Yıllar önceydi, "Hocam, yurtta kalmak istemiyorum, çünkü burası Müslümanca yaşayabilmek için hiç de iyi bir yer değil, benim gibi düşünen, hatta namaz kılan hiç kimse yok, ruhum sıkılıyor. Bizim kardeşlerin kaldığı bir ev var, oraya çıkmak istiyorum, bir de senin görüşünü almak istemiştim" dedi. Halbuki kendisi baştan sona enerji dolu bir gençti, şaşırmıştım onun bu düşüncesine.
"İyice düşün, senin orayı terk etmen şeytan için bir zafer olmaz mı? Kendine güvenmiyor musun, korkuyor musun kendinden? Senin ayrılmak istediğin yer, dava sahiplerinin içine dalmak istedikleri, her türlü davanın hammaddesi olan yüzlerce gencin bulunduğu bir yer değil mi? Sen nasıl terk edersin orayı?" demiştim.
Eve çıkma düşüncesinden vazgeçti. Çok kısa bir zamanda kaldığı yurdun dengelerini değiştirdi, aynı etkinliğini fakültesinde de gösterdi.
Müslümanların İslam’ı daha iyi yaşama adına kendilerini toplumdan tecrit etmelerine, ayrı ayrı mahalle oluşturma arzularına, ayrı ayrı sitelerde veya binalarda toplanmalarına, ayrı ayrı okullar açmalarına bir türlü akıl erdiremedim.
Şu garabete bakın ki, Asrı Saadette böyle bir şeyi müşrikler istemişler ve yapmışlardı. Müslümanları ve Haşimoğullarını bir mahalleye toplayıp kendilerinden uzaklaştırmışlar ve her yönden ambargoya tabi tutmuşlardı. Bazılarımız bu ambargonun ekonomik ağırlığına dikkat çekseler de, müşriklerin asıl gayesi Müslümanlarla irtibatı kesmekti. Çünkü baştan sona enerji dolu olan bu Müslümanlar karşılaştığı, konuştuğu herkesi etkiliyor ve Müslüman yapıyorlardı.
Fakat bugün aynı şeyi Müslümanlar kendi kendilerine uyguluyorlar. Bütün alanları terk etmeyi bir türlü kabullenemiyorum. Siz kendi kabuğunuza çekilivereceksiniz, bütün okulları, bütün yurtları, bütün sokakları, bütün mahalleleri şuurlu Müslümandan mahrum edeceksiniz, sonra da, çekildiğiniz kabuğunuz içinde Müslümanlığı daha iyi yaşadığınıza inanacaksınız.
Bu açıdan baktığımızda ben şahsen iltica yoluyla olsun, iş ve öğrenim vesilesiyle olsun, daha bir çok sebeple Batı dünyasına karışan Müslümanlar adına hiç endişe etmiyorum, korkmuyorum.
Çünkü onlar her şeye rağmen erimeyeceklerdir. Hem bu konuda asıl korkan Batının kendisi değil mi?
Gerçi birtakım sosyologlar batının en büyük özelliğinin gelenleri eritmek olduğunu söyleseler de artık Batınını dışarıdan gelenleri eritme özelliklerini kaybettiği görülmektedir. Salgılayacak asiti tükenmiştir. Bundan sonra olsa olsa kendisi dönüşecektir. Zaten bundan dolayı panik yaşamaktadır.
Bu duygu ve düşüncelerle Cuma hepimiz için mübarek olsun!
https://dogruhaber.com.tr/yazar/mehmed-goktas/24398-kufrun-icinde-erime-korkusu/