Biliyor musunuz, Musa Aleyhisselam ile birlikte aynı anda aynı yerde bir Musa daha vardır, Samiri’nin ismi de Musa’dır. Hani Hz. Musa Rabbiyle buluşmak üzere Tûr’a çıktığında İsrailoğulları için altından bir buzağı heykeli yapmıştı da “İşte bu sizin de Musa’nın da ilahıdır, fakat o (bunu) unuttu” demişlerdi. (Bu olay Tâhâ Suresi 85-98 ayetlerinde anlatılır.)
İşte Samiri bu adamın lakabıdır, ismi Musa’dır. İlginç olan bir başka şey, Musa Aleyhisselam ile aynı zamanda yaşamış, İsrailoğullarından dünyaya gelen erkek çocukların Firavunun emri üzerine öldürüldüğü dönem.
Hani annesi Musa Aleyhisselamı bir sepete koyarak Nil nehrine bırakmış, Firavunun esi almış, o andan itibaren Firavunun sarayında büyümüştü ya…
İşte öteki Musa’yı da Firavundan korumak için babası bir mağaraya bırakmıştı ve rivayete göre onu da Cebrail Aleyhisselam bakıp büyütmüştü.
Cebrail’in bakıp büyütmesinin keyfiyeti nedir, Tâhâ Suresinde Samiri’nin “ben onların göremediğini gördüm, rasûlün izinden bir koçam aldım attım” dediği rasûl Cebrail midir, Hz. Musa mıdır, işin ihtilaflı kısmına girmiyoruz, merak edenler tefsirlere gidebilir.
Biz bir gerçeğin altını bir daha çiziyoruz; Hani Müslümanlar olarak sıkça dile getirdiğimiz bir gerçek; Musalar Firavunun kucağında da yetişir.
Şimdi buna bir ilavede daha bulunuyoruz; Cebrailin kucağında yetişen Samiriler. Arapça bir beyitte şair bunu şöyle dile getirmiş;
Femûsallezi rabbâhü cibriyle fehüve kâfirun
Femüsallezî rabbâhü firvanü fehüve murselün; bir Musa ki onu Cibril büyütüp baktı, o kâfir oldu, Bir Musa ki onu Firavun büyüttü baktı, o da rasûl oldu.
Biz niye anlattık bu olayı? Hidayet Allah’tandır gerçeğini bir daha tekrar etmek için. Bir de şunun için;
“Sen sevdiğini hidayete erdiremezsin, ancak Allah istediğini hidayete erdirir...”(Kasas 56) ilahi kanununu biliyoruz ya. Yani çok arzu ettiği halde Allah Teala dilemediği müddetçe Peygamber Aleyhisselam’ın başta amcası olmak üzere kimseyi hidayete erdiremeyeceğini biliyorduk ya...
Şimdi buna bir de Cebrail Aleyhisselam’ı ekleyelim. Sadece Peygamber Aleyhisselam değil, Cebrail de öyle, o da istediğini hidayete erdiremez.
Gelelim meselenin asıl püf noktasına; nedense işin bu yönü fazla dikkat çekmemiş. Bildiğiniz gibi Hz. Musa, Samiri’nin altından buzağısını parçalamış, yakıp külünü denize atmıştı ya...
Şurası bilinmelidir ki bir toplum Allah’ı bırakıp da taptığı putunu somut bir şekilde parçalayıp yakarak küllerini denize savurmadığı müddetçe Allah ile asla barışamaz, Allah’ın gazabından asla kurtulamaz.
Kaynak / https://dogruhaber.com.tr/