İlk BBC’den okudum haberi. Adeta kıvrana kıvrana verdiler. Başlığa baskın anının kaosunu taşımışlardı ama Kassam askerlerinin esir aldığı ve önceki gün serbest bıraktığı 85 yaşındaki Yochaved Lifshitz’in “Yedikleri beyaz peyniri ve salatalığı bize de verdiler” sözlerini sansürleyemediler. Bu aktarım ve tanıklık, bence bugün olmasa da gelecekte diplomasi tarihine geçirilecektir. Daha da önemlisi Yahudi kadının sözleri, günümüz Müslümanlarının haysiyet, onur nişanesi oldu. Neden mi?
Müslümanların katıldığı ve kazandığı ilk savaş olan Bedir muharebesinde, Mekkeli müşriklerden esirler de alınmıştı. Siyer kaynakları, Hz. Peygamber Efendimiz’in esirlere nasıl muamele edilmesi gerektiğine dair çevresindekilerle istişarelerde bulunduğunu ve “öldürülmesi gerektiği” yönündeki teklifleri uygun bulmadığına dikkat çeker.
Bedir Savaşı esirleri, fidye karşılığı salıverilmişti. Ödeyecek durumu olmayanlardan okuma yazma bilenlerden ise Müslümanların çocuklarına okuma-yazma öğretmeleri istenmişti.
Bedir Savaşı esirlerine gösterilen muamelenin bugünkü modern dünyanın çok ilerisinde olduğunu söylemeliyiz. ‘Savaşın da bir kuralı var. Hukuku var. Ahlakı var’ deniliyor ya hani… Lakin Batı başlattığı ve devam ettirdiği hiçbir savaşta sivilleri gözetmedi. Ağır silahlarla üzerine çöreklendiği esirlerin hakkını korumadı. Gazze de 17 yıldır esaret altında. İçinde 2 milyondan fazla insan yaşıyor. İsrail, bir tane sivili ayırt etmeden saldırıyor. Gözetmiyor. Arkasındaki Avrupa medeniyeti de Gazze’deki vahşeti kınamıyor zaten.
İsrail ve tüm Batı’nın terör devleti ilan ettiği Hamas ise tüm dünyaya çok büyük bir Müslümanlık dersi verdi. Hamas’ın önceki gün serbest bıraktığı 85 yaşındaki İsrailli kadın esir Yochaved Lifshitz tam olarak şunları söyledi: “Bize Kur’an’a inanan insanlar olduklarını ve bize zarar vermeyeceklerini söylediler. Tünellerdeki kendi koşullarının aynısını bize de sağladılar. Biz de tıpkı onlar gibi ekmekle beyaz peynir ve salatalık yedik.”
Tam burada Bedir Savaşı sonrasına dönelim ve İslam tarihi kaynaklarından aktarayım: “14 Müslüman hayatını kaybetmiş; ancak 70 kadar düşman öldürülmüş ve bir diğer 70 kişi de esir alınmıştır (İbn Hişam s.506-513). Esirlere son derece az değer verildiği gerçeğine rağmen, Müslümanlar örnek bir davranışta bulunmuşlardır. Peygamber, onları güvenli bir şekilde koruyabilmek için, kendi askerleri arasında taksim etmiş ve askerlerine onlara iyi davranmaları uyarısında bulunmuştur (Buhari, 56-42). Bu emir dikkate alındı; elbisesi olmayanlara elbise teslim edildi ve Müslümanlarla eşit derecede doyuruldular. Bazı Müslümanlar, iyi muamele uyarısından dolayı onlara ekmeklerini verdiler ve kendileri yalnız hurma yediler (Taberi, I, 1337, İbn Hişam, s. 459-460). Kur’an’a göre (76/8-9) esirlerin karşılıksız doyurulması gerekir.” (Prof. Dr. Muhammed Hamidullah, Hz. Peygamber’in Savaşları, s.51)
Hamas’ın esir aldığı Yahudi kadının anlattıkları ile Bedir Savaşı esirlerine gösterilen muamele neredeyse bire bir aynı değil mi? Eksiği yok. Yahudi kadın da aktarıyor; Kassam Tugayları askerleri kendisini rehin alırken, “Kur’an’a inanan insanlarız. Size zarar vermeyeceğiz” demişler. Yani Filistinliler, rehinelere Kur’an’ı Kerim’i teminat olarak göstermiş. Bugün süklüm püklüm ezilen, ‘aman terörist muamelesi göremeyelim’ korkusu ile Filistin diye bir davası olmayanlar dâhil Müslümanlar için, Hamas’ın ortaya koyduğu bu tavırdan daha büyük bir şeref ve ders yoktur. İsrail ve arkasına aldığı Batılı güçler, ölçüsü Kur’an, rehberi Peygamber olan Gazze halkını yok etmeye çalışıyorlar işte.
İsrail ve Batılı egemenler, kendilerinde asla olmayan bu büyük medeni duruş karşısında elbette ezilmeyecektir. Çünkü gözlerini karartmış durumdalar. Hamas’ı, elleriyle inşa ettikleri DEAŞ ile aynı kefeye koyma ve böyle resmetmeye çok uğraştılar. Müslümanlar bir kez daha terörle, katliamlarla özdeşleştirecek ve her türlü vahşete gerekçe göstereceklerdi.
Ancak enformasyon operasyonlarını 85 yaşındaki Yahudi bir kadın boşa çıkardı. Bundan sonrası çok önemli. Çok hayati. Gazze’ye 20 gündür ölüm yağarken, çoğu çocuk 5 binden fazla sivil katledilirken, Hamas bir yandan Filistin topraklarını savunuyor bir yandan da modern dünyaya ‘salatalık ve beyaz peynirle’ yani elindeki kıt imkanlarla insani diplomasi dersi hatta savaş hukuku eğitimi veriyor. CNN muhabirinin söylediği o büyük yalanda denildiği gibi Hamas eğer 40 bebeğin başını kesmiş olsaydı, Müslümanlar olarak bugün kendi yüzümüze dahi bakamazdık. Şükürler olsun ki böyle bir felaket gelmedi başımıza. Şimdi başımız dik, onurlu, izzetli bir şekilde Filistin savunmasını güçlendirmemiz gerekiyor. Tıpkı, grup konuşmasında “Hamas bir terör örgütü değil toprağını koruma mücadelesi veren bir kurtuluş ve mücahitler grubudur” diyen Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın ortaya koyduğu tarihi duruş gibi.
O yaşlı Yahudi kadının, Hamas’ın o izzetli genci ile son selamlaşması, vedası, Üstat Sezai Karakoç’un dediği gibi “seni öldürmeye gelen sende dirilsin” değilse nedir?
https://www.yenisafak.com/yazarlar/ersin-celik/beyaz-peynir-ve-salatalik-4570299