşû içerisinde öpüp başlarına koymaları, su dolu bardağa atıp o suyu içmeleri, hattâ gerekirse taşların batırılıp çıkartılacağı tanker dolusu suyu şişeleyip müsabaka öncesinde taraftara dağıtmaları, artanını sahaya serpmeleri, hattâ son zamanların modasına uyup enselerine taşların dövmelerini yaptırmaları gerekir.
Bu söylediklerimi sakın ola ki ciddiye almamazlık etmeyin... Şükrü Saracoğlu’nun Galatasaray ile oynanan her maçtan sonra Ali Sami Yen hâlini almasını önlemenin tek yolu bunlardır ve Fenerliler manevî büyükleri Yusuf Fahir Baba’ya karşı saygısızlığa devam ettikleri takdirde bundan sonra 3-0 değil, 30-0’lık felâkete bile uğrarlar!