Kudüs ve Filistin 1917’den beri işgal altında. Daha önce de 15 Temmuz 1099’da Haçlılarca işgal edilmiş ve tam 88 yıl sonra Hıttin’de Haçlıları yenen Selahaddin Eyyubi tarafından kurtarılmıştı. Bugün de Kudüs-Filistin Selahaddin’de zirve noktasına ulaşan şu dört bilinç ve duyarlılık ekseninde kurtarılabilir:
Öncelikle, Selahaddin Eyyubi ve o zamanın Müslümanlarının kalbinde yer eden “Kudüs bilinci”ni kuşanmak gerekir. Yüce Rabbimiz kulu ve son peygamberi Hz. Muhammed’i (s.a.) bir gece Mescid-i Haram’dan Mescid-i Aksâ’ya götürüp (İsrâ, 1), oradan da huzuruna alarak ona mi‘racı yaşattı ve bazı âyetlerini gösterdi. Böylece Rabbimiz “yeryüzünde kurulan ilk mabet” olan (Âl-i İmran, 96) Mescid-i Haram ile ondan 40 yıl sonra kurulduğu rivayet olunan ve çevresi mübarek kıldığı Mescid-i Aksâ arasında manevi bir bağ kurdu. Medine’ye hicret edince yaklaşık 17 ay namazlarını Kudüs’e yönelerek kılan Peygamberimiz (s.a), “(Namazda) yüzünü Mescid-i Haram’a doğru çevir” (Bakara, 149) âyeti inince Kâbe’ye yöneldi (Mekke’de iken Kâbe’de namaz kıldığında mübarek yüzünü Rüknü Yemânî cihetine dönerek kıbleyi Mekke-Kudüs ekseninde birleştirirdi). Yine Efendimiz üç mescitte (Mescid-i Haram, Mescid-i Aksâ ve Mescid-i Nebi) namaz kılınmasını tavsiye etti; “Mescid-i Aksâ’ya gidemeseniz bile kandillerini aydınlatacak yağ gönderin” (Ebu Davud, Salat 14) buyurdu. Nice peygamberlere ev sahipliği yapan Kudüs biz Müslümanlar için başka değil bir iman meselesidir vesselam.
Eğer Kudüs ve Mescid-i Aksâ, “Cihad bilinci” ve buna bağlı olarak “adanmışlık bilinci” ile savunulamaz ise, bu mübarek diyarı özgürlüğüne kavuşturmak mümkün olmaz. Burada, Sultan Selahaddin’in nasıl bir cihad ve adanmışlık bilincine sahip olduğunu yansıtan minber olayını hatırlatmakla yetinelim: Selahaddin, Şam valisi olan babası Necmeddin Eyyub’un mektubunu Halep’te bulunan Nureddin Mahmud Zengi’ye ulaştırmakla görevlendirilir. Henüz 15-16 yaşındadır. Görevini yerine getirdikten sonra Halep’te Uhterinli bir marangozun yaptığı ünü dillere destan olan minberi ziyaret eder. Selahaddin ihtiyar marangoza bu minberin hangi camiye konulacağını sorar. Uhterinli, ‘minberi Mescid-i Aksâ için yaptığını’ söyleyince Selahaddin, “Ama Kudüs işgal altında” der. Bilge marangoz, yıllardır içini yakan Kudüs işgaline son verecek bir komutan beklediğini ifade eder, adeta Selahaddin’e bu görevi yüklercesine. Selahaddin, “Allah’ın izni ile Kudüs’ü ben kurtaracağım! Bunu başarıncaya kadar da asla gülmeyeceğim” der. Selahaddin’in Kudüs’ü fethedinceye kadar tam 33 yıl yüzünün gülmediği ve “Kudüs kan ağlarken gülmek bize yakışmaz!” dediği rivayet edilir. İşte adanmışlık ve adamlık bilinci budur…
Selahaddin Eyyubi’nin Sultan Nureddin Mahmud Zengi’den devraldığı ilkelerin başında İslam Birliği ideali ve “ümmet bilinci” gelir. Zira Müslümanların birliğini sağlayıp güçlü bir İslâm ordusu kurmadan Haçlılara karşı zafer kazanmanın mümkün olmayacağını aklı başında her Müslüman yönetici bilmektedir. Selahaddin’in, “Dostlarıyla uğraşanlar düşmanlarını yenemezler” ifadesi, onun Müslümanlar arasındaki ihtilafları ortadan kaldırma ve İslam Birliği’ni kurma konusundaki duyarlığı ile ümmet bilincini yansıtır. Ve nihayet Selahaddin Kürtlerden, Türklerden, Araplardan ve Çerkezlerden oluşan bir İslâm ordusu kurar…
Kudüs’ün fethi için tüm hazırlıklarını tamamlayan Selahaddin Müslümanlardaki büyük bir eksikliği fark eder: Ülkesindeki camiler sabah namazında neredeyse bomboştur… Selahaddin bütün âlimlerini ve âmirlerini toplayarak, “Sabah namazında camiler Cuma namazındaki gibi dolmadan Haçlılara karşı büyük cihadı başlatmayacağını” söyler ve topyekûn bir namazla diriliş seferberliğine girişir. Zira Kur’ân’da iki kez “Sabırla ve namazla (Allah’tan) yardım dileyin!” (Bakara, 45, 153) buyurulur. Zaferin şartı ise Allah’ın yardımıdır; O’nun yardımı da müminlerin O’na (Din’e) yardım etmelerine bağlıdır (Muhammed, 7). Allah müminlere yardım edince de onları kimse yenemez (Âl-i İmran, 160)… Seferberlik her bölgede sonuç verir; sabah namazında camiler dolup taşar… Cihadı başlatan Selahaddin Haçlıları Hıttin’de yener (1187)…
Hasılı; Kudüs ve cihad aşkı ile ümmet ve namaz bilinci bugün yeniden kuşanılırsa Kudüs yine kurtulur.
TAZİYE: FARUK BEŞER hocamız Rabbine yürüdü. “Namazı Dosdoğru Kılmak” kitabını yazarak Namaz Gönüllülerine büyük destek vermişti… Allah rahmet eylesin; mekânı Cennet, makamı âlî olsun…
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdullah-yildiz/kudus-filistin-nasil-kurtulur-44274.html