“Farkında mısın dostum, öndeki araç ani bir fren yapsa kurtarma şansın hiç yok!” dedi. Adam birden irkildi, kendine geldi; “gerçekten doğru söylüyorsun” dedi ve süratini yavaşlattı. Sonra kendisi de bir şey ilave etti buna, kaldırımda yürüyenlere işaret etti; “Mesela şu adamlardan biri aniden önüme atlasa da aynı şey, kurtarma şansım hiç yok!” dedi.
Çay içtikleri parkta birkaç noktaya işaret ederek “farkında mısın dostum, kameralarla izleniyoruz, hatta dinleniyoruz!” dedi. Baktı ve o da fark etti kameraları. Gerçi zamanımızda mobese kayıtları çok olağandı; ama önemli olan bir şeyin farkında olmaktı.
Bu defa da; “Farkında mısın dostum, burada bu kadar eğlenmemeliydik” dedi. Gerçekten de biraz fazla kalmışlardı, dostunun bu uyarısıyla dalgınlığından uyandı ve hemen toparlanıp oradan ayrıldılar.
“Farkında mısın dostum, şu lokantada yediklerimizin yerine bir kilo et alıp evimize götürseydik beş kişilik ailemiz için güzel bir ziyafet olurdu!” dedi. Birden ailesi gözünün önünde canlandı adamın, sanki o anda sofranın etrafında hem yiyor hem gülüşüyorlardı. “Keşke öyle yapsaydım” diye içinden geçirdi.
Yakınından geçtikleri caminin avlusunda bir tabut bekliyordu, hemen yanı başındaki tahtada ölen kişinin ismi ve doğum tarihi yazılıydı; dostu o tarihe işaret etti ve
“Farkında mısın dostum, bizim devreden?” dedi. Birden irkildi, gerçekten de ölen o kişiyle doğum tarihleri aynıydı. Genellikle askerlik için kullanılan bu kelimeyle şu anda ölümle burun buruna gelmiş gibi oldu.
İyi bir dostla beraber olmanın ne anlama geldiğini çözmeye çalıştı bugün. Fakat iyi bir dostla beraberlik bir yana “Farkında mısın?” sorusu bütün bir benliğini kaplamıştı.
Bir şeylerin farkında olmak bambaşka bir şey olmalıydı. Ayrılmadan önce bugün dostunun kendisine sıkça tekrarladığı bu “farkında mısın?” sorusunu mırıldandı:
“Peki, sen olmadığın zaman bana kim hatırlatacak bu ‘farkında mısın’ sorusunu?” dedi, o da cevap olarak;
“Farkında mısın demek, bir şeylerin farkında olmak, bizim zannettiğimizden çok daha hayati bir anlama sahip. Dip diri olmak demektir, hayatı en verimli ve en doğru bir şekilde değerlendirmek, hayatı milim milim saniye saniye yaşamaktır.
“Hem bundan sonra benim olmama gerek yok. Eğer sen Allah’tan hakkıyla sakınırsanız, Allah sizde bir Furkan yaratır, bu bir ayettir, bir kanundur bu. Artık kendi kendine “farkında mısın” diye otomatik olarak sorarsın.”
“Sana bir şey tavsiye edeyim; “farkında mısın” sorusunu daha önemli yerlerde sormalısın kendine. Mesela seccadenin başına vardığında;
“Farkında mısın, şu anda kimin huzurunda dikiliyorsun?”
“Farkında mısın, şu anda Rabbin seni izliyor, görüyor, hem de bütün yarattıklarını bir tarafa bırakmış da sadece seni izliyor, seni dinliyor gibi!”
Kaynak / dogruhaber.com.tr