DURSUN GÜRLEK - SEYYİD MEHMED EMİN PAŞA KÜTÜPHÂNESİ - 08 Ekim 2023 Pazar

DURSUN GÜRLEK - SEYYİD MEHMED EMİN PAŞA KÜTÜPHÂNESİ - 08 Ekim 2023 Pazar

DURSUN GÜRLEK - SEYYİD MEHMED EMİN PAŞA KÜTÜPHÂNESİ - 08 Ekim 2023 Pazar


Darbeci paşalar tarafından tahtından indirilip feci şekilde şehit edilen Osmanlı padişahlarından biri de -bilindiği üzere- Sultan Abdülaziz Han idi. Telemak Mütercimi diye bilinen Yusuf Kâmil Paşa da bu hükümdarın sadrıazamı idi. Seyyid Mehmed Emin Paşa’ya gelince o da Yusuf Kâmil Paşa’nın mühürdarı, yani bir bakıma müsteşarı idi.

Seyyid Mehmed Emin Paşa, salihât-ı nisvandan Hamide Nergis Hanım’la evlenince dört erkek çocuğu dünyaya geldi. Bunlar Mahmud Kemal Bey, Mehmed Selim Bey, Ahmet Tevfik Bey ve İsmâil Hakkı Bey isimlerini taşıyorlardı. Mehmet Selim Bey hariç, bu ailenin diğer fertleri Merkez Efendi Mezarlığı’ndaki aile kabristanında yatıyor. Seyyid Mehmed Emin Paşa’nın hem Bayezid Mercan’da hem de Yakacık’ta konağı vardı ve merhumun küçük oğlu Mehmet Selim Bey ailesinin bütün fertleri de işte bu Yakacık Mezarlığı’nda yatmaktadırlar. Yakacık’taki Mehmet Emin Paşa Konağı’nın yerinde günümüzde “Mühürdâr Emin Paşa Sitesi” bulunmaktadır.

Yakacık’taki bu konakta Paşa’nın büyük oğlu Mahmut Kemal Bey ile Mehmet Âkif’in ders gördüklerini biliyoruz. Hocaları ise, İstiklâl Marşı şairimizin babası Temiz Tâhir Efendi’dir.


Yakacık deyince, İbnülemin Mahmut Kemal ile Ali Emîri Efendi’yi konu alan bir anekdotu hatırladım. Son Asır Türk Şairleri’nde kaydedildiğine göre, bir kış mevsimi yaklaştığı halde İbnülemin, hâlâ yazlıktaki adı geçen konakta oturmaya devam ediyor. Bu sırada, Ali Emîri Efendi bir gün kendisiyle görüşmek için Babıâli’deki görev yerine gidiyor. İbnülemin’i bulamayınca şu beyti yazıp masanın üstüne bırakıyor:

“Yakacık’da bulabilse yakacak

Kış gününde dahi bizden kaçacak

İbnülemin Bey de şu beyit ile karşılık veriyor:

Düşme ey dil, bu sözünden eleme

Delinin kâli (sözü) gelir mi kaleme”

Ali Emîri, bildiğimiz anlamda deli değildi. O sadece kitap delisiydi. Önceleri sıkı fıkı dost oldukları halde sonradan araları bozuldu.


Geçen Salı günü ben de Yakacık’taki “Mühürdâr Emin Paşa” sitesine gittim. Merhum Paşa’nın küçük oğlu Mehmet Selim Bey’in kerimesi Selma Hanım’ın oğlu Mehmet Fırat Akay Bey ile ilk defa tanıştım. Bu faydalı buluşmaya yine merhume muallime Selma Hanım’ın kızı Dr. Dicle Hanım’ın beyi Prof. Dr. Sadık Kemal Tural Bey vesile oldu. Yedi sekiz saati bulan sohbetimiz esnasında bir geçmiş zaman yolculuğuna çıktık.

Mehmed Emin Paşa’yı kısaca tanıyalım. Ben bu zat hakkında İbnülemin’le ilgili kitabımın ikinci cildinde ayrıntılı bilgi vermeye çalıştım. Meraklı okuyucularımızı bu esere havâle edip merhum hakkında özetin özeti birkaç cümle söylemek istiyorum.

Seyyid Mehmed Emin Paşa dirayetli bir devlet adamı oluşunun yanı sıra aynı zamanda âlim bir şahsiyetti ve zengin bir kütüphaneye sahipti. Hüseyin Vassaf, Tâhir Harimi Balcıoğlu, Bursalı Mehmet Tâhir ve tabii ki oğlu Mahmud Kemal Bey onun ilmi cephesi hakkında ayrıntılı bilgiler veriyorlar. Prof. Dr. Hilmi Ziya Ülken de hem “Uyanış Devirlerinde Tercümenin Rolü” isimli eserinde, hem de “İslâm Medeniyetinde Tercümeler ve Tesirler” adlı kitabında Paşa merhumun ilim adamlığına temas edip yaptığı tercümeleri isim isim şöyle sıralıyor:


Ebû İshak Vatvat’ın “Gurerü’l – Hasâis”i, Şeyh Abdülmecid’in “Tuhfetü’l – Marziye”sini, Allâme Yâfiî’nin “Ravzü’r – Riyâz”ını, Celâleddin-i Süyûtî’nin, Tennûhî’nin, Ali üs Sebkî’nin, İbn-i Arabşâh’ın ve ilââhir birçok eserlerini Türkçe’ye çevirdi. Hilmi Ziya Ülken, bu bilgileri verdikten sonra adları geçen eserlerin hiçbirinin neşredilmediğini, hepsinin büyük oğlu İbnülemin Mahmud Kemal Bey’in kütüphanesinde muhafaza edildiğini belirtiyor. Öyleyse sözün burasında biz de bir hatırlatma yapalım. İbnülemin’in bütün eserlerini birer birer yayımlayan Ketebe Yayınları’nın babası Emin Paşa’nın da bu tercümelerini kültür dünyamıza kazandırması gerekir. Böylece de güzel bir hizmet yerine getirilmiş olur.

Hüseyin Vassaf merhum da Mehmed Emin Paşa’nın eserleriyle ilgili olarak şöyle diyor:

Paşa, zengin bir kütüphaneye sahip olduğu gibi Arapça ve Farsça’yı da çok iyi biliyordu. Mercan’daki konağı bir nevi “darü’l-ilim” idi. Beşikten mezara kadar ilim tahsil etmenin lüzumunu çok iyi bildiği için daha küçük yaşından itibaren kendisini âlimlerin ve kitapların arasında buldu. Emin Paşa, sadece âlim değil, aynı zamanda ilmiyle de “âmil” idi. Hüseyin Vassaf ayrıca merhumun tasavvufa, edebiyata, hikemiyata dair on sekiz aded tercüme eserinin olduğunu belirtiyor. Bu eserlerin tam listesini Bursalı Mehmet Tâhir, “Osmanlı Müellifleri”nin ikinci cildinde vermektedir.


“Medeniyet Tarihinde Kütüphaneler” adıyla önemli bir esere imza atan Tahir Harimi Balcıoğlu’na gelince o da Seyyid Mehmed Emin Paşa’nın ve oğlu Mahmud Kemal Bey’in kitapları ve kütüphaneleri hakkında şunları söylüyor:

Seyyid Mehmed Emin Paşa merhumun da, büyük kısmı yazma ve kıymetli olmak üzere birkaç bin cilt kitabı ve birçok nefis eşyası yanmışsa da, yazma ve basma eserlerden mürekkep 600 ciltlik bir kütüphanesi mevcuttur. Bu hususta Süleyman Nazif, Servet-i Fünûn’da şu malumatı veriyor:

İstanbul’un kibar sınıfı öteden beri güzel yazılara ve nadir nüshalara meyil ve rağbet ederdi. Bunların büyük kısmı taklit ve tefahür (öğünme) sebebiyle nefis eserleri toplamış, fakat bazı münevver zatlar derin bir vukuf ve aşk ile ömürlerini bu hayırlı işe vakfeylemişti. İkinci güzide kısmın en ileri gelenlerinden biri övülmüş iyi hasletlerin muhibbi İbnülemin Mahmud Kemal Beyefendi’dir. Hayatını tetkik ve tetebbu ile nadir kitapların bir araya getirilmesine hasretti. Kütüphanesinin raflarını süsleyen sayısız eserden – ki içinde pek çok yazma kitap ve risale var – bir tane bulunmaz ki dikkatli okunmamış olsun. Mahmud Kemal Bey’in pederi Emin Paşa merhum evlâdının vicdânına ithaf etmişti. Yani bir çok meziyetine ilâveten nefâisperver bir zat idi. Yirmi yedi yaşına kadar topladığı 4000 cildden oluşan kütüphanesi Mercan’daki konağıyla birlikte yanmıştı. O acı hadiseden on iki sene sonra dünyaya gelen ilk oğlu Mahmud Kemal Bey, topladığı güzel eserler ile babasının âhir ömrüne kadar süren bir hasret ve değişimi izale etti.


Bazı ahbapları Mahmud Kemal Bey’in dairesinin kapısına “Dârülkemal” levhasını asmışlardı. Bu Kemal, o evin hem sahibine hem muhteviyatına işaret eder. Herkes, hepimiz ne zaman milli tarihimize ait bir araştırmadan sıkılır ve İstanbul’un bütün kütüphanelerinde aradığımızı bulamazsak Mahmud Kemal’e koşarız. Vak’aların şahitleri hakkında en sağlam senedimiz Emin Paşa’nın bu faziletli ve -iki mânâsıyla- büyük oğludur. O da bilmezse artık o bahis büsbütün nisyana terk edilmiş demektir. Mütareke yıllarının unutamayacağım facialarından biri de Dârülkemal’in geçirdiği kaza ve dûçar olduğu yağmadır.

Günün birinde, bir Fransız subayı, kumandasındaki bir müfreze ile bu konağın önünde âniden görünür. Kâgir hanenin sade ve kibar görünüşü onların daha önce dikkatini çekmişti. Hemen tahliye etmesini söylerler. Şahsıyla ailesinden çok kitaplarını ve evrakını düşünen ev sahibi Fransız ordusunun bu kararını, -mürâcaat etmediği vasıta kalmadığı halde- değiştiremedi. Önceki yangının karşısında pederi ne hissetmişse, bu işgal karşısında oğlu da onu duydu. Dârülkemal tamamen Fransız müfrezesine teslim edildi. Bilmem kaç sene keyiflerine göre kullandıkları bu hânede Fransızlar mesela eski kıymetli gazete koleksiyonlarını birer birer sökerek kâğıtlarını süflî temizlikte kullanmışlardı. Mahmud Kemal, o hadiseden ne zaman söz etse gözleri yaşarır. Bununla beraber Dârülkemal her zaman zengin bir hazinedir.

Bugün Mahmud Kemal Bey’in kütüphanesinde, Arapça, Acemce ve Türkçe olarak, mükerrerleriyle beraber 1219 yazma kitap, mecmua ve 1781 basma kitap mevcuttur. Toplam 3600 eseri içine alan bu kıymetli kütüphanede müellifin el yazısıyla yazılmış elli cilt ve 66 adet de yazma ki, yalnız o kütüphanede mevcut tek nüsha olan eser vardır. Bu kitaplardan 600 adedi de babası Seyyid Mehmed Emin Paşa merhumun kütüphanesinden nakledilmiştir. Mahmud Kemal Bey’in çok sayıda matbu eseri vardır. Âli’nin, “Menâkıb-ı Hünerverân”ına yazdığı mukaddime derin bir araştırmanın ürünüdür.

İşte Yusuf Kâmil Paşa’nın mühürdarı Seyyid Mehmed Emin Paşa ile oğlu İbnülemin Mahmud Kemal, böyle bir hazineye sahipti. Bu hazine şimdilerde İstanbul Üniversitesi Nadir Eserler Kütüphanesi’nde muhafaza ediliyor.

 

https://www.yenisafak.com/yazarlar/dursun-gurlek/seyyid-mehmed-emin-pasa-kutuphanesi-4565979