Özellikle Kur’an-ı Kerim’in mucizevi yönü ve Resûlullah (s.a.s.)’ın mucizesi üzerinde çalışmalar yapan, buradan hareketle insanları imana, Hz. Muhammed (s.a.s.)’in mesajını kabul etmeye çağıran Abdülmecid Zindani ile ilk kez 1984’te Ankara’ya geldiği sırada görüşmüştük. O zaman ben henüz genç yaşlardaydım ve basın alanında çalışmaya yeni başlamıştım. O da Türkiye’de pek tanınmıyordu. Ama iman ve Hz. Peygamber (s.a.s.)’in davetinin mucizevi yanıyla ilgili çalışmalarına başlamış, bazı eserleri de yayınlanmıştı. Ankara ziyaretinde kendisine rehberlik etmek amacıyla bir süre birlikte dolaşmıştım. Kendisi aslen Yemenli olmakla birlikte o tarihte Yemen’de değil Suudi Arabistan’da ikamet ediyordu.
Yıllar sonra Uluslararası Kudüs Müessesesi’nin kuruluşu münasebetiyle tekrar bir araya geldik. Aradan yıllar geçtiği için beni hatırlayamadı. Daha sonra yine bu müessesenin kongrelerinde Beyrut, Hartum, Cezayir, Sana ve daha başka yerlerde görüşmelerimiz oldu. Ayrıca Yemen’e yaptığım muhtelif ziyaretlerimde onu özellikle ziyaret ettim, kendisiyle görüştüm ve bazen de röportaj yaptım.
O Yemen’de aynı zamanda İman Üniversitesi adında bir özel üniversite kurdu ve yıllarca buranın yöneticiliğini yaptı. Özel üniversiteler yüksek ücretler almalarıyla tanınırlar. Ama aynı zamanda geniş imkanlara sahiptirler. Zindani’nin üniversitesi ise çok kısıtlı imkanlarla ve tamamen hizmet amacıyla kurulmuştu. O yüzden hayır sahiplerinin yaptığı bağışlarla öğrencilere ücretsiz hizmetler veriyordu.
Bir Yemen seyahatimizde onun üniversitesini de ziyaret etmiş, öğrencilerle, öğretim görevlileriyle ve yöneticilerle görüşmeler yapmıştık. Üniversitenin imkanları çok kısıtlı olduğu için eğitim şartları da diğer özel üniversitelere nispetle geride kalıyordu. Buna rağmen üniversitenin dünyanın dört bir yanından öğrencileri vardı. Çok daha iyi imkânlarla üniversite tedrisatı veren Avrupa ülkelerinden bile gelip okuyanlar vardı. Ama maalesef Yemen’de patlak veren iç savaş ve sonrasında ortaya çıkan istikrarsızlık bu kurumun hizmetlerini sürdürmesine engel oldu. Eğer ki sürdürebilseydi belki bugün çok daha geniş imkanlara kavuşmuş ve çok daha iyi düzeye ulaşmış olabilirdi.
Kampüsü şehrin biraz dışında olan İman Üniversitesi’nin aynı zamanda Sana’nın merkezinde bir araştırma merkezi vardı. Bu kurumun şehir merkezine kurulmasının amacı üniversite dışından da araştırmacıların kolayca istifade etmelerine imkân sağlamaktı. Ben burayı da ziyaret etme imkanı bulmuştum. Burası o günün şartlarına göre biraz daha modern imkânlara sahipti. Kütüphane, bilgisayar sistemleriyle donatılmış, araştırma ürünleri bu bilgisayarlarla kayıt altına alınıyordu. Ayrıca üniversitede verilen bazı önemli dersler ve konferanslar bu merkez tarafından kayıt altına alınarak arşivleniyor, isteyenler için kopyalanarak istifade etmeleri sağlanıyordu.
Zindani kendisi kimya ve eczacılık alanında yüksek tahsil yapmıştı. Ama bu konudaki bilgi birikimini de Kur’an hizmetleri için sunmaya ve Kur’an’ın bilimsel yönden mucizevi yanıyla ilgili tespitlerini ilgilenenlerin dikkatine sunmaya çalıştı.
Türkiye’yle ilgili gelişmeleri çok yakından ve sıcağı sıcağına takip ediyordu. Her görüşmemizde bana Türkiye’deki muhtelif gelişmelerle ilgili çok ayrıntılı sorular soruyordu.
Ne yazık ki Mısır’da, Tunus’ta ve Suriye’de olduğu gibi Yemen’de de halkın zulme başkaldırısının, halkların özgürlüğüne götürecek bir değişim ve zafere vesile olmasını istemeyenlerin oyunları bu ülkenin çok şey kaybetmesine neden oldu. Birtakım karanlık güçlerin dışarıdan yaptığı müdahalelerin Yemen’de halkın direnişinin güçlü bir zaferle sonuçlanmasını engelleyerek kirli bir egemenlik savaşı başlatması Zindani’yi de çok sevdiği ve önemsediği ülkesini terk etmeye zorladığı için hicret mekanında hayatını kaybetti.
O, imana ve başta Filistin davası olmak üzere, Müslümanların davalarına hizmette dolu dolu bir ömür geçirdi ve çok değerli hizmetler verdi. Yüce Allah’tan kendisine rahmet ve mağfiret diliyoruz.