Fırsat buldukça, asıl ilim dalım dışında da kitap okumaya çalışıyorum, inancıma göre Fıkıh ilim dalının, çok geniş yelpazeli yardımcı ilim ve bilgi alanları vardır.
Her okuryazarın dünya tarihi, İslam tarihi ve milli tarih alanlarında ehliyetli bilim adamlarının kaleme aldığı kitaplardan yeterince okumalarının da gerekli olduğu tartışma götürmez.
Sağlık problemleri ve diğer meşgalelerin izin verdiği ölçüde şimdi okumakta olduğum kitap merhum Nevzat Kösoğlu’nun kaleme aldığı “Şehit Enver Paşa” isimli kitaptır.
Merhum Nevzat Bey ile şahsen tanışırdım, mutedil milliyetçi, mütefekkir, çok çalışkan ve verimli, yüreği millet ve memleket sevdası ile çarpan, iman- amel birliğini düşünce ve eylem birliği kılmış bir güzel insanımız idi. MHP’de siyaset yaptı, milletvekili oldu, 12 Eylül zulmüne maruz kalıp bir buçuk yıl ceza evinde kaldı, ciltlerle kitabın editörü ve müellifi olarak eserler bıraktı.
10 Ekim 2013’te inşallah Hakk’ın rahmetine kavuşan Nevzat Bey’e Allah’tan rahmet, inayet ve muhabbet diliyorum.
Şehit Enver Paşa isimli kitabın Ötüken’de birinci baskısı 2008’de yapılmış, benim elimdeki nüsha ise 7. baskı ve 2020 tarihli, orta boy, 687 sayfadır.
Nevzat Bey sağlam kaynaklara dayanarak yazan ve kaynaklarını, bilgi kümelerinin hemen altında açıklayan bir yazar idi. Bu kitap da hem arşiv hem de aynı konuda yazılmış makale ve kitaplara dayanıyor.
Bence kitabın önemi, yalnız bir biyografiden ibaret olmayıp, Enver Paşa merhumun yaşadığı zaman diliminde ülkemizde ve dünyada olupbitenlerin de bir tarihi olmasında pek çok ezberi bozmasındadır.
Enver Paşa merhum hemen herkesin takdir ettiği ve hayran kaldığı pek çok kahramanlıklardan sonra müttefiklerin yenilmesi ve kötü bir barışa razı olmaları sebebiyle cihada devam edememiş, ülkede kalırsa İngilizlerin onu ve arkadaşlarını tutuklayıp ülke aleyhine kullanmalarını engellemek için yurt dışına çıkmış ve şehit oluncaya kadar diyar-ı gurbette cihada devam etmiştir.
Enver Paşa cesur, İslamcı, İslam birliğini dava edinmiş, milli birliği (Türklerin birleşmesini) İslam birliğinin bir parçası olarak düşünmüş, güzel ahlak sahibi iyi bir asker, iyi bir Müslümandır.
Hem 1. Dünya Harbinden önceki savaşlarda, hem 1. Dünya Savaşında, hem Milli Mücadelede, hem de Türk ve İslam dünyası için yurt dışındaki şehadetle sonuçlanan serüvende neler yaptığını kısaca tanıttığım kitaptan ve kısaca aşağıda tanıtacağım master tezinden okumak gerekiyor.
Sayın Selçuk Gürsoy’un 1995’te hazırladığı “İslam İhtilal Cemiyetleri Yayın Organı Livâu’l-İslam dergisi” isimli tezin girişine göre:
İttihad Terakki liderlerinin yurt dışı faaliyetlerinin haklı olarak en fazla ilgi çekeni Enver Paşa›nın faaliyetleri olmuştur, Çünkü Enver Paşa Birinci Dünya Savaşı›na girişte taşıdığı umutlarını kaybetmemiş, hatta bunları daha da büyütmüştür. Savaş sırasında Çarlık Rusyasının çökmesi ve yerine «mazlum Türkiye» ile dost Bolşevik rejiminin kurulması, Enver Paşa için yepyeni imkânlar açmıştır.
Enver Paşa ilk önce Kafkasya’ya geçerek Bakü merkezli bağımsız bir devlet kurmayı düşünmüş, bu olmayınca Almanya’ya gitmiştir. Berlin’de Bolşeviklerle ilişki kurarak yeni bir plan üzerinde anlaşmış ve Moskova’ya geçmiştir. Kurtuluş Savaşı’nın zor günlerinde Anadolu’ya geçmek için yoğun girişimleri olmuştur. Ancak (M. Kemal Paşa, eski komutanının İslamcı niteliği ve başa geçme ihtimali sebebiyle Anadolu’ya geçmesine izin vermemiş, Enver Paşa ise sonuna kadar Milli Mücadele’yi desteklemiştir. H.K.)
Merhum Paşa, Anadolu’ya geçemeyince Türkistan’a geçmiş ve bağımsız bir Türkistan devleti kurmak için bu kez Bolşeviklerle çatışmaya girmiş bu çatışmalar sırasında Türkistan›da şehit olmuştur.
Enver Paşa’nın Bolşeviklerle anlaştıktan sonra İslam âleminde İngiltere’ye karşı ihtilaller hazırlamak ve bağımsızlığa kavuşmak üzere isyan ve mücadele etmek için kurduğu, –kurmaya çalıştığı– İslam İhtilal Cemiyetleri İttihadı’nın yayın organı olan Livau’l-İslam dergisi, Enver Paşa’nın yurt dışı çalışmalarından –mektuplar ve birkaç örgüt tüzüğü ve programı sayılmazsa– geriye kalan hemen hemen tek yazılı malzemedir. Berlin’de yayınlanan dergiye Enver Paşa önem vermiş ve finansmanını bizzat sağlamıştır. Dergide kendisinin de yazıları yayınlanmıştır.
Dergi, tamamı Berlin’de olmak üzere toplam 36 sayı yayınlanmıştır.
Yazımın başlığındaki gençlik meselesine gelecek olursak:
Hemen her nesil kendi zamanlarında gençlerin durumunu dert edinmiş, kimi doğru, kimi yanlış teşhis ve yöntemlerle gençliği eğitmeye çalışmışlardır. Bugün de akşam sabah gençlerin durumu hakkında aynı arızaları taşıyan konuşmalar yapılıyor, kitaplar ve makaleler yazılıyor.
Yabancı ülkelerde, bahsi geçen Cemiyet’in çalışmalarını yönlendirmek üzere hazırlanan kılavuzdaki gençlerin eğitimi ile ilgili aşağıdaki ifadeler bu yazıyı yazmak için ikinci sebebimdir:
“Yurt dışında öğrenim yapan talebenin memleketimizin âdâb ve ahlâkına riayetkâr kalacak surette asabiyyet-i diniyye ve milliyyeleri daima ikaz edilerek, bulunulan muhitin tahribkâr tesirlerinden korumalı ve bu hususta bütün cemiyet üyeleri bu gençlere cidden örnek olacak kişilerden seçilmelidir. Bu suretle mukaddes bir benlikle yetişecek gençlik, ancak böyle bir gençlik, memleketlerinin ve İslam’ın kurtuluşunda işe yarar… Binaenaleyh hele yaşı henüz genç olan talebe, Garb medenî şehirlerinin sihirleyici içki ve kadın hayatından, ancak onlarda uyandırılacak asabiyyeti-i diniyye ve milliyye ile korunabilirler” (Şehit Enver Paşa, s. 443).
Yani gençler din ve milliyetleri ile bağlarını koparırlarsa her çeşit ideoloji ve ahlaksızlık tuzağına düşebilirler; bu bağlar, koruyucu birer zırh gibidir.
Bu kitapta anlatıldığına göre Osmanlı subayları ve okuryazarlarının bir kısmı din ve milliyet bağlarını korumuş, ama bir kısmı koruyamamış, din, vatan ve millet de bu ikincilerden çok zarar görmüştür.
İbret alınacak bunca olaylara ve yakın tarihe rağmen insanımızın, çocukları ve gençleri için yalnızca maddi başarının peşinde koşmaları; din, ahlak, milliyet bağlarını ilgilerinin dışına atmaları, üzerinde düşünmemiz ve çareler aramamız gereken öncelikli meselemiz haline gelmiştir.