Ordu savaşa gidiyordu fakat orduyu uğurlayacak ve son talimatları verecek olan Halife Hz. Ömer bir türlü çıkıp gelmemişti, galiba birisiyle konuşmaya dalmıştı. Komutanlardan birisi döndü geldi ve onu buldu, ihtiyar bir kadın konuşuyor Ömer de onu dikkatle dinliyordu. Komutan şaşkınlığını gizleyemedi:
“Ey müminlerin emiri, ordu sizi bekliyor, siz ise bir ihtiyar kadını dinleyip duruyorsunuz!” dedi. Hz. Ömer komutana döndü;
Vallahi bu şekilde sabaha kadar konuşsaydı onu dinlerdim. Kim bu kadın biliyor musun? Allah’ın kendisini dinlediği kadındır!” dedi
Evet, o kadın Havle binti Salebe idi,
“Kocası hakkında seninle tartışan ve Allah’a yakınan kadının sözünü Allah işitmiştir. Allah sizin karşılıklı konuşmanızı işitiyordu. Çünkü Allah her şeyi işitmekte ve görmektedir.”(58/1)
Nasıl bir şeydir Allah (cc) tarafından dinlenmek, sonra bunun farkında olmak?
Diyorum ki Ramazan hakkında sözü uzatmaya hiç gerek yok; Ramazan, oruç samimiyettir, insanın Rabbiyle beraber olmasıdır ve bir de bunun farkında olmasıdır.
“Semiallahü limen hamideh – Allah kendisine hamd edeni işitti” aslında her birimizin Havle b. Salebe olduğunu haber vermiyor mu?
Bırakınız duamızı, zikrimizi, Rabbimiz şu anda ağız kokumuzdan bile yakinen haberdardır ve O’nun katında misk kokusu gibidir.
Hadisi şeriflerden öğreniyoruz ki Allah Teala hiç kimseyi Kur’an okurken dinlediği gibi dinlememiştir.
Hiç olmazsa bir Ramazan boyunca bunun farkında olabilmemiz ne büyük bir mutluluktur.
Ne acı bir şey, ne korkunç bir nasipsizlik Ramazandan habersiz olmak, oruçtan habersiz olmak ve Allah’tan habersiz olmak.
Ramazan bize geldi, Kur’an bize indi, sanki bir daha indi.
Biz Ramazanla mutluyuz, hem öyle bir mutluyuz ki.
İftarıımızla, sahurumuzla, teravihlerimizle mutlu olduğumuz gibi, kuruyan dudaklarımızla, kısılan seslerimizle, bükülen boynumuzla, feri sönen bakışlarımızla da ayrıca mutluyuz.
Ah bir bilselerdi nasipsizler.
Kaynak / https://dogruhaber.com.tr/