7 Ekim 2023’ten beri yaklaşık on aydır Siyonist katiller tarafından dünyanın en tahripkâr silahlarıyla yakılıp-yıkılan Gazze’de bir avuç mücahid avuç içi kadar küçücük bir alanda nasıl destansı bir direniş sergileyebiliyor ve kırk bin şehide rağmen nasıl ayakta kalabiliyor? Bu sorunun cevabını ararken, şehid Seyyid Kutub’un Muhammed Suresinin 7-11. ayetlerini yorumlayan diri açıklamalarını gördüm (özetle):
7. “Ey inananlar! Siz Allah’ın dinine yardım ederseniz, O da size yardım eder ve ayaklarınızı sabit kılar.”
‘Müminler yüce Allah’a nasıl yardım ederler ki, sonuçta o şartın bir karşılığı olarak Allah’ın yardımını ve sebatı elde etsinler? Gönülleri Allah için her şeyden soyutlamakla; Allah’a açık veya gizli hiçbir şeyi ortak koşmamakla; gönüllerinde Allah’ın sevgisi yanında hiçbir kimseye ve hiçbir şeye yer bırakmamakla; Allah o gönüllere kendilerinden ve sevdikleri her şeyden daha sevgili olmakla; gönüller Allah’ı tüm arzularında, duygularında, duruşlarında, davranışlarında, faaliyetlerinde hakem kılmakla… Evet gönül aleminde Allah’a yardım böyle olur. Allah’ın şeriatı ve hayat nizamı birtakım temellere, ölçülere, değerlere, bütün varlık âlemine ve hayata dair düşünce sistemine dayalıdır. Allah’a yardım, O’nun şeriatını ve sistemini tüm hayata hâkim kılarak gerçekleşir. Bu da hayat sahnesinde Allah’a yardımdır.
Rabbimiz ise, inananlara yardım etmeyi ve dayanma gücü vermeyi taahhüt ediyor. Allah verdiği sözden asla caymaz. O’nun bu sözü bir süre gerçekleşmemiş ve geri kalmışsa, bu bir başka nedenden dolayı önceden planlanmış bir gecikmedir. Bu gecikme -müminlerin gerekli şartları yerine getirmeleri halinde- zaferin ve dayanma gücünün gerçekleşmesi ile birlikte meydana gelir.
8. “İnkâr edenlerin hakkı ise yıkımdır. Allah yaptıklarını boşa çıkarmıştır.”
Bu ifade yardımın ve dayanma gücünün tam tersidir; inkârcıların yıkılmaları, yüzükoyun düşmeleri, kaybetmeleri ve yardımsız kalmaları için Allah’ın verdiği bir hükümdür. Amellerinin boşa çıkarılması ise ikinci bir zarar ve yok oluştur.
9. “Çünkü onlar Allah’ın indirdiğini beğenmediler. Allah da onların amellerini sonuçsuz/geçersiz kıldı.”
Onların kalplerinde dolaşan, kafalarını meşgul eden, Allah’ın indirdiği Kur’an’ı, şeriatı, sistemi ve O’na yönelmeyi çirkin görmeleridir. Kendilerini inkârcılığa, düşmanlığa ve inatçı ısrara iten bu ruh bozukluğudur. Karakterleri İslam’ın yapısına aykırıdır. Onlar Hak yol ile çarpışırlar… Onlar dinin adını duyar duymaz kendilerini akrep ısırmış gibi ürkerler; dinden söz edilmesinden bile kaçınırlar…
Allah’ın indirdiklerinden hoşlanmamaları sebebiyle Allah da onların amellerini sonuçsuz kılmıştır. “Sonuçsuz kılma”yı ifade eden “hubut” sözcüğü, davarların otlakta bir çeşit zehirli otu yiyince karınlarının şişmesi demektir ki bu şişkinlik sonucu hayvanlar patlayıp telef olurlar. İşte aynen bunun gibi, inançsızların amelleri de şişer, patlar, yarılır, mahvolur, heder olur ve kaybolur gider…
Sonra yüce Allah, onların bakışlarını, kendilerinden önce geçenlerin acı akıbetlerine çeviriyor:
10. “Yeryüzünde dolaşıp kendilerinden öncekilerin sonlarının nasıl olduğuna bakmazlar mı? Allah onları yere geçirmiştir; inkârcılara da onların başına gelenin benzerleri vardır.”
Bu çok şiddetli bir uyarıdır. Allah onların çevrelerinde olan her şeyi başlarına geçirmiş, kendilerine ait ne varsa hepsini enkaz yığınına çevirerek yerin dibine geçirmiştir… Ayet, her şeyin parçalanıp yere yıkılmasıyla ortaya çıkan korkunç sesleri ve patlamaları bir tablo gibi canlandırmaktadır. Daha önce geçen kâfirlerin köklerinin kazınması, yerlere yıkılıp enkaz altında kalmaları… Kur’an’ın indiği esnada yaşayan kâfirleri ve hâlâ inkârcı tavır takınan herkesi bu acı akıbet bekliyor: “İnkârcılara da onların başına gelenlerin benzeri vardır.” Eski ve sürekli bir kural olarak, inkârcıların yok edilip köklerinin kazınmasına ve müminlere yardım edilmesine yol açan azabın korkunç ve dehşetli oluşunun izahı da şudur:
11. “Çünkü Allah inananların Mevlâsıdır/sahibidir. Kâfirlerin ise sahibi yoktur.”
Mevlâsı, dostu ve yardımcısı Allah olanlara Allah yeter. Onların başına gelebilecek bela, sadece bir imtihandır ve gerisinde bir hayır vardır. Ve Allah onları koruyacaktır.’
İmdi, Şehid Seyyid Kutub’un Fî-Zılâli’l-Kur’ân’ından mülhem bu açıklamalar ışığında diyoruz ki:
Gazzeli müminlerin sahibi Allah’tır. Ve Allah iman edenlerin kurtuluşunu, zâlim kâfirlerin ise yok oluşunu hazırlamaktadır.
https://www.yeniakit.com.tr/yazarlar/abdullah-yildiz/inananlarin-sahibi-allahtir-46026.html