Haftaya, şehidimiz Yahya Sinvar’ın acısını yüzde bir oranında da olsa azaltacak bir haberle başladık elhamdü-
lillah. Bizim en iyimize karşılık onların en kötülerinden biri cehennemin dibini boyladı.
Katil, terörist başı, İslam’ın ve Türkiye’nin azılı düşmanı, kendini mesih, mehdi zannedecek kadar akıl hastası, Amerikan köpeği Fethullah Gülen geberdi sonunda. Yurdu cehennem, azığı ateş, gördüğü tek karşılık azap olsun. Öyle azap çeksin ki Ebu Cehil bile bu domuzu cehennemde gördüğünde “Bana da sana yaptıklarından biraz fazlasını yapıyorlar. Sen ne büyük bir nesebi gayrısahih olmalısın ki benim çukurumun hemen yanına kazdılar senin çukurunu” desin. Halil Kantarcı, Mustafa Cambaz, Erol Olçak ve bu domuzun canını yakıp kanına girdiği cümle cennet erleri oturdukları köşklerden bunu temaşa edip “Ya, işte böyle. Allah’ın adaleti yok zannettin ama görüyorsun ki O Kadir-i Mutlaktır, din gününün sahibidir, yaratan, mükafatlandıran, azap verendir” desinler. Hep gülümsüyorlardır zaten ama bir kez daha gülümsesinler. Halil’in, “Şöyle güzel bir şey olsa da hep bir ağızdan kuvvetli bir Tekbir getirsek” dediğini hatırlayıp “Allahuekber velillahilhamd” diye inletsinler cenneti: Allahuekber velillahilhamd!
Bu, burada hep dursun. Öyle dursun ki mutsuzluk hissettiğimde gelip gelip bu satırları okuyayım ve “Allah’ı zalimlerin yapıp ettiklerinden habersiz mi zannedersin?” ayet-i kerimesini hatırıma getirip moralimi düzelteyim.
Unutmadan… Bu domuzun dost ve sevenlerinin başı hiç sağalmasın. Allah bunlara her gün öyle acılar yaşatsın ki her gün unutsunlar bir önceki gün yaşadıkları acıları. O büyük azaba duçar olmak üzere bu domuzun yanına sürülecekleri güne kadar burunları sürtülsün, elleri kurusun.
Ve bir hatırlatma daha. Müslümanlar! Bu domuzun ölümü şerefine sadaka veriniz. Çocukları, bilhassa yetimleri sevindiriniz. Allah’a “zalimlerin sonunu bize bir kez daha hatırlattığı” için şükrediniz.
Ve asla unutmayınız ki “Ölen domuz imiş, deccaller ölmez.”
Bu deccal öldü diye sanmayınız ki pusuda bekleyen onlarca deccal ve deccal taslağı yok. Çünkü âdetullah gereği deccaller ölmez, sadece biçim değiştirirler. Eğer bu deccal öldüğünde dünyada başka deccal kalmaz zannederseniz Allah, hakkımızdaki hükmünü değiştirmeyiverir de bizi yeni ve benzerini görmediğimiz bir deccalle daha imtihan edebilir. O yüzden azmimiz şu olsun: “Allah’ım, bu domuzu öldürüp ona azabı tattırdığın gibi bilcümle deccalları da kahr-ü perişan eyle. Bize de deccalleri tanıyacak feraset, onlarla mücadele edecek basiret ve onlarla savaşacak cesaret ihsan eyle.”
Bu sevinçli, bu mutluluk verici yazıda moral bozmak istemem ama şunları da şöylece söylemek zorundayım.
İnsanların süfli hırslarını gıdıklayarak, parayla kandırılacak olanı parayla, kariyerle kandırılacak olanı kariyerle, güçle kandırılacak olanı güçle, başarıyla kandırılacak olanı başarıyla donatarak yoluna devam eden Fethullah domuzu ve onun kurşun askerlerinin bize öğretmesi gereken bir şey var. Şudur o: Bu dünyada hiçbir Amerikan köpeği size karşılığını ödemeyeceğiniz bir ihsanda bulunmaz, karşılıksız bir şey vermez.
Türkiye’de binlerce, on binlerce insan bu domuzluk organizasyonunu yükselmenin, paraya, şöhrete, başarıya kavuşmanın pratik bir yolu olarak kodladı ve böyle yaparak cehennemdeki yerlerini hazırlamaktan başkasını yapmadılar. “İnsana, elinin emeğinden başkası yoktur” ayet-i kerimesini inkâra yeltenerek bu domuzluk organizasyonunun kendilerine uzattığı havuçları, içinde zehir olup olmadığını hiç merak etmeden katır kutur yedikleri için dünyalarını da, ahiretlerini de berbat ettiler.
Diyeceğim odur ki bir deccalin yol açabileceği sorunun Türkiye için ne kadar acı olabileceğini 15 Temmuz gecesinde hepimiz gördük. Buna rağmen bizi “Allah’la kandırmaya” çalışan herhangi birine “eyvallah” eder ve aynı delikten bir kez daha sokulursak veyl olsun bize.
Sıradaki deccal, Mustafa Merter Hocanın nefis kavramsallaştırmasını kullanacak olursam, Hekaton’un sıradaki askeri bizi herhangi bir vaatle, herhangi bir hediyeyle kandırmaya çalışırsa sürekli diyelim ki: “Biz, bu deccal filmini görmüştük, yeniden izlemeye hiç niyetimiz yok.”
Aslında bazı isimler vererek onlara tek tek “Başınız sağalmasın, acınız azalmasın” da demek istiyorum ama öyle mutluyum ki hiç dalaşmak istemedim. Yine de geçen hafta peş peşe “Arz-ı mevud diye bir mesele yok” ve “İsrail, Türkiye’ye asla saldırmaz” yazısı yazan iki FETÖ’cüye yine de “başınız sağalmasın” demek istiyorum. Kim olduklarını bilen bilmeyenlere anlatsın.
Deccaller ölmez, biçim değiştirirler | İsmail Kılıçarslan (yenisafak.com)