Kadın, kölelik, bazı cezalar… İslam’ın yumuşak karnı sanılıyor ve İslam düşmanları ile İslamofobi bayraktarları bu konuları ısıtıp ısıtıp masaya getiriyorlar. Bunların makul ve ikna edici, yanlış anlamaları düzeltici cevapları birkaç asırdır verildiği ve Müslümanların bu konuda dertlerinin bulunmadığı, İslam’ı öğrenen her yaşta ve başta gayr-i Müslim’in hidayete kavuşmakta tereddüt etmediği ortada iken bu ve benzeri konulardan medet umanların elleri boş çıkmaya devam edecektir.
Bugün konumuz köleliktir.
Son günlerde birkaç soru bu konuya ait idi ve “İslam niçin köleliği kaldırmadı?” diye soruluyordu.
Bu sorunun cevabı için siteme (www.hayrettinkaraman.net) bakılabilir; orada birçok yazım vardır.
Burada bir özet verelim:
Eğer Müslümanlar kölelik konusunda İslam’ın hedefini doğru anlayıp uygulasalardı iki sebeple İslam toplumunda ve belki dünyada köle almazdı:
İslam’ın köle ve cariyeleri, toplum hayatında bir kaosa meydan vermeden hürriyete kavuşturmak için aldığı tedbirler, koyduğu hükümler, bulduğu çareler:
Bir yandan kaynağın teke indirilmesi ve bunun da mecburi olmaması (yönetimin takdirine bırakılması), diğer yandan mevcut köleleri hürriyete kavuşturmak için kimileri mecburi, kimileri teşvik edilmiş yolların bulunması -eğer gereği yerine getirilseydi- İslam toplumunda asırlarca öncesinden köle ve cariye kalmazdı.
Peki, ne yapılmış, Müslümanlar ne yapmışlar?
-Köleleştirme yollarını (kaynağı) meşru olmayan şekilleriyle çoğaltmışlar,
-Köle ve cariyelere iyi (sünnete uygun) davranmamışlar,
-Azat etme yollarını işletmemişler.
Asırlarca sonra köleliğin kâğıt üzerinde de olsa kaldırılması İslam’ın hedeflerinden birinin gerçekleşmesi olmuştur.
Peki, bugün kölelik yok mudur?
18 Mayıs 2015’te Sabah’ta çıkan “21. Yüzyılda Devam Eden Köleliğin 11 Çarpıcı Gerçeği” başlıklı yazı çağdaş kölelik konusunda canlı örnekler veriyordu:
Kölelik ve köle ticareti 19. yüzyılda kanunlarla yasaklanmış olsa da kölelik bugün farklı biçimlerde varlığını sürdürüyor. Dünya genelinde kölelik şartlarıyla çalıştırılan 30 milyon insan olduğu tahmin ediliyor ve kölelerin çalıştırıldığı ülkelerin başında Hindistan, Çin, Pakistan, Nijerya, Etiyopya ve Rusya geliyor. Günümüzde köleliğin durumunu ortaya seriyoruz.
Kölelik, kavramsal olarak bir insanın başka birinin malı-mülkü gibi kullanılıyor olması anlamındadır. Tarihte kölelik, savaşta esir düşenler, ağır suç işleyenler, borcunu ödemeyenler ve korsanlar tarafından kaçırılanlar olarak köle pazarında satılan insanlardır.
Köleliğin yasaklanmasına dair ilk kanunlar, 1807’de İngiltere ve ABD’de çıkarılmış. Diğer Avrupa devletleri de bu kanunları izleyerek köleliği yasaklamış. Osmanlı da İngiltere’den sonra köleliği ilk yasaklayan devletler arasında. 1847’de Sultan Abdülmecid’in çıkardığı bir fermanla kölelik kaldırılmış.
Köleliğin yasaklanıp bittiğini iddia edenleri yalanlayacak gerçekleri görmek için ufak bir Google araması yetiyor. Dünyanın her yerinde ve özellikle Afrika’da kölelik hâlâ yoğun bir şekilde devam ediyor. Uluslararası Çalışma Örgütü, günümüzde dünya üzerinde 30 milyona yakın köle olduğuna verilerinde yer veriyor.
... Çalışma şartları her daim “hayatta kalma mücadelesi” şeklinde olan maden işçileri, altınıyla ünlü Gana’da da kölelik sistemiyle çalıştırılmakta. Özellikle çocuk maden işçisi sayısının çok yüksek olduğu Gana’daki kölelik sistemine karşı dünyanın farklı yerlerinden aktivist insanlar, herkesi bu konuda harekete geçmeye davet ediyor.
2022 yılında Dünya Kupası’na ev sahipliği yapan Katar’daki inşaatlarda çalıştırılan göçmen işçilerin durumu köleliği gözler önüne seriyor. Yaklaşık 2 milyonluk Katar nüfusunun neredeyse yüzde 90’ını göçmen işçiler oluşturuyor. İngiltere’de yayımlanan Guardian gazetesinin haberine göre, göçmen işçiler 50 derece sıcağın altında, günde 17 saate varan sürelerle çalıştırılıyor, susuz bırakılıyor, pasaportlarına el konuluyor, kaçmamaları için aylarca ücretleri ödenmiyor.
Özellikle Hindistan’da süren kaçak maden işçiliği, insanların doğdukları andan ölümlerine kadar insanlık dışı şartlarda çalıştırıldığı bir alan. Maden tepelerine tırmanan kadınlar, çıplak elleriyle kömürü kazıyıp sepetlerle aşağıya taşıyor. Madenlerin çevresinde ve içindeki kirlilik oranı, çıplak elleriyle çalışan bu insanların sağlığında kalıcı hasarlar bırakıyor.
Kadın ticareti, kadınların özgür iradelerince fuhuş yapıyor olma kararından farklıdır. Zorla alıkoyulan kadınlar ve kız çocukları, kendi rızaları dışında ölümle tehdit edilerek cinsel amaçlı pazarlanıyor…
Uluslararası Çalışma Örgütü’ne göre dünyada yaklaşık 1 milyon 200 bin kadın ve kız çocuğu zorla alıkonulup para karşılığı kaçakçılar ve fuhuş çeteleri tarafından satılıyor. Tecavüz ve işkenceye her dakika maruz kalan kadınların sayısı gün geçtikçe artıyor…
İnsan kaçakçılığından farklı bir kavram olan göçmen kaçakçılığında, göçmen ve suç örgütü arasındaki ilişki sınır geçildikten sonra sona ererken, insan kaçakçılığında zorla alıkonma devam etmektedir. Günümüzün en önemli sorunlarının biri olan yasa dışı göçmen kaçakçılığı, birçok insanın kaçakçılık esnasında batan gemilerde hayatını kaybetmesi ile sonuçlanıyor.
Tayland’da yaşları 5 ilâ 14 arasında değişen çocuk işçi sayısı, nüfusun %13’ünü oluşturuyor. Sadece tarım ve yiyecek alanında değil, bundan daha vahim durumlarda çalıştırılan çocukların içinde olduğu sektörler: Seks köleliği, insan ticareti, deniz ürünleri alanlarında zorla alıkonarak çalıştırılma ve benzerleri.
Çin’in Yiwu şehri, tüm dünyanın Noel süslerinin %60’ını üreten 600 fabrikaya sahip. Bu fabrikalarda günde 12 saat çalıştırılan insanlar, Noel’in tam olarak anlamını bile bilmeyen çoğu göçmen işçiler. İnsanî şartlarda çalıştırılmayan işçiler, günde 5000 kez kırmızı boya işlemi gerçekleştiriyor. Hayatta kalıp boya solumamak için 10 maske eskiten işçilerin sağlığı her daim tehdit altında. Köleliğin yasaklanışının üzerinden uzun yıllar geçtiği ise tamamen bir yalandan ibaret.