"Şimdi oldukça şiddetli bir protesto düzenleyeceğim ancak Filistinlilerin işgalcilerinin elinde yaşadıkları karşısında benim eylemim çok da büyük bir şey değil."
26 Şubat 2024 sabahı şok edici bir haber hepimizin önüne düştü. Haber, İsrail’in Amerika Birleşik Devletleri Büyükelçiliği önünde 25 yaşındaki bir Amerikan askerinin Filistin için kendisini ateşe verdiği şeklindeydi.
Çok geçmeden olay ile ilgili görüntüler de hızlı bir şekilde önümüze düşmeye başladı. Olayın kendisi gerçekten şok ediciydi. Bir asker üzerine benzin döküyor, kendisini ateşe veriyor ve nefesi kesilene kadar “Özgür Filistin” diye haykırıyordu.
Aktif görevde olan bir savaş pilotunu kendi ifadesiyle “şiddetli bir eyleme” iten şey neydi? Bu soru 7 Ekim’den beridir çaresizce canlı yayında bir soykırımı izlemek zorunda kalanlar için bir sır değildi elbette.
Aaorun Bushnnel’in de bu acımasız soykırıma karşı ne yapabilirim diye bir cevap aradığını sosyal medya hesaplarından yaptığı paylaşımdan da görmek mümkündü.
Bushnnel, görkemli eyleminden önce kendisine ait sosyal medya hesaplarından şu şekilde bir paylaşım yapmış:
“Birçoğumuz ‘Kölelik döneminde yaşıyor olsaydım ne yapardım? Ya da Güneydeki Jim Crow döneminde yaşasaydım, aparteheid altında olsaydım ya da ülkem soykırım yapıyor olsaydı ne yapardım?’ diye sormayı severiz.
Şu anda tam olarak böyle bir ortamda yaşıyoruz.”
Evet, insanlık onurunu taşıyan herkes gibi Aaron Bushnnel de çaresizliğini aşmanın arayışlarına girmiş. Adaletsizliğin ve zulmün karanlığa gömdüğü dünyayı kendi bedenini ateşe vererek aydınlatmaya çalışmış.
Türkiye’de Aaron Bushnnel’in “feda eylemi” her ne kadar Rachael Corrie’yi akla getirse de aslında Bushnnel’in eylemi 2 Kasım 1965’te ABD Savunma Bakanlığı Pentagon önünde kendisini ateşe veren Norman Morrison ile benzerliğin ötesinde aynılığa işaret etmektedir.
32 yaşında kendisini ateşe veren Norman Morrison dindar, kıt kanaat geçinen, insanlarla arası iyi sıradan bir Amerikalıydı. Onu çaresizlikten kendisini yakmaya iten şey ise Amerika’nın Vietnam işgaliydi.
O da tıpkı Bushnnel gibi ülkesinin kendilerinden binlerce kilometre uzakta olan Vietnam’da olup bitenlere dayanamıyordu. Bir aktivisti. Savaşa karşı birçok eyleme katılmıştı.
O dönemde Vietnam, komünist ve kapitalist emperyalistlerin savaş alanı olmuş; ABD’de bu vahşette doğrudan katılarak bir yandan kimyasal silahlar kullanıyor, sivilleri öldürüyor, toplu infazlara imza atmaktan geri durmuyordu.
Bu barbarlığa karşı Amerika’da da tıpkı şu anda Filistin için olduğu gibi onbinlerin katıldığı protestolar yapılsa da bu Amerika’yı durdurmuyordu. Morrison da o eylemcilerden birisiydi.
32 yaşındaki Morrison 2 Kasım 1965’te bu adaletsizliğe karşı yaşadığı çaresizliğe bir cevap olarak oldukça dramatik bir eyleme karar verdi.
Baltimore’da yaşayan Norman Morrison, kiraladığı bir araç ile 70 km uzaktaki Washington DC’de bulunan Pentagon’a doğru yola çıktığında eşinin de bu eylem planında haberi yoktu.
Yolda kısa bir mola verdiğinde eşine bir veda mektubu yazdı. Arabada yalnız değildi. 9 günlük kızı Emily de onun yanındaydı.
Pentagon önünde üzerine gaz yağı dökerek ülkesinin işgalci ve savaş suçlarıyla dolu tutumunu protesto etmek için kendisini ateşe verdi. Kızı Emily o an kucağındaydı. Kızını öteye fırlattı.
Tanıklar onu saran ateşin 4 metreye kadar yükseldiğini ifade ettiler. O sırada görevi bitip eve gitmeye hazırlanan kimi askerler onu söndürmeye çalışsalar da vücudunun %70’i ağır şekilde yanmıştı. Kaldırıldığı hastanede hayata gözlerini yummuştu.
Morrison için o dönem ailesi ve dostları onun ölümünü şu şekilde duyurdular:
“Norman Morrison yaşamını Vietnam’da yitip giden ve acı çeken hayatlara dikkat çekmek için feda etti.
Hükümetin Vietnam Savaşı’ndaki yoğun askeri varlığını protesto ediyordu.
O, ABD’de yaşayan bütün yurttaşların ülkede olup bitenlerle ilgili görüş beyan etmeleri gerektiğine inanıyordu.”
Bu trajik olay ile gündeme gelen Rachel Corrie şöyle seslenmişti:
"...Oraya geldiğimde deli saçması şeyler söylersem ya da İsrail ordusu beyazları vurmama konusundaki ırkçı eğilimlerinden vazgeçip bir şey yaparsa şu yargıya varmakta hiç tereddüt etmeyin: Dolaylı olarak desteklediğim ve hükümetimin başlıca sorumlusu olduğu bir soykırımın göbeğindeyim."
Yaklaşık bir asırdır devam eden ve 7 Ekim’den beridir de başta ABD olmak üzere Batının açık desteği ile artık canlı yayınlanan bir soykırıma dönüşen Filistin’de ‘yitip giden ve acı çeken hayatlara’ dikkat çekmek isteyen; bu acımasız işgale karşı çaresizce bedenini ateşe veren Aaoron Bushnell, insanlığın içinde olduğu çaresizliğin fotoğrafını da çekip öyle gitti.
Şüphesiz bu “feda eylemi”, “Küresel İntifada” tarihinin, insanlık ailesinin görkemli tarihinde hak ettiği yerde olacaktır.
Kaynak: Norman Morrison’dan Aaron Bushnnel’e soykırıma karşı ateşten bedenler - MURAT AYAR