ABDULLAH YILDIZ - GAZZE GÜNDEMİMİZ VE KUR’ÂN - 14 Mayıs 2024 Salı

ABDULLAH YILDIZ - GAZZE GÜNDEMİMİZ VE KUR’ÂN - 14 Mayıs 2024 Salı

ABDULLAH YILDIZ - GAZZE GÜNDEMİMİZ VE KUR’ÂN - 14 Mayıs 2024 Salı


Her gün ve hatta her an gündemimize giren yeni haberlere, olaylara, olgulara, algılara nasıl bakıyoruz? Hükümleri ve ölçüleri Kıyamet’e kadar geçerli olan Kur’ân-ı Kerim zaviyesinden bugünü ve geleceği nasıl okuyoruz? Mesela baş gündemimiz olan Gazze katliamı ile Kur’ân’daki Burûc Sûresi arasında bir bağ kurabiliyor muyuz? “Kahrolası hendeğin sahipleri! Hani onlar tutuşturulmuş ateşin başına oturmuşlar, müminlere yaptıkları işkenceyi (keyifle) seyrediyorlardı. Müminlerden intikam almalarının sebebi, onların Aziz ve Hamid olan Allah’a iman etmeleri idi.” (4-8) Müminlere bu korkunç işkenceleri reva görüp keyifle seyreden kralın Yahudi Zûnüvas olduğu söylenir. Elbette işkenceci zalimler kendi sonlarını hazırlamış; “Rabbimizin yakalaması çok şiddetli” (12) olmuştu: “Allah onları arkalarından kuşatarak” (20) yok etmişti. İnanıyoruz ki, çağdaş Zûnüvas Netanyahu da kendi sonunu hazırlamaktadır…

Yine Kur’ân’a bakalım: “Sizden önce gelenlerin durumu sizin başınıza gelmeden cennete gireceğinizi mi zannettiniz? Peygamber ve onunla beraber müminler: “Allah’ın yardımı ne zaman?” diyecek kadar darlığa ve zorluğa uğramışlar ve sarsılmışlardı; iyi bilin ki Allah’ın yardımı şüphesiz yakındır.”(Bakara 214)

Zalimlerin akıbetine gelince: “İnkâr edenlere de ki: Yakında yenilecek ve cehenneme sürüleceksiniz. Orası ne kötü bir kalma yeridir!” “...Ve Allah dilediğini yardımıyla destekler…” (Âl-i İmran, 12-13)

Evet, “Şüphesiz ki Allah iman edenleri korur.” (Hacc, 38) Korumuştur ve koruyacaktır.

Zulüm dayanılmaz hale gelebilir ve bıçak kemiğe dayanabilir. Unutmayalım ki, gecenin en koyu vakti, sabahın en yakın olduğu âna işarettir:

“...Zulmetmekte olanlar, nasıl her şeyi değiştirecek bir inkılâp ile sarsılıp devrileceklerini pek yakında bilip-göreceklerdir.” (Şuara, 227) 


Öyle ise, Rabbimizin rahmetinden ümit kesilmemelidir: Hz. Yakub’un ifadesiyle: “Allah’ın rahmetinden ümit kesmeyin. Çünkü inkâr edenlerden başkası Allah’ın rahmetinden ümit kesmez!” (Yusuf, 87) 

İşte Allah’ın vaadi: “Pek yakında o topluluk yenilecek ve arkalarını dönüp kaçacaklardır.”(Kamer, 45)

Peygamber Efendimiz (s.a.), Bedir savaşı için bütün hazırlıklarını tamamlayıp kavlî ve fiilî dualarını yaptıktan sonra Kamer suresinin bu (45.) âyetini okuyarak ashabına moral vermiş, zaferi müjdelemişti.

Elbette Allah Resulü ve ashabı, Şûrâ/39’daki talimat uyarınca, “Bir saldırıya uğradıkları zaman birbirlerine yardım ederek hep birlikte düşmana karşı koymaları” gerektiğinin bilinci içindeydiler. Yine onlar Nisa/75. ayetteki şiddetli uyarıyı işitmişlerdi: “Size ne oluyor ki; ‘Ey Rabbimiz! Bizi, halkı zalim olan bu memleketten kurtarıp özgürlüğe kavuştur ve rahmetinle bize bir koruyucu ve yardımcı gönder’ diyen erkekler, kadınlar ve çocuklar uğruna Allah yolunda düşmanla savaşmıyorsunuz?”


Rivayete göre, Bedir Savaşı için hazırlıklar başladığında bazı Müslümanlar savaşa soğuk bakmışlardı. Bunun üzerine Nisa/75. ayet nazil olmuş; savaşmak için geri duranlar eleştirilmişti. Keza Enfal suresinin 73. ayeti de Müslümanların güçlü bir dayanışma içinde olmaları gerektiğini şiddetle hatırlatıyordu: “Kâfirler birbirlerinin velileridir. Eğer siz de birbirinize destek olmazsanız, yeryüzünde (ne götürüp ne getireceğini kestiremeyeceğiniz) büyük bir fitne, kargaşa ve büyük bir bozgunculuk patlak verir.”

İmdi, İslâm âleminin kalbine bir hançer gibi saplanan ve bölgedeki fitne, kargaşa ve bozgunculuğun kaynağı olan Siyonist terör örgütü, gücünü Müslümanların parçalanmışlığı, dağınıklığı ve gevşekliğinden almaktadır. Oysa Rabbimiz, bizim birlik olup zalim kâfirlere karşı topluca savaşmamızı emretmektedir: “Onlarla savaşın ki, Allah sizin ellerinizle onlara azap etsin, onları rezil etsin, onlara karşı size zafer versin ve müminler topluluğunun gönüllerini ferahlatsın.” (Tevbe, 14)

Gücümüz, sayımız az olsa da birlik ve dayanışma halinde düşmanla savaşırsak, Allah yardım edecektir: “Allah’ın izniyle, nice az (ama imanlı ve sebatkâr) topluluk, çok daha kalabalık (ve güçlü sanılan) topluluklara galip gelmiştir. (Çünkü) Allah sabreden (mü’min)lerle beraberdir.” (Bakara, 249)

Ve “Allah’ın yardımı (zafer) ve fetih geldiğinde, insanları bölük, bölük Allah’ın dinine girerlerken gördüğünde, artık Rabbini hamd ile tesbih et ve bağışlamasını dile! Muhakkak ki, O, çok bağışlayandır!” (Nasr, 1-3) 

Evet, Allah’ın yardımı ile gönüllerin fethi ve insanların fevc fevc Allah’ın dinine girmeleri süreci başlamıştır: Sübhânallah! Elhamdülillah! Estağfirullah!

 

Gazze Gündemimiz ve Kur’ân - Yeni Akit