“Tarihin tekerrür ettiğinden” söz edilir, halbuki tarihte olan bir hadise olup bitmiştir, daha sonra tekrar yaşanmaz, olsa olsa zamanı, mekânı, kişileri, sebepleri… farklı “benzeri olaylar” yaşanır.
Ben diyorum ki:
CHP, geçmişinden tevarüs ettiği anlayış, alışkanlık ve hastalıkların etkisiyle bugünlerde, 1960’ta olan hukuksuzluğun “benzerini sahneye koymaya” çalışıyor.
Birkaç alıntı ile konuya girelim:
Menderes, 1948 yılında Celal Bayar’ın İzmir ziyareti sonrasında yenilen akşam yemeği sırasında gazinonun önünde bekleyen DP’lilere ateş açıldığını, partililerin zorla karakollara götürüldüğünü ve kendilerini İstiklal Mahkemeleri ile tehdit ettiklerini hatırlattıktan sonra biraz daha ileri giderek:
“…bunları yapanlar 1946’nın rey hırsızlarıydı. Mebus seçilmeden sahte ve hileli seçimlerle Millet Meclisi’ni dolduranlar, mebus bile seçilmedikleri halde vekil, başvekil olarak bu makamlara kurulanlar ve yine mebus seçilmedikleri halde Cumhurreisliği makamına kurulanlar. Bizi İstiklal Mahkemesiyle tehdit eden bunlardı…” dedi.
“…halkın desteğini almaya başlayan sert bir muhalefet; olayları tüm çıplaklığıyla veren ve eleştiri dozunu hayli artırmış bir basın; ekonomik sıkıntı içinde kıvranan ve İnkılâplardan taviz verildiğini düşünen ordu ve olanları içine sindiremeyen aydın kesim iktidara karşı ayaktaydı artık. İktidar ise bu karşıtlığı iki kesimin; CHP ve basının kanunsuz yıkıcı çalışmalarının sonucu olduğu kanısına vardı. Bu düşünce, iktidarı, kanunsuz ve yıkıcı çalışmaları oluşturduğunu düşündüğü CHP ve basın hakkında önlem almaya sevk etti. Bu amaçla TBMM’deki çoğunluğuna dayanarak CHP ve bir kısım basının ülkedeki kanun dışı çalışmaların neler olduğunu araştırmak ve bunları önlemek üzere bir Meclis Tahkikat Komisyonu kurmaya karar verdi.
18 Nisan 1960’ta Tahkikat Komisyonu kuruldu. Bildiride "CHP'nin ülkedeki bütün yıkıcı grupları çevresinde topladığı, halkı, orduyu iktidara karşı ayaklanmaya kışkırttığı" öne sürüldü.
Başta hile ile iktidara gelen, sonra muhalefette olmayı hazmedemeyen, yapacaklarını anlatarak halkın oyunu alıp iktidara gelmek yerine zinde güçleri önce kargaşaya, sonra da darbeye tahrik ve teşvik eden CHP bu Tahkikat Komisyonunu çok kullandı, halbuki komisyon işini tamamlamış, icra söz konusu olmamıştı.
Başbakan Menderes, Eskişehir’e geldiği gün, 25 Mayıs’ta Anadolu Ajansı’na verdiği demecinde büyük tartışmalara sebep olmuş olan Tahkikat Komisyonu’nun vazifesini tamamlamış olduğunu söyledi. “Komisyon’un süresi Meclis kararıyla üç ay olarak belirlenmiş olmasına rağmen, bir ay gibi kısa bir sürede çalışmalarını sona erdirmiştir. Komisyon’un anayasaya aykırı olduğu, kanunsuz ve baskı yapmak amacıyla kurulduğu gibi hakikatle hiç ilgisi olmayan propagandaların ne derce asılsız ve esassız olduğu da ortaya çıkmıştır” dedi.
Darbe amaç, gerisi bahane olduğu için acele ettiler, bu konuşmadan iki gün sonra 27 Mayıs darbesi oldu.
Bu alıntıları, bugün yaşanan olaylardaki bazı benzerlikleri ortaya koymak için yaptım.
Ama bugün o gün değildir, “geçti Bor’un pazarı” iktidar isteyen, ahlâk, hukuk, meşruiyet yolundan ayrılmayacak.
Bir hatıra ile noktalayayım:
Tahkikat Komisyonu’nun kurulduğu ilan edildiğinde Çorum’da idim. Bir esnafın dükkânında oturmuş sohbet ediyorduk. Canhıraş bir ses duyduk, arkasından sesin sahibi ortaya çıktı. Gözleri dönmüş vaziyette bağırıp çağırıyor ve DP’yi iktidardan indirmek üzere halkı sokağa çağırıyordu; babası da kendisi de artık dünyada olmadıkları için isim vermeyeyim; bu kişi, beş vakit namaz ehli bir esnafın İslâm’dan çıkmış avukat oğlu idi.
Tarih tekerrür etmiyor; çünkü onlar yok, ama kısmen (halkı sokağa dökme bakımından) benzeri sahneye konmaya çalışılıyor.
https://www.yenisafak.com/yazarlar/hayreddin-karaman/tarih-tekerrur-etmez-4692232