En şiddetli anında imdadımıza yetişmemiş olsa da yine de yangınların tam olarak sönmesinde yağmur son noktayı koymuştur. Tabi, ne zaman ve nereye yağmur yağacağı işine biz karışmıyoruz.
Fakat dikkat ettiniz mi, yağmur yanmakta olan ağaçlardan önce şırıl şırıl hepimizin yüreğinin üzerine dökülmüş, gözlerimize ve gönüllerimize yağmıştır.
Çünkü yağmur bir su olmaktan öte rahmettir. Hatta insanımız yağmurdan ziyade ona “rahmet” der, “rahmet yağıyor” der. Unutmayınız, “yağmur yağıyor” demekle “rahmet yağıyor” demek arasında dağlar kadar fark vardır.
Biliyor musunuz, su sadece yangınları değil bütün ateşleri söndürür. İçtiğimizde sadece su ihtiyacımızı gidermekle kalmaz hararetimizi de alır.
Bedenimizin hararetiyle birlikte alacağımız bir abdestle kızgınlığımızı, öfkemizi de söndürürüz.
Ve bu şekilde farkında olmadan nice yangınlarımızı soğuk suyla aldığımız bir abdestle söndürmüş oluruz.
Ateşten yaratılmış şeytandan korunmanın yollarından birisi de abdest almaktır.
Gelelim göz yaşına. Miktarı çok az olsa da insanoğlunun gözlerinden dökülen yaş vadileri dolduran yağmurlar kadar etkindir.
“Allah için dökülen göz yaşı” dendiğinde orada bir duracaksınız. Çünkü bir insan Allah’a samimi gözyaşından daha büyük bir şey sunamaz. Hiç bir şey tenhalarda dökülen göz yaşı kadar Allah’ın rahmetini coşturamaz.
Zaten samimiyetle dökülen göz yaşı demek ihlas demektir ve ihlaslı kulların şeytanın kapsam alanının dışında kaldığını Kitabımızdan öğreniyoruz.
Ve cehennemi söndürebilecek tek şey de samimi gözyaşıdır.
Rabbim hem yerimizi yurdumuzu, vadilerimizi susuz, yağmursuz bırakmasın, hem de gözlerimizi yağmursuz bırakmasın, bizlere Kendisi için samimi yaşlar akıtacak gözler nasip eylesin.
Unutmayalım ki gözlerdeki kuraklık vadilerdeki kuraklıktan çok daha tehlikeli ve kavurucudur. Ağlamayan bir göze sahip olmaktan Allah’a sığınmalıyız.
Kaynak / doğruhaber.com.tr