“Yeryüzünün öğretmeni olabilmek için gökyüzünün öğrencisi olmak lâzım.” demiş bilge adam Aliya İzzetbegoviç. Ne güzel söylemiş, ne kadar hoş bir tespit yapmış. Tarihin sayfalarına altın harflerle yazılan böyle anlamlı bir söz, kadim medeniyetimizden kaynaklı bilincin bir ürünü olsa gerek. Zira öğretmenler bizim kültürümüzde seçkin bir yere sahiptir ve hep el üstünde tutulmuştur. Öğretmen, eğitim ve öğretim sürecinin dolayısıyla toplum hayatının vazgeçilmez unsurudur. Bu kutlu yolculukta öğretmene çok önemli görevler düşmektedir. Öğretmenler bu güzide mesleğe sevdalı olmalı ve bütün bir millet de onlara sahip çıkmalıdır.
Öğretmen ve öğretmenlikle ilgili pek çok görüş ortaya atılmış, pek çok tanımlama yapılmıştır. Orta Tedrisat Kanunu, “Öğretmenlik, devletin umumi? hizmetlerinden talim ve terbiye vazifesini üzerine alan, müstakil sınıf ve derecelere ayrılan bir meslektir.” diye tarif eder bu güzel mesleği. “Öğretmen, okulda öğrencilere ders vermeyi, öğretmeyi meslek edinen kişidir.” der Orhan Hancerlioğlu. William James ise “Öğretmen, ülkeleri yönetecek kapasitedeki bir insandır.” şeklinde bir tanımlama yapar.
Öğretmenin kim olduğunu, eğitim ve öğretim sürecinde neler yapması gerektiğini bilmek ve bunları bilerek yola çıkmak binayı daha sağlam temeller üzerine inşa etmeye, hedeflenen yerlere daha rahat ulaşmaya vesile olur.
Yukarıda bahsi geçen tanımlardan hareketle bile öğretmen ve öğretmenlik mesleğinin ne kadar mühim olduğunu anlayabiliriz. Bunun içindir ki bu mesleğe talip olanlar en iyi şekilde yetiştirilmelidir. Çünkü öğretmen belli bir eğitimden geçtikten sonra bu kutsal mesleğe başlamaktadır. Neyi öğrendiyse umumiyetle onları paylaşmaktadır. Ekonomik, siyasi?, kültürel, sosyal, askeri? vb. her alanda gelişmiş devletlere baktığımızda eğitim sistemlerinin çok güçlü olduğunu görüyoruz. Nitekim öğretmenlik öyle alelade bir iş asla değildir. Her yönden çok kıymetlidir.
Öğretmene gereken önem verilirse bu vefakâr, cefakâr insanların eğitim ve öğretim sürecinde daha da verimli olacakları ortadadır. Memleketimizin her bir köşesinde görevlerini aşkla yapan bu güzel insanlar sayesinde bayrağımız daha da coşkulu bir şekilde dalgalanmakta, sesimiz daha da gür çıkmaktadır. Fedakâr, samimi, vatan ve millet sevdasıyla dolu öğretmenlerimizin sayısının artması bizi her yönden başarılara koşturacaktır. Çünkü devletlerin gelişmesine katkıda bulunan herkes öğretmenler sayesinde yetişmektedir. Toplumun her kademesindeki insan üzerinde öğretmenin inkâr edilemez bir etkisi ve katkısı vardır. Geleceğin teminatıdır bir yerde öğretmen.
Öğretmenlik, bir çocuğun gözündeki umuttur bazen. Bazen bir öğrencinin başarısıyla mutlu olmaktır. Bazen sevinç gözyaşıdır. Ne olursa olsun her zaman huzurdur. Maddiyatla ölçülemeyen Allah vergisi bir iç huzur...
Öğretmen, kendisini öğrencinin yerine koyabilen, güvenilir olan, kültür ve sanatta da kendisini geliştiren, her şeyden önce insan yetiştirendir. Öğretmen, kitaplarla dostluk kuran, yenilikleri ve gelişmeleri takip eden, öğrencilerinin her sorunuyla ilgilenendir. Yol gösterendir, karanlıklara ışık tutandır öğretmen. Bir mum misali kendisi tükense de etrafındakileri aydınlatandır.
Öğretmen bütün öğrencilerine eşit davranan, onları en iyi şekilde tanıyandır. Sosyaldir, iyi konuşur, dersini çok iyi bilir. Fedakârdır, sabırlıdır, iyi ahlâk sahibidir. İşini seven ve olumsuzluklara karşı yılmayandır. Âdildir her zaman, umutludur. Plânlı hareket eder, okulunu, arkadaşlarını ve bütün insanları sever. İdareci ve arkadaşlarına yardım eder. Özel işlerini okula yansıtmaz. Yeni yöntem ve teknikleri derslerinde uygular öğretmen.
Öğretmen, ‘bir günü diğerine benzeyen ziyandadır’ düsturuna göre hareket eden, ‘bana bir harf öğretenin kölesi olurum’ sözünün farkında olandır. Millî ve manevi? değerlerine sahip çıkan, yeni neslin onun elinde şekilleneceği bilincine varandır. Ahlâk ve fazilet yönünden örnek insandır öğretmen.
İyiyi ve güzeli, vatan sevgisini, millî ve manevi değerleri kendisine düstur edinmiş nitelikli öğretmenlerin bütün sorunları ve zorlukları aşarak nice dikenlikleri gül bahçesine dönüştüreceği aşikârdır.
Ne diyordu Nurettin Topçu, “Kırk yıl boyunca öğretmenlik yaptım okula mabede gider gibi gittim.” İşte, ‘yeryüzünün öğretmeni, gökyüzünün öğrencisi’ olmanın ilk adımı da bu şuur olsa gerek.
Emek, vefa, gurur: Öğretmen.
Kaynak: Aydost Dergisi, 2. Sayı