Toprağın istilası görünür, zihinlerin istilası ise insanın kafatası arasındadır. Onu görme imkânınız ancak etkilerini görmeniz ve takip etmenizle mümkündür.
Dünyanın yaşadığı zihinsel istilayı takip ettiğinizde ise “Keşke bilmeseydim! Şimdi nasıl duyuracağım?” kaygısına düşüyorsunuz.
“Zihinsel istilada bütün dünya Filistin!” dediğinizi duyar gibi oluyorum. Keşke öyle olsaydı:
- Filistin, neredeyse ilk günden istilanın farkında!
- Filistin, İngiliz mandasının da iki çözümlü devlet önerilerinin de siyonist istila alanları içinde kantonlardan oluşan Müslüman hakimiyetindeki alan tasarılarının da bütünsel istilanın birer aşaması olduğunu biliyor. Çünkü Filistin, siyonizmin bütünsel bir istila stratejisi oluşturduğunu ve her bir aşamanın sadece o stratejiye hizmet ettiğini ilk günden fark etmiş.
- Filistin’de ilk günden direniş grupları var, istilayı sonlandırmak için canlarını feda ediyorlar.
- Filistin istila altındaysa da dünyayı uyandırmak gibi mukaddes bir vazifeyi icra etmeye devam ediyor.
Zihinsel istilada durum bu kadar iyi değil:
İslam’ın “Oku!” emriyle birlikte dünya büyük bir uyanış yaşadı. Ardından Vahiy’den gelen bu komutla yüzyıllara yayılan çalışmalar yapıldı ve insanlık, tarihinde hiç olmayacak kadar hızlı bir bilgilenme sürecine girdi.
Ardından Avrupa, İslam’ın getirdiği bu gelişmelerden tamamen dünyevi olarak istifade etti. İslam dünyasından aldıklarını sömürü ve emperyalizm için kullandı, elde ettiği birikimle tarihinde görülmedik bir teknik ilerlemeye ulaştı.
Ama Yahudiler, Avrupa’nın bütün aldıklarını ondan çaldılar en verimli sömürgesi Amerika’yı tamamen gasp ettiler ve dünyanın tepesine bindiler.
Yahudiler, yüzyıllar süren küresel bir dinî ve etnik örgütlenme çalışması yürüttüler. Bu örgütlenmenin lehlerine olduğunu iktisadi imkânlar ve siyasal kazanımlarla mensuplarına kavrattılar. Dünyanın onları zayıf bilmesinden ve onlardan gelecek tehdidi görmemesinden yararlanarak bu örgütlenmeye süreklilik kazandırdılar. Nihayetinde bugün kesinlikle “Kralı belirsiz bir krallık!” diyebileceğimiz bir “Küresel Yahudi krallığı!” kurdular!
Bu krallık, yaşamın bütün alanlarında bir etkinlik alanına sahip! Ekonomi, özellikle savaş ekonomisi neredeyse tamamen onun elinde! Eğlence ve fuhuş sektörü de öyle! Siyasal olarak da Batı’da neredeyse onun desteğini almayan siyasette yol alamıyor! Ama herhalde bu krallığın en etkin olduğu alan zihinsel istila! Bilgi üretimi, bilginin analizi, bilginin geçmişte bilince, günümüzde algıya dönüştürülmesi…
Bilgi ile ilgili alanlarda sıradan bir konuda herhangi bir şahıs bir üne kavuşmuşsa tereddüt etmeden “Bu Yahudi’dir ya da Yahudiler hesabına çalışan biridir!” diyebiliyorsunuz.
İlk anda beşerî bir hayretle “Vay be! Ne zeki bir kavimmiş! Bütün bilimler onların çabasıyla gelişmiş!” diyebiliyorsunuz. Oysa insânî bir araştırma ve tefekküre geçtiğinizde durum baştanbaşa değişiyor: Karşınızda korkunç bir hırsızlık, bir talan var.
Yahudiler, nice insanın ürettiğini haramiler gibi çalıp kendilerinden birinin adıyla özdeşleşecek şekilde duyurmuşlar. Bu alandaki her faaliyet, Filistin’deki şu köy bizimdir, diyerek oraya el koymalarından kesinlikle farklı değildir. Sadece biri görünüyor, diğeri görünmüyor, biri biliniyor, diğeri bilinmiyor, biri direniyor, diğeri “bilimsel gelişme” deyip kafa sallıyor.
Bugün gerek ABD gaspı gerek Filistin istilasının arka planında işte bu hâl var:
- İnsanlığın çok azı zihinsel istilanın farkında.
- Zihinsel istila stratejisi ile ilgili çalışmalar neredeyse hiç yok.
- Zihinsel istilaya karşı direniş hâlâ bireyseldir. Dünya akademilerinin her biri bu istilanın bir koloni karakolu gibi çalışıyor.
- Zihinsel istilaya uğrayanlar, istilaya karşı koymak bir yana, istilayı kökleştirmek ve son beşerin zihnine ulaştırmak için büyük bir özveriyle çalışıyor.
Buna karşı umutsuz mu alacağız? Asla! Ateşlerin serinliğe kavuştuğuna, insanın balığın karnından sağ çıktığına, denizlerin yarıldığına, beşikteki çocuğun konuşup kurtuluşun simgesi hâline geldiğine inananlar asla umutsuz olmazlar.
Nihayetinde hem kendimiz kurtulacağız hem insanlığı kurtaracağız inşaallah!
Zihinleri istiladan kurtarmak! - Dr. Abdulkadir Turan - Doğruhaber (dogruhaber.com.tr)